Anlat diyorsun, nasıl anlatayım ?
Dize kadar suda boğulan şahsiyetimi,
Anlamsız ve dengesiz duygu arayıslarımı,
Ya da büyük pencereli odamdaki küçük hayallerimi mi ?Salkım söğüt türkülerdeki mutluluğu arıyorum.
Ben sana bencilliğimden bahsetmiştim.
Seni mutlu etmek beni mutlu ettiği için tek amacımdı.
Güzel kafayla söylediğim herşey, senin gerçekten olman gereken yerdi.
Seviyorum demenin bir çok yolu vardı... ben sana yanlıslarını kullanmısım.Ufacık yüreğinde neler biriktirdin?
Ben sana bunu istemeden nasıl yaptım?
Şimdi vefasız ve anlayışsız kimliğimi çıkarmak olurmuydu ?
Ben sana nasıl hayır diyebilirdim?
Çıkardığın seslerin bir serzeniş ya da yakarış olduğunu bilemedim affet.
Herşey o kadar güzeldi ki, kafamı kaldırdığımda biryere çarpacağını düşünemedim affet.Ben roka yemek için bile rakıyı bekleyen adamım. Düşünsene uçarı isteklerimi...
Hayattan beklentilerimi...
Saçma sapan hayallerimi.
Atını nehrin kıyısına bağlayıp kımız yudumlamayı,
Ve otağında evdeşini görmek isteyen birinden ne beklersin? !!!Seni sürü yanlıslardan kurtarayım derken,
Kendimden korumayı unuttum.
Hayat biraz daha güzelleşsin diye tuttum seni kendimde. Demekki hiç düşünmemişim.
Bak gördün mü yine bencillik hâd safhada.Bi insan pembenin tozunu nasıl çıkarabilir her seferinde ?
Hevesler hep boğazda mı kalır ?
Ayıramaz mı sence siyahıyla beyazını ?
Bilemez mi bu kadar doğuracak sonuçları?
Ama yine de, neyse...Yattığın kirli yatakta, temiz düşler görmeni beklemiyorum yine de.
Kirlettiğim için affet...
Her sabah sulayıp kokladığın çiçeğini koparım sana verdiğim için affet...
Kimseler görmesin diye kapıyı pencereyi kapayıp, havasız bıraktığım için affet...
En önemlisi de, Bilemedim. Affet...