Araf

17 0 0
                                    

Gözlerini ovuşturarak uyandı, odayı gün gibi aydınlatan bir ışık vardı, güneş sanki gökyüzüne değil de odanın içine doğmuştu. Hafifçe doğruldu beyazlar içindeki yataktan, bembeyaz keten perdeler, arkasından esen meltemde hafifçe yükselip tekrar iniyordu. İnanılmaz bir huzur vardı üzerinde... dingin, sakin. Demlenmiş bir mutluluktu hissettiği. Dışarıdan sesler geldiğini fark etti, küçük bir kız çocuğunun kıkırdamasıydı duyulan. Yataktan yere indi önce, çıplak ayakları mermer zeminle temas etti. Yavaş yavaş yürüdü, perdeyi sağ eliyle kenara toplayıp dayandı kapının sol yanına... Sol yanıydı dışarıda duran adam. Sırtı dönük halde yere eğilmiş, önünde yavru kuzular gibi zıplayıp duran kıza, havuzdan avucuna aldığı suları atıyordu. Küçük kız da bir omuzu düşmüş sarı çiçekli elbisesini havalandıra havalandıra bir o yana bir bu yana kaçıyordu. Kendine bakan Asya' yı görünce, durdu birden ve "Anne" dedi  coşkuyla. Sonrasını duyamadı Asya, çünkü dikkati yeniden sol yanına odaklanmıştı. Sırtı dönük, hafif eğik duran Aras hafifçe geriye çevirdi başını, yüzüne vuran güneşle kısmak zorunda kaldı gözlerini. Yine yüreği çılgınca atmaya, genzi kurumaya başladı Asya'nın. Bu adam, üzerinde keten gömleği, altında salaş kaprisiyle ve tanrı vergisi yakışıklılığıyla, kısık gözleriyle ona bakan bu adam gerçek olamayacak kadar mükemmeldi, olsa olsa bir heykel olabilirdi şu havuzun başında. Ya da doğaüstü güçleri olan bir büyücü, öyle olmasaydı eğer sadece bir bakışıyla nasıl bu kadar etki edebilirdi bir insana. Ve o insan, öylece ben tanrının varlığının kanıtıyım dercesine, kendini aldırmaz bir özgüvenle dışarıda durup kendisine bakan o insan, daha biraz önce çıktığı, bembeyaz yatakta uyanmıştı. Gece yan yana, birlikte, sarılarak uyumuşlardı...
Asya'nın ruhu sanki bedeninden dışarı çıkıp, şöyle bir bakmıştı bu resme, dışarıdan, uzaktan. Gerçek olamayacak kadar mükemmeldi oradan görünen.



1

AŞK ARAF'TAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin