Vadim kiselev- goodbye
24 Ekim 2000...
"Babacım bakar mısın lütfen yeni bir tane daha çizdim " dedi küçük kız. Minik ellerine aldığı resim kağıdını babasına göstermek için havaya kaldırdı.
Babası hayretle kızının çizdiği resime baktı. Küçücük yaşta bu kadar güzel resim çizmesi onu hayli şaşırtmıştı." aferin kızıma ressam mı olacaksın sen? " diye şakayla karışık sorup kızının başını okşadı. Küçük kız minik kalp şeklinde olan dudaklarını masumca büzerek cevap verdi.
" hayır babacım aslan olucam ben ya da kaplan, ımm... Hayır hayır başkan, başbakan olmak istiyorum " diye bağırarak ve heyecanla cevap verdi. Ama hiç bir cevabı içine sindirememişti
Babasının gözleri şefkatle parlarken kızının bu sevimli haline gülümsemişti. Kızının aklına aniden bir fikir gelmişcesine parladı
" Babacım buldum ben kötü adamcıkları öldüreceğim " Babası kızının koltuk altlarından tutup kendi kucağına oturttu. Kızının meyve gibi kokan saçlarına öpücük kondururken gözlerini kapattı. Kızının kokusu huzur veriyordu kendisine
Gözlerini açtı ve mavilerini kızının mavilerine dikti
" Kötü insanlar ölmeye mahkumdur kızım asla unutma" kızının şuanda söylediğini anlamadığını bilse de bir gün ne demek istediğini gayet iyi anlayacaktı kızı
"tamam babacım söz unutmayacağım hepsini öldüreceğim dan dan dan dan" diye küçük ellerini silah şekline getirip babasının kucağından aşağı atladı ve salon boyunca koşmaya başladı.
Babasıyla salonda gülüşüp koşuştururlarken mutfakta olan annenin sesi kulaklarına ilişti
" Afra, Cemil hadi yemek hazır " kadının neşeli bir sesi vardı. Tanrıdan başka ne isteyebilirdi ki dünyalar tatlısı bir kızı ve her şeyden çok sevdiği kocası yanındaydı.
Babası kızının kollarından tuttu ve havaya doğru fırlatıp tekrar kucağına aldı. Küçük kızının güzel kahkahası odada yankılandı. Cemil bey Afrayı yere bıraktığında küçük kız elleriyle ağzını kapatmış kıkırdıyordu.
"hadi bebeğim yukarı çık ve ellerini yıka"
"tamam babacım " deyip babasına eliyle öpücük attı ve koşarak merdivenleri tırmandı.
Cemil bey mutfağa girdiğinde leziz bir koku etrafı sarmıştı. Yemekleri masaya koyan karısının yanağına ıslak ve büyük bir öpücük kondurup güldü.
" off cemil ıslatmasan olmuyor sanki" dedi Firuze hanım. Kaşları çatık olsa da gülüyordu.
Cemil bey masaya oturduğu sırada kapı çalındı. Eşiyle göz göze gelen Cemil bey karısına imalı imalı baktı ama karısının gözlerinden ateşler çıktığını görünce savaşı en başından kaybettiğini anlayıp daha fazla irdelemedi. Pasif hareketlerle sandalyesinden kalkan Cemil bey holde ilerlerken bir yandan da söyleniyordu
"gece gece kim Allah aşkına. Saat olmuş 10 hala misafir mi var " elini kapı kulpuna koydu aşağı doğru indirdi ve kapıyı açtı. Kimin geldiğine bile tam bakamadan kafasına sert bir darbenin indirilmesiyle yere, dizlerinin üstüne, çöktü. Genç adamın canı oldukça yanmıştı. Ayağa kalkmak için bir hamle yaptı lakin kafasına yediği bir başka sert darbeyle inleyerek yere yığıldı.
O sırada eşi firuze hanımın kulağına kocasının acı inlemesi geldi. Kadın ne olduğundan ya da ne olacağından habersiz salona çıktı. Yerde yatan kocasını gören kadının dünyası başına yıkıldı. Sevdiği adam, yarı baygın gözlerle ona baktı. Gülümsedi adam. Kadının ağzından acı çığlıklar döküldü. Uyuyan İstanbul'u uyandırdı bu çığlıklar.
Kadının çığlıkları sadece İstanbulu değil o iki eşkıyayı da uyandırdı elinde sopa olan kilolu adam Cemil Beyin başında duruyordu. Kadını gördüğünde yüzünde iğrenç bir sırıtış belirdi. Diğer çelimsiz adam dolapları karıştırıp para eden bir şeyler bulma derdindeydi.
Kilolu olan adam elini pantolonun cebine soktu ve içinden oldukça ürkütücü görünen bir çakı çıkardı. Genç kadına doğru hızla ilerledi kadın kaçmak istedi ama yerde acılar içinde yatan kocasını görünce yerinden kıpırdayamadı. Gözleri yandı. Kalbi yandı....
Genç kadın karnında bir sızı hissetti. Bıçak kadının karnından çıkarıldı ve tekrar tekrar farklı yerlere saplandı
"FİRUZE " diye bağırdı yerde hareketsiz yatan adam. Genç kadının kafası yere çarptı. Güzel bir gülümseme vardı kadının yüzünde. Dileği gerçekleşmişti işte. Ölmeden önce sevdiği adama bakacaktı. Onun gözlerinde ölecekti. Onun ruhunda, onunla ölecekti.
Kilolu olan adam Firuze hanımın yanından kalkıp tekrar eski yerine Cemil Beyin yanına geldi. Cemil Bey gözlerini tavana sabitledi. Bir bıçak darbesi de Cemil Beyin karnına saplanmıştı. Bedeni uyuşmuştu. Kafasını yana yatırdığında eşinin o güzel yüzünü gördü. Tanrı onu özene bezene yaratmıştı sanki. Ölüm bile onun yüzünde güzeldi. Adamın gözünden yaşlar döküldü. Kafasını eşinden çevirirken kapı pervazının arkasından yaşlı gözlerle ona bakan kızını gördü.
" Baba" diye fısıldadı. Küçük kız. Ama duymuşlardı işte. İki adam da duymuştu. Etrafı dağıtan sıska adam kıza doğru adım atınca kilolu adam o sarı dişleriyle gülümsedi ve ;
"hayır dostum çocuklar beni sever sen karışma benim işime" dedi
"HAYIR AFRA KOŞ. GİT BURDAN " diye babası bağırınca kız arkasına bakmadan koşmaya başladı.
" bul şunu " dedi kilolu adam sıska adama. Daha sonra tekrar Cemil Beye döndü ve yaralı olan karnına ayağıyla bastırdı. Bastı bastı ve bastı. Cemil Beyin gözleri kapandı. Sonsuzluğa gözlerini yumdu. Kilolu adam ayağını çekti. Kanlanmış ayağını beyaz halıya sürerek temizledi ve Cemil Beyin kulağına eğilip şunları söyledi
"kızına yapacaklarımdan ötürü özür dilerim " dedi. Şuh bir kahkaha attı ve ayağa kalktı.
İnsanlar vardı içinde hiç merhamet olmayan, insanlık namına herşeyini yitiren işte o insanlardan biri de bu adamdı.
.....
Günümüz...
Kurallarını bilmediği bir oyunda yalnız başına bırakılmıştı o. Eğer o gün bir ağacın arkasına saklanmasaydı belki o da tıpkı anne ve babası gibi öldürülecekti. Belki de daha kötü bir şekilde.
Kızın aklına bunlar gelince gözyaşlarıyla ıslattığı yastığına kafasını iyice gömdü. O gün evden kaçtıktan sonra gecenin bi vakti dedesinin evine gitmişti. Ağlayarak gördüklerini anlatmıştı. Söyleyeceklerini, isyanlarını tam bitirmeden dedesi onu göğsüne yaslamıştı ve onunla birlikte ağlamıştı.
Afra o günden sonra hiçbir zaman eski evlerine gitmemişti. Ve bundan sonra da gitmeyi düşünmüyordu.
Onun düşündüğü sadece içinde her geçen gün büyüyen intikam ateşiydi...
****
Selamlar benim cupcakelerime olsun :) :) yepyeni bi kitapla aranızdayım. Diğer kitabımı sıkıntıdan silmiştim bende böyle bir psikopatım. Aslında yeni bir kitap düşüncesi yoktu aklımda ama bunu yazmamızı edebiyat hocamız söyledi. Bu kitaplar üzerinden bize puan vercek. Neyse çok konuştum yine hepinizi çoooook seviyorumAlttaki yıldız butonuna basmayı ve yorum yapmayı unutmayın cupcakelerim°°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH BEYAZ HAYATLAR
Action"Masalın bitmesi için henüz çok erken, Afra... Prenses yakışıklı prensine kavuşana kadar, kurbağa prense dönüşene kadar, bütün dertler bitene kadar bu masal bitmeyecek" ..... Daha küçücük bir çocukken insanlığın en kötü ve en acımasız yönünü gören...