2. BÖLÜM - BU KADAR DA OLMAZ CANIM

22.3K 1.3K 46
                                    

2. BÖLÜM - BU KADAR DA OLMAZ CANIM

MASAL

Kuzenimin yanına geleli bir hafta olmuştu. Bu bir haftada sosyalliğin dibine vurmuştuk. Hayatım boyunca hiç bu kadar gezmemiş, yabancı insanlarla hiç bu kadar iletişime girmemiştim. Sedef'in çevresi okuldan dolayı genişti. Arkadaşları ile sürekli program yapmış, her gün bir koya yüzmeye gitmiş, akşamları da gecelere akmıştık. İlk kez böyle yerlere giden ben için bayağı ilerleme kaydetmiştim. Şimdi de yine arkadaşları ile arkadaşının ayarladığı Bodrum'da bir otele gidiyorduk. Hepsi çok kafa dengi kişilerdi. Hele Efe diye biri vardı, acayip komik biriydi. Grubun maskotuydu. Aynı zamanda Ezgi diye bir kızın erkek arkadaşıydı.

Otele vardığımızda çok yorgun olduğumuz için herkes odalarına çekilmişti. Ben Sedef ve Ezgi aynı odada kalmıştık.

"Ezgi sen neden Efe ile kalmadın? " diye sordu Sedef. Patavatsız. Evli değil bi şey değil ne kalacaktı. Bu da ne rahat maşallah.

"Cezalı o. Gerizekalı. Görmedin mi geçen gece Alara'ya nasıl yılıştı?"

"Aman sen ona mı takıldın? Alara'nın her zaman ki hali Ezgi. Bilmiyor musun? O kız da var bir bozukluk. Neyse ki gelmedi. Vallahi bize erkek bırakmazdı." Deyip ikisi de kahkaha atmıştı. Dersin abazalığa gelmişiz. Yok erkek olsak neyse de. Kızız biz kız. Az ağır ol. Yok illa birini bulacak.

Biri demişken acaba benim yakışıklı Yunan heykelim nerelerdeydi? İstem dışı tüm dışarda olduğumuz zamanlarda gözlerim onu aradı. Ah ah... hayallerimin prensi. Neyse kendine gel Masal. Sen buraya tatile geldin. Evet öylesi daha iyiydi...

KEREM

"Sana uyup burada kaldığıma inanamıyorum Kerim."

"Neden abilerin en edeplisi? Ne güzel abi kardeş tatil yapacağız. Hem ben olmasam ot gibi yaşayacaksın he. Oğlum kaç kere geleceğiz dünyaya?" deyip kahkaha attı. Adamın hayatı dalgaydı. Ben ise İstanbul- Karadeniz arası işleri yetiştirmeye çalışıyordum. Abim Ali Efe bir yandan ben bir yandan işlerle boğuşurken, Kerim'in tek derdi gezip eğlenmekti. Bazen Kerim'in bizim kardeşimiz olmadığını düşünüyordum. Sülalemizde böylesi yoktu. Ah tabii ki vardı: ERTAN YAVUZLAR. Teyzemin biricik oğlu.

"Ben odaya çıkıyorum. Biraz dinleneyim yemekte buluşuruz."

"Tamam abicim. Ben de etrafa göz gezdireyim."

"Akıllan artık Kerim." Deyip yanında ayrıldım. Yine de seviyordum. Kardeşti ne de olsa. Elbet bir gün akıllanacaktı.

Odama çıkıp, duşun altına girdim. Duştan çıkıp belime havluyu sarıp banyodan çıktım. Bayağı rahatlamıştım. Sonra kapıda bir zorlanma ve fısıltı şeklinde sesler duydum. Biri kapımı açmaya çalışıyordu. Kapıya yaklaşınca sesi daha net duydum.

"Kızım açsanıza kapıyı. Bu zımbırtı bozuk. Açmadı kapıyı. Lan size diyorum. Açın kapıyı!"

Biri odaları karıştırmıştı anlaşılan. Kapıyı açtım ama açmaz olaydım. O baş belası kapıdaydı. İnanamıyordum ama kapıdaydı.

"Nereden çıktın sen be?" diye bağırdım resmen.

O ise benim çıplak olmama takıldı çünkü resmen beni süzüyordu. Yüzümden aşağılara inerken yavaş yavaş ağzı da açılıyor, yüz ifadesi değişiyordu. Bir dakika, o yanaklar kızardı mı bana mı öyle geldi?

"Ya ama ben bir faniyim ya. Bu kadar da olmaz canım!"

"Gel buraya!" diyerek kızı odaya çektim. "Ne arıyorsun sen burada?"

YAZ MASALI / B.A.S. II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin