~5~

986 58 20
                                    

Multimedia hayalimdeki Hazel, Brenda Song

⚡️Thalia⚡️
Artemis, Melez Kampı'na gitmemi söylediğinde bir şeyler döndüğünü anlamıştım. Demek ki göreve çıkacakmışım.

Kendimi Melez Kampı'nda hiç olmadığım kadar mutlu hissediyordum. Annabeth, Jason ve Luke yanımdaydı.

Luke, şu an öldüğü yaşı olan 23 yaşında. Bense hala kaç yaşımda olduğumu bilmiyorum. Sonuçta Luke ve Annabeth'i kurtarmak için kendimi feda edip ağaç olmuştum. Yeniden canlandıktan bir süre sonra da Artemis Avcısı olmuştum. Yani hiç büyümüyordum.

Percy'den uzun bir süre nefret etmiştim çünkü bana, hiç benzemese de kardeşimi hatırlatıyordu.

Annabeth sırt çantası ile içeri girdiğinde, ben de çantamı hazırlıyordum.

"Yürüsene tembel teneke. Gemi bir saat içinde kalkacak. Kherion'un yanına gitmemiz gerek." Annabeth gülümsüyor, bense gözlerimi deviriyorum.

"Sence Artemis Temsilcisi tacımı almalı mıyım? Belki canavarlara korku falan salarım."

"Senin tipini gören zaten korkuyor Thalia."

"O da doğru." Bileğimdeki Aegis'i kontrol ediyorum. Ardından arka cebimde olan sprey-baltama bakıyorum. Ne, havalı silahı olan tek kişi Percy değil?

Çantamı sırtıma asıyorum ve Annabeth'le birlikte Kherion'un yanına gidiyorum. Jason'la karşılaşıyoruz.

"Nereye abla? Göreve gitmemize çok az kaldı?" Yanında Piper var. Sanırım gemiye gidiyorlar.

"Benim için endişelenme bücür. Sadece Annabeth'le takılıyoruz. Gemi kalkana kadar bizi bekleme." Jason kafasını aşağı-yukarı sallıyor. Bu anladım demek. Annabeth ile el sallayıp Büyük Ev'e doğru gidiyoruz.

Tam içeri girecekken Luke'un sesini duyuyorum. Annabeth'i durduruyorum ve yere çöküp konuştuklarını dinlemeye başlıyorum.

"O benim günlüğümdü! Günlük kişisel bir şeydir Kherion. Nasıl onu baş katibe verirsin?" Luke'un sesi kesiliyor. Bu sefer de Annabeth, "Ne diyorlar?" Diye fısıldıyor. Elimle ağzını kapatıyorum.

"Luke'un günlüğü varmış." Diyorum.

"O günlüğü kızlarla kampa geldiğimden beri tutuyorum, daha öncesi bile var. Lütfen Kherion, Rick'den günlüğümü iste (eğer hatırlarsanız Rick Riordon'un kampın baş katibi olduğunu biliyorsunuzdur. Ve melez günlüklerinde Luke'un günlüğünü yayınlamıştı. Oradan bağlantı kururn :P)" İçeriden bir "Tamam." sözcüğü duyuluyor, ardıdan da at nallarının sesini duyuyorum. Hemen Annabeth'i de çekip ayağı fırlıyorum, Kherion da dışarı çıkıyor.

"Selam Kherion! Biz de tam sana veda etmeye gelmiştik." Diyorum. Annabeth de onaylarcasına başını sallıyor. O'na sarılıyoruz. Annabeth, Kherion'a "Sen bana bir baban daha yakın oldun. Geri döneceğim Kherion. Daha önce Tartarus'tan bile döndüm. Bunu yapacağım." Gibi duygusal zırvalıklar söylüyor.

Luke'u görünce el sallıyorum. O da yanımıza geliyor.

"Ban sarılmak yok mu kızlar?"

Percy

Kıvırcık ile birlikte herkese veda ederek ilerliyoruz. Tam rahatladığım sırada yeniden göreve çıkıyorum. Hiç şaşırmadım. Göreve gitmeyi her ne kadar istemesem de hiç bir zaman melezler söz hakkına sahip değil, her zaman tanrıların isteği oluyor. Sadece Haksızlık.

Melzlerin ne kötülüğünü gördüler ki? Hadi, Luke olayı biraz garipti. Adam, tanrıların en büyük düşmanı olan babalarını yeniden canlandırdı ve neredeyse Olimpos yok oluyordu ama sonuçta biz melezler genel olarak iyi işler başarıdık.

Tanrıların Sınavı -PJO FFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin