Yakışıklı Kurtadam.

49 7 0
                                    

Lana del rey - Ride ile okuyun

O mesajdan sonra James beni aramadı , mesaj atmadı veya evime gelmedi. Unutuldum galiba...

Canım yanıyordu sanki. İçimden bir ses " Kaldır o küçük poponu ve James'i bul." diyordu. Hayır bunu yapamam. Ona hayatımdan çıkmasını söyleyen bendim ve eğer onu bulup konuşursam tükürdüğümü yalamış gibi olurdum. Of lanet girsin. Aklımın her milimetrik yerinde James varken hiçbir şey yapamıyordum. Geceden kalma gibiydim ve cidden iyi hissetmiyordum. Aşağı mutfağa indiğimde Jacob yarı çıplak bir şekilde kahve yapıyordu. Altını sadece bir havlu kapıyordu. Malmısın sen! Genç bir kızın evinde cidden böyle dolaşmaya utanmıyormusun? Piç kurusu âdi herif. Jacob'u umursamadan bardağıma kahve koydum. Alttan gelen soğuklukla titremiştim. Üzerimde sadece sütyenim ve kilodum vardı. Ne ara çıkarmıştım ki ben kıyafetlerimi? Jac bana bakarak ağzının suyu akarcasına konuşmaya başladı . " Her zamanki gibi mükemmelsin Riley. Bazen keşke seni becerebilsem diyorum. Dudaklarını öpmeyi öylesine istiyorumki... Kelimelerle bile tarif edemem." Bu erkek bozuntuları neden benim bekaretime göz dikmiş? Suratına tokat çarpmak için ona dönerken tenlerimiz birbirine çarptı ve çok kuvvetli bir elektrik oluştu. İkimizde titredik ama çekilmedik. Nefesini hissedebiliyordum. Kahve kokuyordu , gözleri yeşilimsi elaydı galiba. Gözleri dudaklarıma odaklandı ah onu istiyordum. Ben bu aralar azmış olmalıydım. Tam beni öpecekken bir el onu kağıt parçası gibi fırlattı. Ve tıslayarak konuştu : " Sen benim kızıma nasıl dokunursun pislik? Kim oluyorsun sen! " bu ses bana sadece korku hissettirmişti. O kişi James Brandon'dan başkası değildi. Mavi gözleri mosmor olmuş bana bakarak tıslıyordu. Beni kolumdan tuttuğu gibi yukarıya - odama - götürdü. " Ne bok yiyorsun bu halde elin adamıyla?" James sinirden gözü dönmüş bir şekilde bana bakıyor ve bildiğin kan kusuyordu -gerçek anlamda değil neticesinde o bir insan değil galiba sanırım.-  Giysi odama gidip eline ne geçirdiyse bana fırlatıp " Giy ve şu muhteşem tenini kapa. Açım ve kendimi zor tutuyorum. Bir vampir için fazla seksisin." Aha! Sonunda söyledi. Belliydi zaten mor göz , beyaz ten , güçlü olup inanılmaz yakışıklı olması. Düşündüklerimi filanda okuması cabası yani. Bana attığı kıyafetleri üzerime geçirirken - bu esnada beni dikkatle izliyordu -

" Neden bakıyorsun? Daha önce giyinen birini hiç görmedin mi?" bana gùlümsedi ve yanıma geldi. Mor gözleri maviye dönüşmüştü. Bu halini daha çok seviyordum. Ah hayır sevmiyordum evet onu sevmiyorum ne bokuna geldi evime annem görürse ne dicektim? Üstelik sevgilisi duvarda çakılıyken. " Evet seviyorsun bebeğim. Beni unutmak istemiyorsun. Sadece kendini kandırmak istiyorsun." haklı mıydı? Hayır hiçte değil. " Bana bak James. Beni sevdiğine inanmıyorum. Aşktan haberin bile yok ve aşk seks değildir." James sinirle bana bakarak " Evet, dünde o tavukçu çocuğu zevkten titrederken aşk yoktu. Jacob ile temasa girerken de bak eğer Jacob'un sonunun tavukçu çocuğa benzemesini istemiyorsan rahat dur." bunu bir tehdit anlamında söylediğini adım gibi biliyordum. Bir saniye o çocuğa ne yaptı ki bu! Aman Tanrım! Kesin öldürdü.

" James ona ne yaptın?" bunu zorlukla söylemiştim ama korkuyordum.

" Dudaklarını kestim , kanının son damlasına kadar içtim ve kòpeklere attım." NE DEDİN SEN! DİYEMEDİM. PSİKOPAT LAN BU. YAKINDA BENİ DE SİKER!

Düşüncelerimi okurcasına sòylendi. " Sen benimsin. Sadece benim ve benimsen kimseyle muhattap olmayacaksın. Erkeklerle konuşmayacaksın. Onları öpmeyeceksin , gòzlerine bakmayacaksın. Aksi takdirde seni de o bok yediğin piçi de sikerim. Rahat dur cici kız beni yorma." Bir psikopat vampir bana aşıktı ve cidden ben boku yemiştim.

Sarah'ın anlatımı :

Okul olamadığından evde tv başında Teen Wolf izliyordum. Isaac'a bayılıyorum. Hayallerimin erkeği galiba. Gerçek hayatta benimle olmazdı eminim. 16 yaşındayım ve kimseden çıkma teklifi almadım. Sevilmiyordum ki... Bu durum aile yaşantım içinde geçerli. Ben babamla yaşıyordum. Kendisi bir subaydı ve cidden işini seviyordu. Bana sevgisini göstermeyede zamanı yoktu. Eve ayda bir uğrar ve bana aylık yetecek kadar para bırakırdı emekli olmasına daha çok var ve bazen evde yalnız olmam beni tedirgin ediyor. Gerçi sapığım filan yok ama neyse işte. Saat 13.53 'tü. Vay be ne çabuk vakit geçmiş. Karnımdan gelen gurultuyla inledim. Çok aç hissediyordum. Uuu evdeki parkeleri bile yiyebilirdim yani. Mutfağa giderken kapı çalındı. Açtığımda her tarafı yara bere içinde olan bir çocuk yatıyordu. Gòzlerimin içina bakarak son sözü " Bana yardım et." olmuştu. Tüm gücümle ona yardım ediyordum çok ağırdı ve cidden taşımakta zorlanıyordum. Neyseki onu koltuğa kadar taşımıştım. Aman Tanrım! Masmavi gözleri ve kıvırcık saçlarıyla o çok sevimliydi. Bunu ona kim yapmıştı acaba? Hemen banyoya koşup ecza dolabını aldım. Hemşirelikten anlamam ama yaralarının tedavi edilmesi gerekiyordu. Elime pamuğu alacakken bir anda tüm yaraları kapanıp iyileşmeye başladı ama b..bu imkansız değil mi? Tamam biraz korkmaya başlamıştım. Kimdi bu çocuk? Bana yardım et diyor ve neden yaraları kendiliğinden kapanıyor. Ya şuan rüyadayım yada Teen Wolf'un etkisinden çıkamadım. Bu saçma ve biraz paranoyak düşüncelerden kurtularak mutfağa yöneldim. O , koltukta hala hareketsiz yatıyordu. Ben açtım ve kendime birşeyler hazırlamam gerekiyordu. Dolaptan hazır waffleları çıkardım ve ısıtmaya koyuldum. Kendi tabağımı çilek ve balla süsledim. - Ben hep böyle yerdim.- Bir tabak daha da salonda yatan mavişe yaptım. Neli yediğini bilmediğim için çikolata ve çilekle doldurdum. Kahveleri de fincanlara doldurup salona geçtim. O kalkmış başını ovuşturuyordu. Beni görünce tedirgin olup geri çekildi. " Ah rahat olabilirsin. Aç mıydın? Sana yiyecek birşeyler getirdim." Elimdekilere baktı. Ben tabağını ve kahvesini ona verdim ve ben oturmadan kahvaltısını bitirmişti. Vay be! Bu kadar aç olduğunu bilmiyordum. 2 tane waffle la doymaz diyerekten kendi tabağımıda verdim. Tekrar mutfağa gidip kendime waffle ısıttım. Sessizce mutfağa gelmiş beni seyrediyordu. Onu gördùğùmde ufak bir çığlık attım. Bana gülümsedi. Ah dişleri çok parlaktı. " Adımı bile sormadan beni eve aldın. Bu çok tehlikeli Sarah. Sana zarar verebilirdim." adım a aa..dımı biliyor? Korkuyla öksürdüm ve sordum : " Adın ne? Kimsin? Nesin? Adımı nerden biliyorsun?" korktuğumu anlamış olacakki sakince " Benden korkma sana zarar vermeyeceğim. Adım Taylor Prack. Ben bir kurtadamım Sarah. Seni tanıyorum. Çünkü iyi babanı tanıyorum ve korkarımki baban hakkında bilmediğin çok şey var..."

Bu bòlumde azcık değişiklik yapıp Sarah ( Miley Cyrus ) 'ın ağzından yazdım. Sanırım kurtadamları da dahil ettim istemsizce. Bunun Riley'le ne ilgisi var demeyin ileriki bölùmlerde ortaya çıkacak. Hikayemin okuma oranı dùşmüş buna üzüldùm. Su zamanlar hayatimda pek iyi seyler olmuyor ve benim tek moral sebeplerimden biri bunlar. Birde begenmediginiz yonler varsa bana mesaj olarak iletin arkadaslariniza tavsiye etmeyide unutmayin neyse cok konustum galiba sizi seviyorum kendinize iyi bakin yorum ve oy vermeyi unutmayin <3 ;))

BAD QUEEN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin