Bu da Hazal'in okul forması
O iki haftayı Ali ile saçmalayarak, Selin'i zorla öpen çocuğu döverek ve watsapp grubundan yavşama senfonileri dinleyerek geçirmiştim. Selin ile de aramız düzelmişti. Ha en önemlisi de fizikçinin atılmış olması için dua ettim. Ali de bana katıldı. Tabi ki kendi isteğiyle. Sadece birazcık arayıp çok azcık da tehdit ederek rica (!) etmiştim. O da kabul etmişti. Kanks Ayini yapmıştık. Ardından da Kankalar Anayasası hazırlamıştık. (Bunu boş olduğum bir zaman yeni bölüm olarak yazacağım.) Öyle ya da böyle yarın okul başlıyordu. Ne olurdu da sadece okula gidip eğlenip gelseydik? Oflayarak yataktan kalktım. Banyodaki rutin işlerimi halledip çıktım. Kahvaltıdan mis gibi Nutella kokuları gelirken bildiğiniz uzun atlama yaparak mutfağa girdim.
''Günaydııııııııın!'' diye bağırdım. Annem
''Kuş boku şırfıntısı! Ödüm koptu be!'' diyerek arkamdan terlik fırlattı. Selin yerinde sıçrayarak poposunu vurdu ve
''Mal! O popo bana lazım kızım!'' diyerek elindeki tokayı tam gözüme isabet ettirdi. Babam da ilk bağırdığımda korkmuş fakat şimdi kahkahalarla gülüyordu. Yavaş yavaş ben de gülmeye başlayınca Selin de güldü ve dayanamayıp annem de koca koca anırmaya başladı. Tüm aile birlikte güldükten sonra kahvaltıya oturabilmiştik. Ben midemi daha normal şeyler yemesine zorlamıştım.
''Of anne ben çok doydum.'' diyerek elimdeki çatalı bıraktım. Annem de bana bakmadan
''Bir bok yediğin yok zaten neyle doyuyorsan?'' diye çemkirdi. Ve ben hayatımda hiç yapmamam gereken şeyi yaptım.
''Hop! Anne! Sen kim oluyorsun da SEREL Ailesi kahvaltı yaparken küfrediyorsun? Ha? Bak şi...'' diye sözümü devam ettiremeden yanağıma yediğim tokatla sustum.
''Ne dedin sen?'' diye sakince sordu annem. Ben de göt korkusundan şeeetttim. Boru mu olum?!
''Şey dedim annecim. 'Hop! Anne! Sen kim oluyorsun da masada kızın varken evin pisliğinden bahsedersin? Ben SEREL Ailesi için evi hemen siler süpürürüm.' dedim.'' dedim.
Ne dedim? Dedim ne? Ne demek ne dedim dedim ne? Oha resmen anneme evi temizlerim demiştim. Annem salak salak sırıtmaya başlayınca bunun gerçek olduğunu anladım. Hemen banyodan malzemeleri alıp önüme koydu. Kapıdan çıkarken de şöyle dedi:
''Kolay gelsin. Ha bu arada da mutfak ellerinden öper, ayaklarını yıkar, düğmelerini açar, kapatır, saçlarını toplar, seni giydirir, sonra...''
''Tamam anne tamam!'' dedikten sonra mezar taşım için renk düşünmeye başladım.
Mavi olsun. Üstüne altın harflerle Hazal SEREL yazsınlar. Temizliğe kurban gitti desinler. Falan filan...
Ve ben o gün ölmedim. Kötülüq! Helvamı yapamadınız oh oh! Bir taraflarınıza kına yakamadınız oh oh!
-------------
İşte lanet pazartesi. İşte bok kepeğinin yağından yapılmış olan patatesin yenildiği sıçmıkfırşal gün. İşte okulun başladığı savaş günü.
Ben böyle pazartesine ve okula söverken zorlanarak yataktan kalktım ve bir duş aldım. Fondöten ve rimel sürüp formalarımı giydim. Saçlarımı yandan mısır ördüm. Yanıma da ne olur ne olmaz diye yedek tokamı aldım ve çantamla aşağı indim. Babamdan 20 TL koparıp tüm ailemi öptükten sonra annemin sesini duydum.
''Müdüre uğramayı unutma!'' Güldüm. Okulda tek sevdiğim öğretmen müdür beydi. Babamla askerlik arkadaşıydılar. O yüzden ben bu lisede okurken hiç disipline gitmeyecektim. Oh hava hoş! Her gün bişeyler yapıp müdüre giderdim. O da bana meyve suyu söyler ve dövüş maceralarımı dinlerdi. Valla çok güzel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okul Çocuğu
HumorO yerdeyken ben saydırmaya başladım. ''Sen bir salaksın! Hödük, mal, gerizekalı, öküz, camış!'' Sonra sinirimi alamayıp bağırdım. ''OÇ!'' Birden yerden kalktı ve kolumu tuttu. ''Ne dedin sen?'' diye kükredi. Kolumu kurtarıp elimi omzuna koydum. ...