Biz trene binip tekrar yol almak için trene doğru ilerlerken birden sanki yanımdan bişey geçti gibi hissettim ve bunu Beyza'ya söyledim. Bana korktuğun için öyle gelmiştir gibisinden şeyler söyledi ve bende ona inanarak saçmaladığımı ve yanımdan hiçbirşeyin geçmediğini kendime kabul ettirdim. O da ne öyle !? Tren eski yerinde yoktu ama biz onu oraya bıraktığımızdan emindik. Nasıl olabilirdi ki böyle birşey ? Aklım almıyordu. Cidden bu tünel fazla olmaya başlamıştı.
Bazı yerlerde ayrımlar vardı ve buralara işeret koyup yolumuz buluyorduk. Bir süre sonra izlediğim bir yabancı dizinin (Doctor Who) 6. Sezon 11. Bölümündeki bir fikir aklıma geldi. Tüneller yer değiştiriyordu. Bunu hemen treni süren amcaya söyledim ve o bunun saçma sapan bir fikir olduğunu düşündü. Ama aslında öyle değildi. Sanırsam bu tünellerin uzayıp kısalma ihtimali de vardı. Yani bu buradan çıkmamızın neredeyse imkansız olduğunu anlamıştık. Aniden yine o ayak seslerini duymaya başladık. Çok korkuyorduk. Ve bu sefer herkesin gördüğü bir gölge yanımızdan geçti. Hep beraber birbirimize sarıldık ve dualar okumaya başladık. O ayak sesleri gidince biraz daha rahatladık ve aklımıza amcanın tekefonu geldi. "Acaba burada arama yapılabilir mi ?" diye düşünmeye başladık ama bunu test edemiyorduk. Çünkü amca tünellerin uzayıp uzamadığını kontrol etmek için bizden uzaklaşmıştı. Bizde onu aramaya çıktık.