Ω2Ω

24 2 1
                                    


Keyifli okumalar!


   Dan'e peçete ile agzını sildikten sonra, eliyle buruşturup tabagın içine attı.

Gökyuzu kararmaya başlamış, yıldızlar teker teker ortaya çıkmıştı. Sokaktaki ses şimdi sadece arabalardan ve esen ruzgardan oluşuyordu.

Dan'e , sandalyesini arkaya itip ayaga kalktı. Mutfak tezgahının ustu cilalanmıştı ve bulaşık sepeti konulmuştu. 

Tabagını alıp lavabonun içine koyan Dan'e onu izleyen gözlere baktı. Walsy agzına bir kaç parça makarna sıkıştırıyordu.

Dan'e ilk önce odasına gidip kitabına gömulmek istedi daha sonra bu istegi kafasından atıp tekrar yerine oturdu.

    Yemek yemeden önce Walsy, Dan'e yi yeni başlayacagı universite için bir kaç soru sormuştu. Elindeki makarna tabaklarını masaya bıraktı.

''Evet tatlım domates soslu spagettimiz hazır, tam da senin sevecegin kıvamda...'', ikiside yemeklerini yemeye başlamıştı. İlk lokmasını yuttuktan sonra konuşmaya devam etti.

''Eee... Dan'e universite için heyecanlı mısın bakalım? Sonuçta yeni arkadaş çevren olacak öyle degil mi?'', ardından ikinci lokmasını agzına attı. Dan'e biraz duşunmuştu bu soruyu. Elini çıkmaya başlayan sakalına göturdu. Evet biraz heyecanlıydı sonuçta yeni arkadaşları olacaktı. Belki yeni tanışacagı kişilere özelini anlatacak kadar bir bagımlılık duyardı.

Ama neyle karşılaşacagı belli degildi. Bu yuzden böyle tahminlerde bulunmak biraz saçma olurdu. Dan'e bogazını temizledikten sonra cevabını verdi.

''Çok fazla degil teyze sonuçta sadece bir okul. Bilirsin ya, liseye başlarken de aynı duyguları hissediyordum. Ve... hiçbir şey olmadı.'', söylediklerinin ardından oda yemege koyuldu.

Walsy bu cevaba biraz şaşırmıştı, elindeki çatalı bırakıp tum dikkatini Dan'e ye verdi.

''Gerçekten böyle mi duşunuyorsun tatlım?''

Dan'e ye keskin bakışlar fırlattı ve konuşmaya devam etti. Dan'e de şimdi dikkatini bu konuşmaya verdi.

''Ah! hadi ama Dan'e, hep içine kapanık bir kişi mi olacaksın?! Kendini biraz dış dunyaya ver... Sonuçta artık bir çocuk degilsin.''

Dan'e hiçbir şey yapmadan teyzesine bakıyordu. Teyzesinin suratı kızarmaya başlamıştı, -kızgınlık- olabilirdi. Ve bu Dan'e nin teyzesişnden bu yaşına kadar görmedigi bir şeydi.

''Artık on sekizine bastın evlat ve daha adam akıllı dışarı çıktıgın bile yok... Bilmiyorum belki ben bir hata yaptım...'' şimdi suratı bembeyaz olmuştu. Suratını asık gözleri ile masaya dikmişti.

''Sana dogru duzgun bakamadım, sana anne ve baba olamadım, seni eglendiremedim...'', Walsy'nin gözunden yaş akmaya başladı ve tekrar yemege koyuldu.

Bu sefer bakışlarını makarnadan ayırmıyordu. Dan'e neye ugradıgını şaşırdı , afallamış gibiydi. Bu konunun buraya varacagını hiç tahmin etmiyordu.

Evet teyzesinin söylediklerini yarısı dogruydu. İçine kapanık birisiydi, arkadaşları onu çagırmadıgı surece odasından çıkmaz  ya ders çalışır ya da kitap okurdu.

Zaten arkadaşı dedigi kişiler topu topuna iki kişiydi - Camej ve Ron- . Onlarla okulun ilk yılı tanışmıştı ve bu zamana kadar dostlukları hiç bitmemişti...

     Fakat bu okul işi arkadaşlarıyla yollarını ayırmasına sebep olmuştu. Bu duruma biraz kızgındı. Ama en azından telefonla konuşabiliyordu. Ancak taşındıklarından beri ikide aramamıştı Dan'e yi. Aslında bakarsanız Dan'e de aramaya kalkmamıştı...

Teyzesinin, annesinin veya babasının  yerini dolduramayacagını biliyordu Dan'e ama teyzesinden asla ve asla şikayetçi degildi. Çunku o ailesinden kalan tek parçaydı... Ve onuda kaybetmek istemezdi.

Şimdi Dan'e son lokmalarını yiyen teyzesine baktı. En azından gözunden yaş akmıyor onun yerini gulucukler dolduruyordu. Oysa bilmiyordu teyzesinde buyuk bir yara izi bıraktıgını...


ΩΩΩ


-Bölum sonu-



ORANTISIZ; Alevlerin YükselişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin