"S-sen iyi değilsin . ""Bırak beni .!" Ayağa kalktığımda kolumdan tutarak sarstı beni .
"Su kendine gel , şu anda iyi değilsin . Seni eve götüreceğim ."
"Hayır, hayır. " Onu dinlemeden sokaklara girdim , koştum, edis'e koştum . Uraz' ın beni durdurmaması için daha da hızlı koştum . Sevdiğim çocuğa koştum. Ona bir kez daha sarılabilmek için.
Oradaydı işte ! Güzel yüzünü , zihnimden biran atamadığım o yüzü bana doğru dönüktü . Üstelik gülümsüyordu .
Hayal değildi o ,ama , ama peki nasıl bu kadar mutluydu . O nasıl buradaydı . ? Beni bırakmıştı o . Gözümün önünde hàla o yüzü , soluk yüzü, mosmor dudakları .. elimi tutan buz gibi elleri ..
Tek bir saniye düşünmeden son bir kaç adım atıp boynuna sarıldım . Öyle sık sarıldım ki ,özlem içeriyordu bu sarılma , yoğun hisler içeriyordu, lise yıllarımın özetini içeriyordu , onu görmeden geçirdiğim her günümü içeriyordu .
"Sen , seni ne kadar özlediğimi bilemezsin . B-biliyordum ölmedigini biliyordum "
"Birisiyle karıştırdınız galiba , hanımefendi ." Kolumdan tutup beni kendinden uzaklaştırdı. Işte o an içimden bir şeyler koptu , o gözleri farklıydı , çok farklı . O bana her zaman sıcacık ve içtenlikle bakardı ama şimdi .. buz kütlesine benziyordu, soğuk..
"Hayır, kendine gel . Neredeydin sen? Neden bizi kandırdın . "
"Neyden bahsettiğiniz anlamıyorum."
"Su!"
Bir adım daha attım göz yaşlarım akarken karşımdaki iki kişi beni şokla dinliyordu .
"Sen ama ellerimde... ben dokundum o an sana buz gibi ellerin vardı, yüzün çok soluktu , bana sadece bir kaç kelime edebildin, sonra ama sonra kapanmıştı gözlerin daha gelen ambulansa bile binemeden ellerimi tuttuğun ellerin kaymıştı elimden . -"
"Su!" Dedi uraz yine .
"Anla-"
"Sonra geldi ambulans na-nabzın atmıyordu!. Çok değil sadece 10 dakika sonra yaptıkları tüm müdahalelere rağmen geri gelmedin! Seni daha hastaneye yetiştiremeden sirenler kapandı." Bağırmam ile edis'in gözünde biraz kırıntılar , biraz üzüntü geçerken devam ettim . Ellerimle göz yaşlarını silip gözlerinin içine baktım .
"Sen o uçurumda benim ellerimde öldün edis!"
Işte gözlerinde öyle bişey oldu ki yaşlar biranda hücum etti , ama akmadı , öyle belliydi ki kendini sıktığı , omuzları düşmüştü , teni buz kesmişti .
"Ben-ben edis değilim , kimden bahsettiğini bilmiyorum . " arkasını dönüp hızlı adımlar ile giderken bende gidecektim ki kolumdan tutulmam ile , gidemedim.
"Nereye gidiyorsun edis! Beni kandıramazsın . Sen yokken neler yaşadım bir fikrin var mı, yok! Sen bu kadar bencil degildin. Benim üzülmeme kıyamazdın ne oldu sana edis gitme , bırakma beni bir daha " görüş açımdan çıktığında sırtını uraz' a dayayıp fısıldadım
"Lütfen.." beynimde son yankılanan ses ile boşluğa düştüm.
'Gerçeği oğrenmen çok acı verici olacak '
☆
Uyandığımda kendi odamda değildim , etrafıma bakarken burasının bir erkek odası olduğunu anlamam zor olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakışıklı HÖDÜK
Подростковая литература"Neden bana Renk diyorsun, bir nedeni vardır elbet ? " "Çünkü sen rengarenksin, pembe diyemeyeceğim kadar acı çekmiş, siyah diyemiyeceğim kadar hayat dolusun. Gri kadar kararsız. Sen her rengi tadıp yaşıyorsun çünkü . " Yayınlama Tarihi; 11 Şubat...