1.7

1.8K 94 176
                                    

s e v e n t e e n
~~~~

Gözyaşları tekrar onu esir aldı ve o sırada üzerine bir şeyler döküldüğünü hisetti. Islak değildi, hafifti ve kıyafetlerinin üzerinden anlayabildiği kadarıyla bir kağıt tomarıydı. Ellerini gözünün önünden çekti ve önüne düşmüş zarflara baktı. Kırmızı zarflara.

"Ölmek için güzel bir yer ha?"

Hayır, bu ses onun değil.

Yanağından süzülen titrek gözyaşı, yanağını yalayarak dudaklarına değdi ve Lily tuzlu su tadını aldı.

O öldü,

Onu sen öldürdün.

Yine de arkasını dönmeme iradesini gösteremedi Lily. Gözleri yaşlardan bulanmıştı, karşısındaki silüeti tam olarak seçemiyordu. Birkaç metre ötesindeki silüet ona doğru ilerlemeye başladı.

"Lily?" Silüet çömeldi ve kızın birbirine girmiş kızıl saçlarını kulaklarının arkasına ittirdi.

Bu gerçek değil.

Ama bu, olabildiğince gerçekti. Lily, üzüntüsünün, yerini yavaş yavaş sinir ve nefrete bıraktığını hissetti.

"Bak,  bu nasıl açıklanır bilmiyorum, büyük ihtimalle oldukça kızacaksın ama sana bir şaka yaptık. Hani insanları güldürmesi gereken şeyler? Yani ben ölmedim ve ee, bugün 1 Nisan."

Lily, doğru duyduğundan emin olmak istercesine James' e baktı. Beyni olanları yeni yeni idrak ederken ağzı yavaşça açıldı.

"SENDEN NEFRET EDİYORUM JAMES POTTER."

James, yüzünde muzip bir gülüşle Lily'nin yumruklarını savuşturdu. 

"Pekala, sanırım benden nefret ettiğini söylediğini duymamış gibi yapacağım." Bir yandan da iki eliyle kızın iki bileğini de tuttu. Şimdi ikisi de birbirlerinin gözlerinin içine bakıyordu.

"Ama aynısını beni sevdiğini söylediğin an için yapamam."

"Sen düştün." diye fısıldadı Lily. Nefesi Nisan Ayına göre soğuk olan havada buhar halinde çıkıyordu.

"Onu biz yakaladık." Aniden ortama Sirius, Remus ve Peter girdi, hepsi elinde birer süpürge tutuyordu.

"Hepiniz birlikte mi çalıştınız yani?!" diyerek bağırdı Lily, öfkesine engel olamamıştı. "Sizce bu komik mi?"

James, ayağa fırlayan Lily'i zemine çekti ve ellerini tekrar hapse aldı. "Sakin ol, Lily. Hem bak, bugün aynı şakayı en az beş farklı kişiye yaptık.'' James, gözlerini Lily'den ayırmadan konuşuyor, Lily'se yaşadığı şeyin şokunu atlatamamış bir halde James' e bakıyordu.

''Ve kimse sizi henüz öldürmedi mi?''

''Eh,'' dedi Sirius. ''Alice denedi.''

''Frank neredeyse başardı,'' diye devam ettirdi Peter.

''Ve McGonagall şakayı benim planladığımı öğrendiğinde senenin geri kalanında cezalı olduğuma karar verdi.'' Remus önlerindeki üç ayı cezada geçirmek istemiyordu ve bunun hakkında gayet üzgün görünüyordu.

''Şimdi sakince oturun ve benim size neler yapacağımı düşünün.'' Lily hiddetle yürümeye ve Çapulcular'dan uzaklaşmaya başladı. Yatakhanesine dönüp bu olanları Mary'le konuşmak istiyordu çünkü hormonlarına mukayyet olamayan bir avuç ergen için bile tahammül derecesinin üstünde bir şakaydı bu. Uzun - uzun - bir süre o dördünü görmek istediğini bile düşünmüyordu.

Gerçekten korkmuş, incinmiş ve hayatında belki de ilk defa üşümüştü. Birini kaybetme korkusunun havayı bu denli soğutabileceği kimin aklına gelirdi ki?

Lily uzaklaşamadan James onu bileğinden yakaladı yine, gitmesine izin vermedi. Lily'nin gözleri dolmuştu. İfadesinde hala atlatamadığı korku ve sinirinin bir karışımı vardı.

''Bu noktaya nasıl geldik?'' Diye sordu Lily. Aklı cidden karışıktı.

''Sıradan bir pazar günüydü,'' dedi Sirius.

''Seni sevdiğime inanmamakta ısrar ediyordun.'' James Lily'nin gözlerine baktı ve Lily onun gözlerinde onu korkutan bir şeyi fark etti. ''Sonra aklıma parlak bir fikir geldi- Tamam, fikri Peter'dan çaldım ama olsun, yıllar boyunca seni severken topladığım anıları, sende sevdiğim şeyleri yazmaya başladım. Sonunda o şeyleri sana söyleyebilmek o kadar iyi gelmişti ki.''

''James.'' Lily kısık sesle oğlanın sözünü bölmeye çalıştı ama James devam etti. Anlattıkça anlattı. Lily'nin onu susturmak yolundaki diğer iki denemesi de boşaydı. Sonunda sesini biraz daha artırdı.

"Sus," dedi. "Sadece sus James." Genç kızın gözleri tekrardan dolmaya başlamıştı. James şaşkın şaşkın ona bakmaya başladı ama James Potter, James Potter'dı- lafını bitirmeden onu susturma şansınız yoktu.

"Kısacası, sen istersen çocukluk aşkı de veya gençlik hevesi, Lily Evans, ben sana dair en küçük detayı bile seviyorum."

Lily, James'in gözlerinin içine baktığında biliyordu. Bundan ne Sirius'un, ne de başka birinin haberi vardı. Lily James kendisini bu kadar iyi tanırken onu yeterince tanımadığını düşünmeyi bıraktı- çünkü artık biliyordu, onun gözlerini yalnızca kendisi tıpkı bir kitap gibi okuyabilirdi.

Aylar geçti- James ve diğerleri kendilerini Lily'e affettirmeyi başardılar. James seherbaz olmanın gerektirdiği o karmaşada Lily yerine yanlışlıkla Sirius'a evlenme teklif etti- nasıl olduğunu soran herkesi birkaç hafta boyunca lanetlediler. James'in anne ve babası Dumbledore'un onları gönderdiği görevde öldü, ve yalnızca Lily James'in o şakayı yaptıkları gün gerçekten ölmek- en azından ciddi bir şekilde yaralanmak istediğini bildi. James, onları o şekilde kurtarabileceğini düşünmüştü.

Lily ise Sirius'a James'i kurtardığı için minnettardı.

Ve merak ediyorsanız eğer,

Lily her evlilik yıl dönümlerinde, uyandığında yanıbaşında kırmızı bir zarf buldu.

Aradaki tek fark, Artık James Potter'ın kendisini koşulsuz ve sonsuz bir sevgiyle sevdiğini bilmesiydi.

a/n. 666 kelime oldu, mutluyum. (edit; artık değil rip)

şu 17 bölüm boyunca @MrsSchreavee olmasaydı bu hikaye ne hallerde olurdu düşümnmek bile istemiyorum, teşekkürler tilki ♥

her neyse. evet, klişe de olsa yüreğimiz kaldırmadı, James yaşıyor. ama ben Lily olsam dördünü de kendi ellerimle boğardım- o ayrı mesele.

neyse ya. gideyim ben. gideyim di mi? tamam.

-Asıl sen olmasaydın hikaye ne hallerde olurdu farkında mısın? Resmen hikayeyi süründürüyorum puf. Siz beni boşverin -MrsSchreavee

--

ekstra not: bu bölümü yazalı 6-7 ay oldu, nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok ama umarım önceki bölüm kadar kötü değildir hsbsbsbbevcx

Every Single Thing - JilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin