1. Bölüm "Mavi"

36 5 0
                                    

Gece yatağıma yatıca üzerinde fotoğraflar asılı soluk mavi duvarlara bakıp düşünüyorum. Yıllar öncesinden kalan fotoğraflar.

Ailecek Lc waikiki mağazasına gittiğimiz günü daha dün gibi hatırlıyorum. Odam boyanacaktı ve rengini seçmene izin verdiler. Ben mavi der demez annem hemen yüzünü somurtmaya başladı. "Bir kaç hafta içinde sıkılıcaksın." dedi ama yinede seçtiğim rengi kabul
etti.

O heyecanı hala yaşıyor gibiyim. Hemen eve gelip işe koyulduk. Babamla boya kutusunu açtığımızda gördüğümüz simli, parlak maviye çok şaşırmıştık.

Birbirimize bakıp gülerek fırçalarımızı mavi boyaya batırdık. Her yeri neşeyle boyadık. Her yer masmavi olmuştu. Boya bittiğinde bende neredeyse duvarlar kadar mavi olmuştum.

Değişiklikten hep nefret etmişimdir. Değer verdiğim bir şeyden uzaklaşmak hiç bana göre bir şey değil.

Bugün kafeye gelen o çekici erkeği düşününce içim kıpır kıpır oluyor. Hiç tanımadığım birinin yanında panik atak olmamı bir yana bırakırsak, gülüşünü, hatta kokusunu içime çektiğimde...
Bunları düşününce bile gülümsememe engel olamıyorum. Onu düşünmek bile yüreğimi kıpır kıpır yapıyor.
Daha önce hiç böyle bir duygu yaşamamıştım.

Çocukluk yıllarımın sıkıntılarından kurtuldum artık. O zamandan beri etrafımda hep kızlar var.
Açıkçası, içimdeki coşkulu, heyecanlı duygular sinir bozucu ve kafamı karıştırıyor.
Gün içinde yaşanan bazı anlar gözümün önünden bir kez daha geçiyor. Ben ezik birinin tekiyim. Bu çekici insan hakkında en ufak bir bilgim yok. Daha adını bile bilmiyorum.

Acaba yine buraya gelecek mi? Yoksa bir daha gelmeyecek mi? Bütün gece kafama takılan bu sorularla evde dolanıp duruyorum.

******
Ertesi gün onu kafenin önünde görüyorum. Kendimi tutamayıp gülümsüyorum.
"Selam... İyi misin?" diye soruyor.
"İyi olmaya çalışıyorum."
"O zaman belki bu seni mutlu eder." diyor ve elindeki kırmızı gülü bana uzatıyor. Ona karşı gülümsüyorum ve çiçekleri elinden alıyorum.
"Aaa buna hiç gerek yoktu ama."
"Önemli değil canım."
"Peki o zaman teşekkür ederim." diyorum ve ona hayranla bakıyorum. "Kahve veya çay içer misin?" diye soruyorum ona.
"Kahve iyi olur."
"Hemen getiriyorum."

"Ah... Bu arada adım Mete." diyor arkamdan. Arkama bakmadan gülümsüyorum. Sevinçten havaya uçmamak için kendimi zor tutuyorum. Ama buraya bir daha gelmeyeceğini duyunca çok üzülmüştüm, yeni tanışmıştık ama olsun.
Mete'nin kahvesini masasına koyuyorum ve hiç bir şey demeden gidiyorum. Bu tavırıma şaşırdığını anlamıştım, aslında tavır yapmıyorum, sadece biraz kalbim kırıktı ve üzgündüm.

Paydos saatim gelince üstümden önlüğü çıkarıp, ceketimi giyiyorum. Mete hala buradaydı ve ben arkama bile bakmadan kafeden çıkıyorum. Mete'nin biraz şaşkın olduğunu biliyorum ve onunla küsmüş gibi davranıyorum. 
Ertesi sabah Mete'yi kafede göremeyince gittiğini anlamıştım. Keşke onunla daha önce tanışsaydım, En azından aynı gün tanıştığım halde gitmezdi. Aynı gün tanışıp iki saat sonra hoşçakal demek koyuyor insana.

Okuyucularıma;
Merhaba canlarım sizi çok seviyorum bunu biliyorsunuz. Lütfen vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

❤ bu kalp sizin için...

VusalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin