Sensiz geçen koca bir gece sonucu, bu sefer akşam vakti çalıyor kapım altı kere. Nefesimi tutup beklemek kalıyor sadece bana. İçeriye ufak bir çocuk gibi acemi adımlarla giriyorsun. Kirlenmiş toz pembe kazağının bilek kısmında koca bir yırtık var, siyah kotun ise çamur izleriyle dolu. Elinde tuttuğun kahverengi ceketini öylece atıyorsun yere. Saçların birbirine öyle girmiş ki, koskoca bir kaosu andırıyor gözümde. Yorgun bakışların odanın her yerinde geziniyor. Jungkook, çok güzelsin, hep güzelsin.
"Çok geç kaldın," diyorum usulca. Derin bir alkol kokusu yayılıyor bedeninden. Kokuyu tam omuzlarında taşıyor, o ağırlığın varlığıyla oturuyorsun yatağıma. Bu yüzden olsa gerek, tam omzundan öpüyorum seni yanıma gelir gelmez. Kokunun, onca devrilmiş şişenin ağırlığını geçirmek isteyerek gezdiriyorum dudağımı teninde. Bana asla izin vermezdin, Jungkook; ama şimdiki uysallığın tuhaf geliyor bana.
"Üzgünüm," diye mırıldanıyorsun belli belirsiz. Hayal meyal bir pişmanlık seçiyorum yüzünden Jungkook, yemin ederim. "Neden?" diye üsteliyorum tüm aptallığımla. Jungkook, sana öyle muhtacım ki aciz hissediyorum karşında. Bu his, tüm gururumu sömürürken boktan hissetmem gerekirken güzelliğini düşünüyorum sadece.
Dudakların, tuhaf bir duyguyla kıvrılıyor. Vereceğin cevabın korkusu bir nabız gibi atıyor benliğimde. "Para," diyorsun hırıltılı sesinle. "Paraya ihtiyacım vardı, Yoongi. Ming'lerim için... Taehyung'un gönlünü hoş tutmam gerekiyordu ki para için ikna edebileyim."
Gülüyorum. Buna ciddi anlamda gülüyorum, ancak kahkahaların boğazımı nasıl parçalayarak serbest kaldığını hiç bilmiyorsun Jungkook.
"Sende haklısın," diyorum gülmeye devam ederken. Laflarım öylece asılı kalıyor havada, üzerimize çökmüş o acizlikte. Bir noktada, öyle benziyoruz ki birbirimize siluetinle aynaları karıştıracak hale geliyorum. Sen bir şişe zehrin peşinden koşuyorsun, seni acıtsa dahi; bense bir beden, bir ruh zehrin peşinden koşuyorum. Sen ki benim ulaşmak için çırpındığım tek ölümsün, Jungkook.
"Sana bir şey aldım," diyorsun o sırada. Aceleyle kalkıp yerdeki ceketine ilerliyorsun kıkırdayarak. Birkaç fermuar sesi dolduruyor etrafı. Ardından elinde sakladığınla oturuyorsun tekrar. Gözlerin öyle bir heyecanla dolu ki, kirpiklerine dek öpesim geliyor seni.
Avuçlarım arasına yuvarlak plastik bir kutu bırakıyorsun. "Meyveli yoğurt. Paradan geri kalanına ancak bu yetti ama daha fazlasını ben kalbimle aldım sana." Öyle güzel gülümsüyorsun ki Jungkook, sana çekilmemek elde değil. İşaret parmağımı kutunun kenarlarında daireler çizerek gezdiriyorum birkaç tur. Bir kutu meyveli yoğurdun benim için bu kadar değerli olacağı hiç aklıma gelmezdi. Kapağın altındaki kaşığı çıkarıp açıyorum ince kapağı da.
"Bir sana iki bana yapacağım," diyorum kaşığı doldururken. Gülüyorsun yine, ve ben ölecek gibi oluyorum. Ufak, cılız bir bedenim var, Jungkook; buna rağmen benden büyük bu sevgiyi nasıl içimde taşıyorum tahmin edemiyorum bile. Parmak uçlarım dahi haykıracak oluyor adını. Her bir harfini seviyorum adının da. Dolu kaşığı dudakların arasına götürürken gözlerini kapatıyorsun. Çehrenin güzelliğiyle en yakın oluşum bu. Bıkmadan usanmadan öpmek istiyorum her bir köşesini yüzünün.
Koca kaşığı yedikten sonra açıyorsun gözlerini. Bilerek kendim yiyeceğim sırada daha az alıyorum yoğurttan. "Jungkook," diyorum tedirgin bir şekilde. "Bir şey sormak istiyorum."
"Sor hadi."
"Taehyung, biliyor mu Ming'lerini?"
Bakışları, bir an donup kalıyor. Dudakların gergin bir gülümseme olup çıkıyor bakışlarım önünde. "Bu konuda çok hassas," diyorsun huzursuz bir şekilde. "Bir öğrense kıçıma tekmeyi basar."
"Ama ben biliyorum ve öyle bir şey yapmıyorum, Jungkook." Sesim anlamsız bir umutla doluyor. Derine, daha da derine işliyor kelimeler. Sana uzatacağım kaşığı elinle durdurup geri bana çeviriyorsun. "Sen ye."
"Bir şey dedim." Aptal bir ısrar çöküyor üzerime. Gergince ensesini ovuşturup uzanıyor yatağa.
"Yoongi," diye fısıldıyor. "Aranızda farklar var. Sen kıçıma tekmeyi bassan benim için hiçbir şey değişmez, ama o yapsa buna dayanamam."
Kahkaha atıyorum. Ve tekrar tekrar düşüyorum aynı çukura.
:c
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sora || YoonKook
Fanfictionah, Jungkook. yanıma bir tek geceleri gelirdin, ancak ben, güneş gökyüzünün en tepesine tırmanırken bile, seni severdim.