Adım Anka.
Her zaman hayatın siyah olan yerinde kalmışımdır.Sevgiden yoksun bir o kadar da şevkatten mahrum. Ailem , ailem beni küçük yaşta caddenin o soğuk kaldırımlarına bırakıp gitti.Evet daha küçük bir bebeken yok sayılmanın acısını yaşadım.Kimsesizliğin.Ailemi bi çok kez aradım ve birçok kez vazgeçmem gerektiğini anladım.Onlardan bana kalan bir soyisim ve bir ad. Anka Avan. Beni bulanlar kimsesizler yurduna bıraktıktan sonra bir aile gelerek beni evlat edindi.Aile şevkatini anne ve baba sevgisini onlarda tattım.Beni tıpkı öz çocukları gibi koruyup kolladılar.Bunu yaparlarkende ailemi tamamen unutmayayım diye adımı ve soyadımı tıpkı o küçük kağıtta yazan gibi yaptılar. Elbet ailem bıraktı beni yok saydılar diye içimde bir acı var fakat beni hayata bağlayan öz ailem olmasada bir ailem , ailem diyebileceğim kadar değerli iki yankın arkadaşım var.Çağan ve Elvan .Zaten aile demek yanında bilmek , sana aile sevgisini yaşatabilecek insanların yanında olması değil midir ? Bence öyledir. Fakat bu aile sevgisinin yıkımı o sabaha kadar sürmüştü.O sabah benim hayallerimin yıkımı ikinci kez ailem tarafından terk edilişim olmuştu....
Gözlerimi açtığımda henüz etraf karanlıktı. Herzaman olduğu gibi tabi. Uykuyu sevmeyen birisiyim.Gecenin o karanlığını tatmak siyahın içinde kaybolmak için sürekli erken kalkar ve güneşin doğuş anını izlerim.Bunları severim çünkü gerçekten bunlar bana yaşıyor hissi verir ve ben kendimle tekrardan yüzleşirim.Evet yaşıyorsun Anka ..Bir kez daha gözlerini açtın..Hayat tüm acılara karşın hala devam ediyor..
Gün doğumundan sonra artık üstümü giyip okula gitme vaktinin geldiğini anladım.Aslında kimi öğrencilere karşın okulu severim.Okul benim çıkış noktam olcak.Okuyacağım ve edindiğim varlığın yarısından fazlasını kimsesiz çocuklara armağan edeceğim.Kıyafetlerimi giyip okul çantamıda hazırladıktan sonra saçıma şekil verdim ve alt kata annem ve babamın yanına gittim.(üveyde olasalar onlar benim ailem) tam içeri girecekken birşey konuşuyo olduklarını duydum.Aslında laf dinlemeyi pek sevmem ama adım geçiyor ve çok hareketli bir şekilde konuşuyorlardı:
-Anka büyüdü ve kendi başına karar verebilecek bir kız oldu.Artık onu bırakmalıyız.Bizim yeterince ona baktığımızı düşünüyorum canım artık gerçek ailesini öğrenmeli ve buradan gitmeli.
-Hayır bunu yapamayız.Gerçek ailesini öğrenirse yıkılır.Ve ve bizi ailesi olarak görüyor onu nasıl bırakabiliriz?
-Evet sadece görüyor ama farkındaysan biz onun ne babası ne de annesiyiz.O bizim hiçbirşeyimiz anladınmı ? Ayrıca sırf sen istiyorsun diye ona baba şevkati gösterdim artık sıkıldım anlıyormusun .Gençliğimi yaşayamadım onun yüzünden .
-Ama..
-Aması falan yok git söyle ona çabuk!
Bunları duyduktan sonra koşarak dış kapıya çıktım ve kendimi dışarıya attım.Neydi daha demin olanlar?Cidden bana mecburiyen mi babalık yapmıştı?Cidden beni istemiyorlar mıydı? Peki kimdi bana söyleyemeyecekleri o meşhur ailem ?Kimdi beni bu duruma düşürenler ?Artık bunları düşünmeyecektim onunda dediği gibi kendi ayaklarımın üzerinde durabilecek yaşa gelmiştim .
Umarım beğenirsiniz.Diğer hikayelerden değişik ve farklı bir kurguyla yazmaya çalıştım :))