Bölümleri sadece cumartesi, pazar ekleyeceğim. Haftaya ekleyeceğim yeni bölümler smut ağırlıklı olacak. Rahatsız olanlar lütfen okumasınlar.
-Gleen'in Ağzından.-
Sarayda ki ilk günüm... biraz gerginim ve üstüne üstlük Joshua ile farklı yerlere düştük! Prens Roberto'nun avcılıkla ilgilendiğini bilmiyordum... acaba Prens İvan nerde. Geldiğimden beri onu göremedim. Neyse biraz sarayda dolanmaktan zarar gelmez sanırım Prens Zain bugün etrafı iyice öğrenmem için beni serbest bıraktı. ahh... birde kahyayı bul demişti... acaba kahya nerededir. Seslenmelimiyim? *Arkadan bir ses duyar.*"öhö öhö öhö!" *arkasını usulca döner ve kahya ile göz göze gelir.*
-a-ahh... Merhaba! Prens Zain sizi bulmamı emretmişti.
-Evet?
-A-a şey sarayı gezdirmeniz için.
-O sersem prensin yapacak daha önemli işlerim olduğundan haberi yok mu!
-Ü-üz-üzgünüm. Sorun diil kendimde gezebilirim.
-Hayır. Saray çok büyük kaybolursanız Zain ile uğraşmak istemiyorum. Neyse ki Roberto'nun koruması değilsin. O gerzek etrafta korumam nerede diye bağırırken onun yanında olmak istemezdim. Beni takip et seni Zain ortadan kaybolduğunda nerede bulacağını göstereyim. Bu kadarını bilsen yeterli gerisini kendin öğrene bilirsin.
(bir saniye Zain mi ? Roberto mu ? sadece isimleri ilemi hitap ediyor kahya onlara?*kısa süreli şok geçirmiş durumda.*)
-İsminiz nedir ?
-Kyo.
-Bende Gleen memnun oldum Kyo!
-Evet, evet bende. İşte burası. Zain yemek yemeye bayılır. Mutfakta bir kösede zıkkımlanırken bulabilirsin onu kaybolduğu zaman yada İvan'ın odasında onunla uğraşıyordur. Üzgünüm şu anda seni İvan'ın odasına götüremem. Bu sabah fazla sinirliydi onunla uğraşmak istemiyorum. Şimdi izninle Roberto'nun batırdığı odasını toparlamak zorundayım. Gerisini kendin hallede bilirsin değil mi ?
-A-ahh... Evet, evet edebilirim.
Kyo, benden uzaklaşırken arkaşından öylece bakakalmıştım. Sarayda bu kadar samimi olduklarını bilmiyordum. Biraz dolanayım dedim ve etrafa göz atarken Wilfred'e rastladım birşeylerden saklanarak ilerliyordu merak edip izlemeye başladım, bir süre sonra Prens İvan'ın sesiyle irkildim. "Wilfred!" zavallı Wilfred... bu bağırtıdan sonra Kyo'nun ne demek istediğini daha iyi anladım.
-E-E-EFENDİM!
-Sana daha kaç kere söylemem lazım! Kyo'yu çağır bana!
(Prens İvan'ın bu kadar korkunç biri olduğunu bilmiyordum, ama nedense ona olan hayranlığımda bir azalma olmadı!)
-Üzgünüm efendim hemen çağırıyorum.
Bugün gün boyu boş olduğum için Wilfred'e yardım ederim diye düşündüm ve ona doğru ilerleyip omzuna dokunarak "Wilfred?" dedim. Bana döndü ve "Efendim Gleen?"
-Yardım ister misin? Gün boyu boşum ve yapacak işlerim yok. Ayrıca Kyo'nun nerede olduğunu biliyorum.
-Kyo?
-A-ahh... Kahya.
-İyi olur... Prens İvan çok zorlu biri. Kim beni itti bilmiyorum ama ben Prens Roberto'nun koruması olmayı tercih ederdim. İstekleri bir türlü bitmiyor! Neyim ben korumamı hizmetçimi! Sürekli kadınlarla görüşüyor ve onu takip etmem gereken durumlarda bile izin vermiyor! Sürekli ama sürekli olarak yakınıyor ve kendini o kadar beğenmiş ki umarım bir yerde ölür bende kurtulurum!
(Wilfred'in bu kadar öfkeleneceğini düşünmemiştim...)
-Wilfred sakinleş biraz.
-Onu öldüreceğim! Uyurken boğazını keseceğim!
*arkadan bir ses gelir.*"Kimi öldürmeyi planlıyorsun?"
*ikiside irkilir. Hızla arkalarını dönerler. Roberto ile göz göze gelirler.*
Gleen:"Prens Roberto!"
-Evet? kimi öldürmeyi planlıyorsun Wilfred?
Wilfred'in sarı teninin kızardığını fark etmemek mümkün değildi. Prens Roberto ona biraz daha yaklaşarak sorusunu tekrarlamıştı ama Wilfred gözlerini Prens Roberto'dan alamaması bir yana yüzü git gide kızarıyor ve nefes alıp verişi hızlanıyordu. Bir an için bayılacak sanmıştım ve konuşmaya atladım! "Prens İvan'ın küstah tavırları Wilfred için biraz fazla efendim."
-Ohh... İvan... *Wilfred'in omzuna elini koyarak gülümser.* Eğer onu öldürmek istiyorsan sana seve seve yardım ederim. Neyse çocuklar gitmem gerek. Size bol şans!
Prens Roberto gözden kaybolduğu sırada Wilfred'in tuttuğu nefesini bıraktığını fark ettim. Öyle bir şoka girmişti ki kolundan sürükleyerek Kyo'nun yanına götürdüm. Şaşkın, şaşkın ve etrafından bir haber birazda mutlu ama ürkütücü bir gülümseme ile Kyo'ya Prens İvan'ın onu çağırdığını söyledikten sonra bir köseye oturup öylece dakikalarca bekledi. Onu yanlız bırakarak sarayı gezmeye devam ettim. Kendini toparlaması gerekiyor sonuçta! Bugün ortalıkta aylak, aylak gezerek ve itiraf etmeliyim ki biraz da Prens İvan'ı dikizleyerek geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Be my prince
Teen Fictionkarakterler be my princess oyunundan uyarlamadır. Yaoi bir hikayedir rahatsız olanlar lütfen okumasınlar. Smut içermektedir!