Bölüm-2

18 2 0
                                    

~~Emily~~

      Yatağımdan kalkıp boy aynasının karşısına geçtim. Parmaklarımı dağınık saçlarıma götürdüm. Salık saçlarımı düzelterek at kuyruğu yaptım. Gözlerim dolmaya başladı. Chin'in gidişi çok aniydi. İnsanların benim ağladığımı görmelerinden nefret ederdim, o hariç. O benim ağladığım zamanlarda ne olduğunu sormak yerine bana sadece sarılırdı. Sımsıkı sarılır ve ben rahatlıyıp ona olanları anlatana kadar sabırla beklerdi. Onunla konuşmak beni hep ferahlatır ve neşelendirirdi. Allison ve Chin benim hiç sahip olmadığım ailemdi. Daha dört yaşımda babam evi bırakıp başka bir kadının kollarına gitmişti. Annem bunun benim suçum olduğunu düşünmüştü hep. Bu yüzden beni küçük yaşıma rağmen bir kilisenin yatılı okuluna vermişti. Çok katı bir eğitim veriliyordu ama benim için sorun olmuyordu.

~13 yıl önce~

        Yatağımda oturup kitap okuyordum. Arkadaşım gelip annemin okula geldiğini haber vermişti. Çok şaşırmış ve heyecanlanmıştım. Normalde tatillerde bile eve gelmememi ister, beni görmemek için ben evdeyken odasından çıkmazdı. İçim umut ve mutlulukla dolmuştu. Koşarak merdivenleri indim. Annem yurt müdüresiyle sohbet ediyordu. Koşarak yanlarına gidip ona sarılmaya yeltendim. O ise bileğimi kavrayıp beni yurttan çıkardı. Anlamamış gözlerle yüzündeki keskin kıvrımlara bakıyordum.

    "Emily baban geri döndü."

     Bu mutlu bir haber olmalıydı ama onun sesi sert ve soğuk çıkmıştı. Hala sıktığı bileğimi ondan kurtarıp ovuşturdum ve öfkeyle kararmış gözlerine mutlulukla baktım.

      "Bu harika anne. Ben eşyalarımı hazırlamaya gidiyim sen bekle hemen dönerim."

       Yavaşça arkamı döndüm. İlk adımımı attım ama ikincisini atmama izin vermedi. Beni kendine döndürüp sertçe omuzlarımı sıktı.

       "Hayır küçük hanım. Hazırlanmıyorsun çünkü gelmiyorsun. Bunun için burdayım zaten. Babanı bir daha evden kaçırmana izin veremem. Artık bana anne demeyi de kes. Senin gibi bir kızım yok benim."

       Sadece bakıyordum. Anlamsızdı bunlar. Ben kaçırmamıştım babamı. Annem arkasını döndü ve uzaklaşmaya başladı. Gözyaşlarım akıyordu.

       "Emily kızım hadi odana çık."

       Müdirenin sesiyle buz tutmuş bedenim çözüldü. Gıcırdayan tahtaya sert bir şekilde dokunan topuk sesleri yükselmeye başladı. Ağladığımı görmemeliydi. Koştum. Nereye olduğunu bilmeden koştum.

        Eski harabe ve terk edilmiş bir evin bahçasine girdim. Uzun ve sivri çalılar açıkta kalan bacağımı çizmişti.
Evin verandasına çıkan eski ahşap merdivenlere oturup tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım.

         "Sana ne olduğunu somayacağım. Eğer istersen sarılabilirim bu rahatlatır."

        Başımı kaldırdım ve karşımdaki çekik gözlü kıza baktım. Yumuşak ve buruk bir gülümseme vardı ince dudaklarında. Ben o kadar dik bakınca kız utanıp eliyle yanına düşen bir tutam saçı kulağının arkasına koydu. Kafamı tekrar eğip o yokmuş gibi davranmaya çalıştım.

        "Bu bir evet olmalı."

       Ben daha kafamı kaldırmamıştım ki o yanıma oturup bana sarıldı. İstemesem de kollarım ona karşılık verdi. Tanımadığım bir kızla oturmuş sarılıyorduk. Üstelik ben ağlıyordum. Bir kaç dakika sonra ayrıldı.

        "Eğer anlatmak istersen seve seve dinlerim."

       Başımı olumsuz anlamda salladım. O yine biraz buruk bir gülümsemeyle başını beni onaylarcasına salladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 03, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Son PiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin