can't help falling in love.

673 68 68
                                    

Lance nefes alamıyordu. Okyanusta boğuluyormuş gibi hissediyordu. Komik olmaz mıydı hoş, su paladininin boğulması?

Akciğerlerini oksijenle doldurmaya çalışırken eğer ölürse boğularak ölmek istediğine karar verdi. En sevdiği şeyle ölecekti. Su akciğerlerine dolarken güneşin okyanusta bıraktığı izlere bakacak ve düşünecekti; güzel bir hayat yaşadım.

Şimdi düşününce, en sevdiği şekilde ölmek değildi bu. İstediği şey Keith'in kollarındayken gözlerinin içine bakarak ölmekti; böylece bu dünyadaki son anısı onun gözleri olacaktı. Gözyaşlarıyla, veya mutlulukla dolu gözleri. Aşkla veya nefretle bakan gözleri.

Keith.

Dudaklarının kenarından bir damla kan iz bırakarak akarken gülümsedi. Ölürken farkedilir miydi birini sevdiğin?

Sonra hatırladı;
ölüyordu.
Ve buna rağmen seviyordu Keith'i.

Sevmek güçsüz kalabilirdi duygularının yanında. Ne de olsa sevdiğin bir şeyden bir gün sonra nefret edebilirdin. Fakat öyle değildi Lance'in duyguları. Her ne kadar Keith ondan nefret etse de nefret edemiyordu ondan bir türlü.

Bunu bile beceremiyorum, 7. tekerden beklendiği gibi.

Dudaklarını birbirine bastırdı. Bulurlar mıydı cesedini? Video kayıtlarını? En çok onu bulmalarını istiyordu. Duygularını, Lance'i Lance yapan şeyleri anlatmıştı o kayıtlara. Yıldız tozuna dönüşmüşken insanların onu 'Klasik, çapkın Lance' olarak anmalarını istemiyordu. Çünkü bunların hiçbiri anlatmıyordu onu; insanların onu olduğu gibi hatırlamalarını istiyordu: Lance işte, gitmeden anlayamadığımız sevgili arkadaşımız.

Sonra güldü.

Acaba Keith onu art arda sevdiğini söylerken nasıl bir tepki verecekti? Onun için gözyaşları dökecek miydi? Yoksa iğrenerek mi bakacaktı videoya?

Güldü, güldü ve ağladı.

Ağladı; çünkü beyninde Blue'nun ağlamalarını duyuyordu.
Ağladı; çünkü Hunk'a onu intihardan kurtardığı için yeterince teşekkür etmemişti.
Ağladı; çünkü Pidge'ye onun ne kadar zeki ve cesur bir kız olduğunu söylememişti.
Ağladı; çünkü Shiro'ya onun da aslında işe yarar olduğunu, onu ve Hunk'ı duymazdan gelmemesi gerektiğini söylememişti.
Ağladı; çünkü Keith'e asla yüz yüzeyken onu sevdiğini söyleyemeyecekti.
Ağladı; çünkü tek başına ölecekti

Gözlerini kapadı yavaşça. Göz kapaklarının arkasından yıldızları görebiliyordu; yoksa okyanus yüzünden garip gözüken Güneş miydi gördüğü?

Derin bir nefes aldı, akciğerlerine oksijen yerine tuzlu su çekmiş gibiydi.

Şimdi düşünüyordu da; gördüğü şey Keith'in mor gözleri olabilirdi -gözlerine baktığında evreni görmekten alıkoyamazdı kendini. İstemese de gözleri evreni olmuştu, ve evrene bakarak ölüyordu Lance. Gözyaşları yıldızlar olmuştu evrende, ve o da yıldız olacaktı bundan sonra.

...

Ve Lance yıldız tozuna dönüştü Keith'in kollarındayken. Keith'in üstü başı yıldız tozu olmuştu.



neden çocuklarımın acı çekmesini zevkle seyrediyorum

tapes from certain paladin  //klanceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin