-1-

54 2 0
                                    

17 Ağustos 2032

Gözlerimi açtığımda rutin geçecek günümün planını yapmaya başladım. Gri çarşafımı üzerimden kaldırıp kasfetli yatağımı terketmeye hazırlandım. Yatağımın tekrar gıcırdamaya başlayan ayağının altına bir tutam kağıt sıkıştırıp ayağa kalktım. Odamın gri çatlaklarla dolu kapısına yöneldim ve açarken yapabileceğim en az sesi yapmaya özen gösterdim. Kasfetli koridoru duvardaki tablolarla göz göze gelmemeye özen göstererek geçtim ve banyonun kapısını hafifçe itikledim. Lavabonun kenarlarına ellerimi dayayarak aynada kendimi izlemeye başladım. Dağılmış sarı saçlarıma, yorgun mavi gözlerime, susuzluktan çatlamış dudaklarıma bakarken 21 yaşında bir kıza göre çok yaşlısın Rachel diye mırıldandım. Musluğu hafifçe açtım ve ellerime doldurduğum şehir suyunu yüzüme vurdum. Genelde yüzümü evde yıkayamam, şehrin pis suları bana kendimi berbat hissettirir. Kirden rengi sararmış havluyla ellerimi ve yüzümü kurulayıp saçlarımı topuz yaptım. Saat sabahın 6'sıydı ve yine en erken kalkan bendim. Yani kahvaltı hazırlamak, Caroline'ın kıyafetlerini ütülemek, babamın bahçivanını bulmak vs. vs. benim görevimdi. Odama yönelip dolabımın önüne geçtim. Üzerime beraz bir atlet, kalçalarıma yapışan dar, rahat, siyah bir tayt giydim. Kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa yönelmiştim ki alt kattan televizyonun sesinin geldiğini duydum. Babam uyanmış olmalıydı. Alt kata inerken haberlere kulak vermiyordum. Ayakta dikilen endişeli babama seslendim ve bana susmamı söyleyip yanına çağırdı. Televizyonun başına yürüyüp haberleri dinlemeye başladım. Sunucu kadın endişeliydi fakat bize endişelenmememiz gerektiğini söylüyordu. "Sayın izleyiciler, bu bir son dakika haberidir. Panik yapmamanızı umarak bir savaşın kapımıza dayandığını söylemek durumundayım. Şu an da Amerika'nın doğu kıyıları bombalanmaya başlamış durumda. Amerika hükümeti karşı savaş açacağını ve ülkenin resmen bir savaşa gireceğini bildirdi. Bu gece 12 den sonra resmi olarak sıkı yönetim ilan edileceğini bildirmeliyim." Her kanalda aynı haber. Amerika resmi olarak savaşa girdi. Bu gece sıkı yönetim uygulanmaya başlayacağına göre dağlar, şehirler, kasabalar, her yer asker dolacak demektir. Babamın gözlerinin içine baktım ve yiyecek toplamalıyız dedim. Kapının arkasından siyah ceketimi, yayımı ve oklarımı alıp dışarı fırladım. Tellerin arasından geçip ormana daldım. Ben çok iyi bir avcıyım. Çok iyi nişan alırım ve çok iyi silah kullanırım. Akşam 21.16'da eve elimde 3 tavşan ve 2 gelincikle dönüyordum ki tellerin arkasında gördüklerimi izlemeye başladım. Bir grup asker kasaba insanlarını meydana toplamış bir şeyler konuşuyordu. Kız kardeşimi ve babamı görebiliyordum. Tellerin arkasında durmuş neler olduğunu izlerken bir el koluma yapışıp "Senin yerin burası değil ufaklık." dedi. Arkamda duran adamdan kolumu sıyırdım ve suratına bir yumruk indirdim. Silahını çıkartıp kafama doğrultan Amerikan askeriyle göz gözeydim. Esmer, hafif sakallı, yeşil gözlü oldukça yakışıklı ve erkeksi bir askerle göz gözeydim. Yaklaşık 28-29 yaşlarında 1.80 boylarında 70-75 kilo civarında bir adam kafama silah doğrultuyordu. Ellerimi iki yana açarak avladığım hayvanları ve yayımı yere bıraktım.

"Ne yani silahsız bir kızı mı vuracaksın UFAKLIK?" üzerine basarak ufaklık dediğime inanamıyorum. Acaba ben yürek falan mı yedim? Hah, doğru ya hep yiyorum !

"Hayır. Silahsız, kafayı yemiş bir kızı ait olduğu yere götüreceğim yalnızca."

"İlk olarak ben kafayı yemiş bir kız değilim ! İkinci olarak yayımı ve avımı almalıyım. Sonra gideriz." diyip yayıma uzanıyordum ki genç adam silahını indirip elimi tuttu.

"Senin yerinde olsam bunu yapmazdım."

"Nasıl yani?" eliyle içerde konuşan askeri göstererek

"Şu adam, yani teymen. Buraya başlıca gelme sebebi ne biliyor musun?" adamın gözlerinin içine bakarken bunu anlamanın çok da zor olmadığını düşündüm.

DİRENİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin