Bölüm 2

67 2 0
                                    

En sonun da dar bir sokaktan içeri girdik nefes nefeseydik.Can boğazıma çıkmıştı resmen soluklandım derin derin nefes almaya çalışıyordum ama nafile duvarın kenarına ilişip oturdum ve çok korkuyordum.

Hasan yanıma yanaştı kimden kaçıyoruz biliyor musun ? dedi.

Başımı bilmem işareti ile iki yana savurdum.Babandan diyince gözlerim faltaşı gibi açılmıştı.

Hikayeyi başa sardı yeniden hala tamamen alamıyordum havayı ciğerlerime bu arada da.

Babam Emniyet Genel Müdürü'ymüş ve işlediğim suçların cezası görülmeliymiş haliyle.Hala inanamıyodum yaptıklarında beni korumadığına eğer o gün o varlığın sahibi o adam beni korumadıysa hiç birşey bekleyemezdim şuan.

Ve şu hikayeye bi yanım hala inanamıyordu ama Hasanın o masum suratını her gördüğüm de inanmak ne kelime herşey olup bitmişti bile.

Sahi o bu değil de meğer biz bunları yaşadık diyelim iki kardeş olarak mı yoksa iki aşık mı ?

Soramıyordum ne kadar masum olsa da o kadar sert gözüküyordu ki hele o gözlerinde ki ateşten bahsetmiyorum bile size.

Hasanın sözleri ile kendime geldim bi anda ufak bir titreme ile hadi kalk artık gitmeliyiz dedi.

Nereye ?

Hotele gideceğiz tanıdığım ve sağlam bir yer bi süre rahatlarız ve sen küçük hanım dışarı çıkmayacaksın hala hastasın.

Doğru ya hastayım ben ne oldu ki bana nerden sonra bu hale gelmiştim nasıl hafıza mı kaybetmiştim.İnsanın durduk yere hafızası gitmezdi ki öyle deli deli sorular vardı ki beynimin içinde hiç bir şey hatırlamamak beynimin boşluğu demekti ve boş bir beyin bunlarla doluyordu sanırım.

Yürüyerek Hasanın dediği hotele yaklaşmıştık tabi onun tabiriyle ve bir binanın önünde durduk. Hotel mi buranın pansiyondan farkı yok hatta daha da kötüsü kimin girdiği çıktığı belli değildi. Kapının önünde ki sarhoş kadının yere düştüğünde ağzında ki sakızla salyalarının karıştığı anda gayet net anlaşılıyordu bu durum.

Bir an irkildim diyebilirdim yok bu irkilme duygusu değildi de tiksinmeydi sanırım işte o anda Hasan elimden tuttuğu gibi beni çekmişti içeriye sanırım 3 dakikadır iç sesim beni ele geçirmişti yeniden.

Elini belimde hissettim ve ağzından çıkan şişt sesi ve hareketi ile başımı kaldırdığımda resepsiyon denilen adamın sinsi gözleri ile karşılaştım beni süzüyordu ta ki o sinsi gözleri Hasanın gözleri ile birleştiriği zaman kesilmişti.O gözlere ben bile dayanamıyordum bakmaya hele ki eli belimdeyken bir de.

Adam o iğrenç gülümsemesiyle bize odanın anahtarı verirken Hasanın o sinirli bakışları hala adamın yüzüne yansıyordu.

Anahtarı alıp odaya çıktık kirli bir yatak ve dolap vardı içeride ve tabi ki o yatağın iki katı pislikte ki banyodan bahsetmiyorum bile.

Hasanın hiç eşyamızın olmadığını farketmesi geç olmadı bu kargaşa da bu bile normal geliyordu gözüme bana iki saat izin ver meleğim herşeyi halledip geleceğim dedi ve kapıdan çıktı.

Ama benim içimde ki korku hala devam ediyordu bu ıssız iğrenç yerde. O pis yatağın üzerinde ki çarşafları kaldırdım. Gözlerim etrafı taradı yeni çarşaf bulmak için yandaki dolaba yanaştım ve bir tane buldum  ne kadar beyaz olmasa da kremsi renkli bir şeydi.Sanırım bayağı uzun zamandır o dolabın içindeydi gelenler ne çarşafa ne de odaya aldırış etmemişlerdir heralde diye düşündüm niyet belliydi sonuçta.Biraz uzanmıştım her yanım ağrı ile doluydu tam gözlerimi kapatıp sızdığımda kapının açılması ile uyandım Hasan olduğunu düşünüp yeniden gözlerimi kapatıcaktım ki arkamda ki sesi duyunca irkildim.

Resepsiyonda ki adam karşımda yarı çıplak duruyordu.Bir çığlık basmıştım o anda hemen üzerime yürüdü ve sakin ol yavrum dedi bıyığının altından.Sakın yaklaşma diye bir fısıltı dökülmüştü dudaklarımın arasından ben bile sesimi işitemiyordum bu korkuda.Üzerime atılı vermişti birden hayvan herif ne kadar çırpınsamda o pis nefesi ile hala beni öpmeye çalışıyordu.Ardından bir el adamın omzuna yapıştığında hala ne olduğunun farkında değildim.Meğer Hasan unuttuğu cüzdanı  geri almak için gelmişti ve adamı görünce ağız burun daldı haliyle.Beni bir çırpıda kucaklayıp dışarı çıkarmıştı ve onun göğsüne başımı yaslayıp bir süre sızmıştım kucağında uyandığımda ise bir başka hotelde temiz bir yatakta buldum kendimi.Yüzümde öyle bir mutluluk var dı ki tarifsiz anlatamıyordum derken Hasanı aradı gözlerim kapı birden açılınca titrememe engel olamamıştım Hasanı görünce düşen yüzüm ayaklanmıştı ve koşup boynuna atladım hemen öyle güzel gülümsemişti ki içim gidiyordu o anda ah başımın belası diyip beni yeniden kucakladı ve hafif bir sitemle yatağıma yatırdı kendide yanıma uzandı ve artık uyumalıyız dedi.Sanırım yarın konuşacaktık.

SimsiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin