8-Ahşap ev

301 16 3
                                    

Merhaba Arkadaşlar :) Nasılsınız ?

Okullar açıldı :( Keşke tatilin ilk gününe dönebilsek. Ama eminim ki okulda özlediğiniz birileri vardır. Bol bol özlem giderirsiniz artık :)

Artık hikayemiz oluşuyor. Konu gayet güzel bir şekilde ilerliyor. Farkındayız yazım hatalarımız var bu yüzden çok özür dileriz. Ama yazım hatalarımızın yazdıkça azalacağını düşünüyoruz.

Arkadaşlar okuyucu sayımız bölüm sayımıza göre gayet uygun fakat okuyucu sayısı ve beğeni sayısı arasındaki fark bizi çok üzüyor. Yeni bölümü beğeni sayısında ki artışa göre yazmayı planlıyoruz. Bölümü beğenmeyi ve bölüm hakkında yorumlarınızı esirgemeyin. Bizim sizlere ihtiyacımız var.

Sizleri çok seviyoruz. ♡♥♡

İYİ OKUMALAR :))

" Yardım etmemi ister misin ? "

" Haayııırr ! Benim kimseye ihtiyacım yok. "

Gözyaşlarım yağmur damlalarıyla birleşiyordu. Artık bıkmıştım. Artık tükenmiştim. Canımdan çok sevdiğim kardeşim ölmüştü ve ben kardeşimin gizlice yazdığı kimsenin okumasını istemeyeceği günlüğünü okumaya başlamıştım. Kardeşimin geçmişinde sakladığı başlangıç yapmasını sağlayan olayı günlüğünü okuduğum halde bilmiyorum.Hayallerimi süsleyen üniversiteme giderken en ufak bi heyecan hisetmemiştim. Ve en kötüsüde günlerdir bu kadar sorunu kenara bırakıp tek bir bakışı düşünmüştüm. Bir şey var ama çözemiyorum. Sanki o bakışı biliyorum gibi sanki o bakışı yıllardır görüyormuşum gibi o bana ait ama asla ait değilmiş gibi. Gülümsüyorum çünkü o bakış var aklımda. Ama bu aşk değildir ki bir bakışla aşık olmaz insan. Ben aşık değilim sadece ihtiyacım var. Biraz rahatlamaya ihtiyacım var. Aklımda ki sorulardan kurtulmak için ilgimi farklı sorunlara yöneltiyorum haftalardır. Kafamı kaldırdığım da ellerini sıkmış , kaşlarını çatmış , sinirden gözleri patlayacak şekilde bana bakan Bartu'yu gördüm. Gözlerimi gözlerinden çekmemek için ne kadar çabalarsam çabalıyım o bakıştan çok korkmuştum. Güçsüzce kafamı eğdim.

"Seni burada bırakırsam orman da kaybolursun. Yağmur şiddetini artırdı heryerim sırf senin yüzünden sırılsıklam oldu. Ayrıca başıma bela almak istemiyorum. Bana cevap vermen umrumda değil seni almadan şurdan şuraya gitmem. İstersen donana kadar burada beraber ağlayabiliriz ama bence annenler merak eder. Şimdi sen bilirsin Yardım etmemi ister misin ? "

Cevap vermeden toparlandım. Her yerim çamur olmuştu ben ne ara kendimi yere atmıştım ? Pantalonumun arkası eminim çamur içindedir diye düşünerek elimle temizlemeye çalıştım. Ama her yerim sırılsıklamdı hiç birşey fark etmemişti. Etrafıma tekrar bakındım hava kararmaya başlamıştı. Her yer ağaçlarla doluydu sonu görünmüyordu ağaçların bi sis yaklaşıyordu ilerlerden aslında şu korku filmlerinde ki ormanlara çok benziyor acaba ben buraya kadar nasıl koşmuştum ? Gözümde ki yaşları silmek için elimi yüzüme getirdim ve silmeye çalıştım. Aaah elim çamurluyduuu ! O çamur yüzümede bulaşmıştı. Lanet! Bartu görmeden silmeye çalışmalıydım. ellerimle temizlemeye çalıştıkça daha berbat ediyordum. Ve sonra kahkaha sesleri yükselmeye başladı sesi ormanda yankılanıyordu. Lanet ! Yine rezil olmuştum. Gözlerimi Bartu'nun gözleriyle birleştirdiğimde içimi bir sıcaklık kaplamıştı. Dayanamadım bende gülmeye başladım kesinlikle neye güldüğüm hakkında bir fikrim yoktu. Sadece gülüyorduk kahkahalarımız orman da yankılanıyordu. Bi ara sadece benim güldüğümü fark ettim o sadece bana bakıyordu. Ben gülerken kendimden geçerim muhtemelen yine kendimden geçmişimdir. Niye sırıtıyordu ki ? Acaba çok mu hayvan gibi gülmüştüm ? Kesin rezil oldum.

"Çok masumsun çok güçsüzsün yardıma ihtiyacın var.Ama yalnızsın. Ne kadar etrafında insanlar olsada çok yalnızsın. Bazen günlerce aklındaki soruları cevaplamaya çalışıyorsun ama olmuyor. Huzur bulmaya uyumaya ihtiyacın var. Ama uyuyamıyorsun geceler uzuyor da uzuyor. Çünkü rahat değilisin kafan çok karışık. Bazen şöyle bir çanta alıp gitmek istiyorsun sorunlardan kurtulmak istiyorsun ama farkındasın sorun sende sorun kafanda ki cevaplamaya çalıştığın sorularda. Ama umutlusun bunlar geçecek diyorsun. Ama geçmişi unutamadığının farkındasın yaşıyorsun çünkü hikayenin sonunu merak ediyorsun. "

Hiç birşey diyemedim sadece gülümsedim. Evet her kelimesi beni anlatıyordu. Beni nasıl bu kadar iyi tanıyordu ? Gerçekten de hikayemin sonunu merak ettiğim için yaşıyordum. Ve çok yalnızdım. Geceler de uzundu. Peki bunları nasıl biliyor ?  Gülümsedim tekrar baktım gözlerinin içine sustum yanına gittim ve amaçsızca sarıldım nedenini bilmiyordum bedenlerimiz birbirine deydiğdiğinde sanırım bayılıyordum. Ateşim çıktı. Sanki bedenimi ben kontrol etmiyordum. Omzuna başımı yasladım. Yağmur yavaşlamıştı ve hava kararmıştı. Ellerini yavaşça belime değdirdi. Huzur bulmuştum sanki omzunda kalbimdeki acıyı aklımda ki soruları unutmuştum. Farkında olduğum tek şey mutlu olduğumdu o yabancı omuzda mutlu olduğumdu.

Yavaşça ellerini belimden çekti. Kafamı kaldırdım. Burnum çenesine değiyordu. Kıpırdamak istemiyordum zaman dursun istiyordum nefesini hissetmek istiyordum sonsuza kadar.

" Gitmeliyiz arabam biraz ilerde hava karardı. Üstün ıslak annen hasta olmanı istemez değil mi? "

" Gitmeliyiz. "  kısık sesle konuşmuştum büyük bir ihtimalle sesim titremişti. Umrumda bile değildi.

Arabayı yaklaşık yarım saat boyunca yürüdükten sonra görmüştük. Bu kadar uzağa koymasına ne gerek vardı ki ? En azından peşimdem gelmiş yoksa kesin burada donarak ölürdüm. Aslında hava o kadar soğuk değildi ama yağmurdan sonra rüzgar çıkması gayet normaldi sanırım. Arabaya sessizce oturdum çantamı açtım telefonumu elime aldım .

" Telefon çekmiyor " Ne kadar uzaklaşmışım baksana telefon bile çekmiyor.

" Çekmez tabi yaklaşık 1 2 saat koştun seni bulcam diye girmediğim yer kalmadı . Bulduğumda ormandaydın oraya nasıl gittin hiç bilmiyorum ama koştuysan gerçekten bravo böyle çirkin bir şeyin o kadar hızlı koşabileceğini aklımın ucundan geçmemişti. Ama 1 2 saat arayınca inandım bu olaydan şöyle bir sonuç çıkardım. Çirkinler daha hızlı koşar. " deyip gülmeye başladı.

Tamam kabul ediyorum çirkinim ama yüzüme karşı söylenmesi utanç vericiydi.

" Tamam çirkin olabilirim ama senin kadar egom yok en azından. Neyse sus ve arabayı çalıştır daha fazla eve geç kalmak istemiyorum. "

" Haassiktiir !! Lanet olsun araba çalışmıyor ! "

" Beni o kadar kolay kandıramassın bi kere hadi Bartu dalga geçmeyi kes ve arabayı çalıştır eve daha fazla geç kalamam. "

" Asyaaa !! Dalga geçiyor gibi bir halim mi var ?  Araba çalışmıyor işte ! Lanet olsun !  Hava karardı ormandayız ve seni eve bırakamadım ! "

İşte şimdi çok kötü olmuştu ne yapacaktık ki ?

iyi oldu işte Asya Bartuyla vakit geçireceksin.

İç sesime bir küfür savurdum. Bartu arbadan inmişti. Arabayı tamir etmeye çabalıyordu. Ama her seferinde yanlış bir şey yapıyordu.

Ay ıy hass lan of  gibi kelimeler savuruyordu arabaya. Dayanamadım arabadan inip gülmeye başladım.

" Neye gülüyorsun Asya ! Görmüyor musun bilmediğimiz bi ormanda mahsur kaldık ! "

Aslında kesinlikle haklıydı. Bilmediğimiz bir ormanda mahsur kalmıştık ve ben kahkaha atıyordum. O bu şekilde ciddi konuşunca içimi bir endişe kaplamıştı. Annem ve babam ne olacak ? Çok merak edecekler kesin. Of  of  of.

Yaklaşık yarım saattir arabada konuşmadan oturuyorduk. Yağmur tekrar yağmaya başlamıştı hava iyice soğumuştu.

" Seni ararken azıcık ileride bi ahşap eve bakmıştım. İstersen oraya gidelim boş ve anahtarı saksının altında arabada soğuktan titremeye başladın en azından yorgan filan alırız ? "

Aslında evet çok üşüyordum üstüm incecikti ve hala nemliydi. Ama tam olarak bilmediğim bir adamla hiç bilmediğim bir eve gitmek istemiyordum.

" Peki "

Neden peki demiştim ki ben ! Sanki dilime sahip çıkamıyordum. Bartu çoktan arabadan inmişti. Lanet olsun ! Şimdi gitmeyelim desem sinirlenecekti. Neden peki demiştim. Of of of

Arabadan indim. Hiç konuşmadan eve kadar yürüdük. Hava karanlık olunca önümü bile zar zor görüyordum. Evin kapısına giden basamağa takıldım oha uçuyoorruuum. En son duyduğum kelimeler.

  " Asyaaa dikkaaaaat eeet !! "

Gerisi sadece karanlık.

KADER OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin