3. Bölüm: "Yok Artık"

21 4 0
                                    

Annemin beni dürtmesiyle sonunda uyanıyorum. "Ne oldu anne?" diye bağırıyorum anneme. "Bağırma bana kız, kalk artık ne bu kış uykusuna mı yatıyorsun." 

Oflayarak kalkıyorum yataktan. Annem odamdan çıktıktan sonra hemen telefonuma sarılıyorum. Ebrar'dan iki cevapsız arama var. Önemli birşey olmadığını düşünüp Ebrar'ı geri aramıyorum.

Saat 16:00 tam olarak iki saat uyumuşum. Gece sabaha kadar otururum artık. Tavana bakıp boş boş düşünürken zil çalıyor. Kapıya annemden önce bakmak için "Ben bakarım." diye bağırıyorum anneme.
Kapıyı açtığımda, karşımda Barış, Kerem ve Ebrar'ı görüyorum. Hepsini gördüğüme çok sevindim, ama neden geldiklerinide merak ettim.
"Aa hoşgeldiniz, hangi rüzgar attı sizi buraya?" dediğimde hepsinin yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. "Hiç. Yağız bir kulübe çağırdıda, bir sana da soralım dedik." dedi Ebrar. "Yağız." ismini duyunca hemen yüzümü somurttum. Ama onun için eğlencemden olmayacaktım. "Tamam geliyorum." dedim,  kabanımı ve telefonumu aldım. Anneme "ben gidiyorum." diye bağırdım ve kapıyı arkamdan kapattım.

Kulübe geldiğimizde çok acayip bir ortamla karşılaştım şarkısı, insanları. Ama buraya eğlenmeye geldim, sarhoş olup masaların üstünde salakça dans etmeye değil. Evet birkaç kadeh içebilirdim ama bünyem sarhoş olmama izin vermezdi.
Yağız elinde kadehlerle geldiğinde, kadehin birini elinden alıyorum. Bir yudum aldığımda içki genizimi yakmıştı, genizimin yanmasıyla beraber hemen yüzümü buruşturdum. Böyle olmam normaldi, çünkü hayatımda ilk defa içki içiyordum.
Benim bu halimede Yağız gülüyordu tabii. "Ne oldu içmek zor mu geldi?" dedi Yağız. Bu dediğine karşı sakin duruyorum ama gerçekten ona çok sinirliyim. "Yok canım, alışık değilim." dediğimde Yağız sustu. Zaten ona laf sokmak için hazırlanıyordum, ve lafımı soktumda.

Birkaç saat sonra kulüpten çıkıyorum. Ebrar'lar hala çıkmadılar. Yoldan bir taksi çevirip, taksiye biniyorum. Taksi şoförü dikiz aynasından bana bakarak, "Nereye hanımefendi?" diye sorduğunda ona evin sokak ismini veriyorum. Şoför yol boyunca hiç durmadan konuşuyordu, önüne gelene laf atıp küfür ediyordu. Ağzı bozuk biriydi.
Tahmin edersiniz ki taksiye bindiğim zaman, indiğim zamankine göre kendimi çok daha yorgun hissediyorum.
Eve geldiğimde kabanımı askılığa asıp odama çıkıyorum. Yorgunluktan ağır çekimle gidiyorum. Odama girdiğimde kendimi yüz üstü yatağın üstüne atıyorum. Telefonumu sarja taktıktan sonra uyumaya çalışıyorum malum yarın pazartesi, yani okul var.

Sabah saat sekizde alarm çalınca panikle yataktan fırlıyorum. Hemen okul formamı giyip, birşeyler atıştırmak için aşağıya iniyorum. Sofradan bir parça ekmek koparıp ağzıma atıyorum ve çantamı alıp evden çıkıyorum. Geç kalmamak için okula doğru hızlıca koşuyorum.

Okula geldiğimde geç kaldığımı anlayınca panikliyorum. Sınfın kapısını çalıyorum ve içeri giriyorum. Hocadan özür diledikten sonra sırama oturuyorum. Duyduğum ıslık sesiyle arkama baktığımda Yağız fısıldayarak "Yine süpersin." dedi. Yok artık Yağız bana iltifat ediyor. Bu sefer onu terslemeyeceğim, iltifat ediyor sonuçta. Yağız'ın bu sözüne karşı yüzümde küçük bir tebessüm oluştu, Kerem güldü. Neden güldüğünü bilmiyordum, yoksa Yağız bana onu dalga geçmek amacıylamı söylemişti? Yok ya dalga geçmek için dememiştir.
Yanımdaki Ebrar'a "Ne yapıyoruz?" diye sorduğumda "Hiçbir şey." dedi. Buna göre serbestiz. Hocanın aniden sorduğu soruya karşı öylece susup kalmıştım.

Okuyucularıma;
Merhaba canlarım, sizi çok seviyorum bunu biliyorsunuz. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

❤ bu kalp sizin için...

VusalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin