KAÇIŞ

42 15 23
                                    

Şimdi her zamanki gibi bir başlıkla başlar...
Dökülür aklının odacıklarından, ama vurmazsın kalemi.
Ey güzel! Beni benden alan, uğruna aklımı verdiğim güzel.
Sende mi yoksaydın, dünyada bir ceketi kalmış bu adamı?

Merak etme gidiyorum.
Sırtıma vurduğum bohçam,
İki ekmek bir yumurta, birde...
Birde hasreti vuslatla karıştıran,
Yüreği yangın yeri başıboş bir beden,
Ve her zerresinde adının yazılı olduğu
Kenarlarında zehir sözlerinden kalıntılarla,
Tam ortasında gözlerinin renklerinin esintisiyle bir iskelet yığını gibi...

Gidiyorum sevgilim.
"Sevgilim!"
Yapraklarından sıyıramadım gülünü,
Battı dikenleri tane tane.
Ağzıma bir dolu küfür geldi de,
Gülüşün aklıma geldi.

Şimdi rüyalar senden bahsediyor.
Şimdi hava kokunla esiyor.
Ne yapayım? Ne yapayım gözleri kömür karası sözleri dil yarası dilber!
Ah ile geçmez zaman!
Kader diyoruz da kader! Sensiz kader mi olur güldürmeyin adamı.
Ulan, lan dilim dilim doğrandı etlerim!
Bu nasıl gidiştir çözemedim!
Bir insana aldığı hava fazla gelir miymiş?
Bir yiğide bir sevda bu kadar ağırmıymış ?

Utanmasam... utanmasam!...

Erkekler ağlaz derler değil mi ?
Söyle gülüm erkekler ağlamaz mı?
O zaman bu dökülenler yağmur damlaları mı ?

Kıytırık bir sonbaharda eskimiş pabuçlarımla,
Biraz dert, bir kaç boşluk, birazda sen...
Adıdır belki hiçliğin "yanlızlık"
Hadi yürü kul! Sen de katıldın bu kervana...

Belki sessiz di gidişim, ama ardımda çığlıklar bıraktım bil!
Belki yoksuldu gülüşüm, ama gülüşümü verdim gülüşüne bil!
Belki de ihtiyardı gözlerim, ama ömrümü verdim kahrolası hilal kaşlarına, sürmeli gözlerine.

Her ne kadar kırptığında gözlerini,
O iki kirpiğin birbirine vuruşu, bu dünya ile diğerini kavuştursa da!
Gidiyorum!...
Sana lanet okuyacaktım ama unuttum.
Gurur sende, aşk sende, lanet bende kalsın...
Mutluluk sende, neşe sende, dert bende kalsın...
Haydi son bir kez gül, gülde sana kurban olayım,
Sonra sen sende, ama bırak da artık bende bende kalayım...

ARAFTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin