I. BÖLÜM

83 11 2
                                    

İnsan büyümek ister mi? Ya da istemese de büyür mü? İstemeye istemeye büyür mü?




Ve işte yine aynı rüya...Papatya tarlasında, kollarını iki yana açmış adama doğru koşuyor. "Sen benim kahramanımsın" deyip sarıveriyor sonra kollarını adamın boynuna, parmak uçlarına basıp kendini yukarı kaldırarak... "Sen de benim Küçük Prensesimsin" cevabı gecikmiyor, başına papatyalardan yapılmış taç takılırken... Ama rüyasının zamanlamasını bir türlü tutturamıyor. Yine aynı yerde uyanacak işte şimdi. Çünkü güneş penceresinden yüzüne vurmaya başladı ve yatakta kıpırdanmalar gecikmedi. Gülümseyerek açtığı gözlerini, az önce rüyada olduğunu fark edince tekrar kapamak, uyanmamak, rüyaya devam etmek istese de nafile... Sanki özel bir alarm varmış gibi yıllardır aynı yerinde uyanıyor aynı rüyanın... Yüreğinin Kaf Dağın'nda bıraktığı babasını gördüğü rüyadan bahsediyorum tabiki... Siz ne sandınız? Beyaz atlı prens rüyaları mı? Daha neler... O hala bir çocuk.. Yaklaşık 10 yaşlarında... 3 yıldır büyük bir kaybı olan bir çocuk... Ve hep çocuk kalmak isteyen bir çocuk... Evet, yine Ayşe'nin hikayesi bu... Ve kendini Ayşe gibi hissedenlerin... Masaldan hikayeye geçişi bu... Biraz büyüyüşü... Biraz eğrilişi, biraz doğruluşu... Biraz yalnız kalışı... Biraz güçlenişi... Biraz da büyümek istemeyişi....

Rüyada gördüğü papatyaların hatrına bahçeye fırladı. O masalsı yolculuğunda konuşmuştu ilk defa papatyalarla. Hatta son defa diyebiliriz. Her ne kadar bir daha seslerini duyamasa da hayatına dahil etmişti onları. Küçük bir papatya bahçesi yapmıştı kendine. Bahçeye fırladı ve doyurmaya karar verdi onları. Suya doyurmaya... Biraz konuşup muhabbete doyurmaya... Çimlerin arasında duran hortumu aldı ve biraz uğraştan sonra musluğa takmayı başardı. Saçlarını tek eliyle arkaya doğru atıp, sulamaya başladı papatyalarını. Ayakkabı giyme adeti yoktu çiçekleriyle ilgilenirken. Bunun içindi çamur içinde kalışı... Geceliklerinin paçalarının ıslanışı... Ama aldırış etmedi bile... Hiç etmezdi ki zaten... Yüreği kirlenmesin yeterdi onun için... Ruhu çamurlanmasındı önemli olan...


Sonra birden aklına geldi ki neden o da annesine taç yapmıyor, en güzelinden papatyaların... Hemen suyu kapatıp çiçeklerin arasına attı kendini. "Acaba hanginiz istersiniz tacımın bir parçası olmayı?Evet sen mi?" diye tam bir papatyaya uzanırken soluverdi birden papatya. Sonra bir diğerine uzanacaktı ki, o da boynunu büküvermişti. Sonra bir diğeri daha derken kendine koparacak bir papatya bulamadı. "Neyse" dedi "Artık daha sonra yaparım tacı..." Tam bahçeye açılan mutfak kapısından içeri girecekti ki annesine yakalandı. Evet yakalandı dedim çünkü çamurlu ayaklarını temizlemeden annesinin sınırlarına giremezdi... Hiç bir annenin de sınırına girilmez zaten bilirsiniz. "Ne bu üstünün hali!" sorusuna aldırış etmeden daha doğrusu aldırış etmiyormuş gibi görünmek için gözlerini kaçırıp etrafına bakınmaya başladı. Bu esnada bir ara arkasına çevirmişti ki gözlerini annesinin birbiri ardınca devam eden soruları ve cümleleri arasında papatyalar dikkatini çekti.Az önce solgun değiller miydi daha? Şimdi sansıl hu kadar canlı ve güzel görünüyorlardı? O bunları düşünürken, "Sen beni dinlemiyor musun?" sorusuyla koptu birden düşüncelerinden. "Şey kem küm" derken hem içeri kaçıp annesinden hem de düşüncelerinden kurtuluverdi...


10 DAKİKA ÖNCE

-Ne acı bizi duyamıyor ama onu duyabileceğimizi hesaba katmıyor...

-Ne acı yine insana has o bencilce davranışı...

-Annesine taç yapacakmış...hıhhh... Hem de bizim canımızı alarak mı!

-Hiç mi ders almadığı geçmişte yaşadığı olaydan?

-Tamam tamam kesin söylenmeyi, diye atıldı konuşmaları dinleyen bir papatya. Bir fikrim var. Taç için en güzellerimizi ayırmayacak mı toprağımızdan?

-Ne yani en güzellerimiz mi söylensin sadece diyorsun? Tabiki bu bir soru değildi. Olabildiğince kızdığını belli ederek söylemişti bunu. Sen de bencillikte insanlara mı benzemeye başladın yoksa?

- Ya hayır tabiki. Diyorum ki, neden onun gözüne güzel görünelim? Şöyle biraz boynumuzu büksek bizi koparmayacağına eminim.

-Peki ya işe yaramazsa?

-O zaman insan oğlundan ümidimizi kesebiliriz işte...

-Tamam dedi bir diğeri, konuşmayı bırakıp planı uygulayalım, buraya geliyor.

Keşke yine duyabilseydin Ayşe hanım bizi... O uzattığın ellerin beni öldürmek için değil de sevmek için olsaydı keşke... Ve yine keşke unutmasaydın geçmişteki dostluğumuzu, kökümüzden ayrılmamamız için ettiğin duaları...

-İşte şimdi de bana uzattın ellerini dedi solmuş numarası yapan papatya. Oysa bana ilk defa can vermek, buradaki toprakla buluşturmak için uzatmıştın...

-Plan işe yarıyor galiba dedi içlerinden biri.Baksanıza gidiyor sanırım.

-Oh be boynum tutulmuştu neredeyse...Artık eski halimize geri dönebiliriz. Baksanıza annesine yakalandı kolay kolay kurtulamaz.

Güneşe doğru gerindi bir diğeri, "Ne güzel bir gün diyerek, her şeye rağmen..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 13, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KÜÇÜK PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin