Benim hikayem çok farklıydı. sabah uyandığımda perdemi açıp kahvemle birlikte kahvaltımı yapabileceğim bir pencerem hiç olmamıştı belki de benim hayatım burada başlıyordu .Uyandığımda mecburen yatmak zorunda olduğum bir çekyatın üzerinde gözlerimi açtım. Yumuşacık yataklarda uyumak varken benim uyandığım yer hiçte adaletli değildi oysaki. Beni sırf hastayım diye bırakan biri çoğu kişinin onu 'Baba' diye adlandırdığı insan müsfettesi ve hayatını bana adamış bir annem vardı . Sözde 'babam'... annem hamileyken gidilen doğum kontrolünde hasta olduğumu öğrenen ardından annemi ve beni orda bırakıp giden bir insan musfettesinden başka hiç bir şey değil. Gerçi hangi insan öz kızını sırf hasta diye bırakıp giderdi ki? Babam diyebileceğim bir insan bile değildi. Annem 2 yıl önce tam bu tarihte yanımdan ayrıldı. Ondan geriye bana Bu . Pek zamanımda kalmadı aslında. Hayatımı yaşayacağım son 4 ayım belki de . Baba demeye bile utandığım o adam, beni buldu .Nedeni anneme babasından kalan hisseler. Hayatım boyunca zengin olmayı istedim ama o adam beni bıraktığı gün benim ne bir babam nede o kadar ağam şağam bir hayatım hiç olmadı. Dedemden kalan mirastan tedavim için gerekli olan parayı bile almadan, benim gibi olan çocuklara verdim. Yurda bağışladım her hafta gittiğimde hepsinin tek tek o gözlerindeki mutluluğu gördükten sonra bencillik yapmam adil olmazdı. Taki 2 yıl öncesine kadar. Her şey değişti. Annem öldü .
Artık benim hayatımda bi yol gösterenim yoktu, en kötü zamanımda yanımda duran, küçük bir hastalığımda hemen hasta olduğum için beni azarlayan kadın yoktu. Acıydı. Bir amca, bir hala ve birde teyze bu kadardı. Kuzenlerimi hiç görmemiştim bile sadece Bora vardı. Onunla konuşuyorduk. Teyzemin oğluydu. Annesi ne kadar benden nefret etse de o benim kardeşimdi. Hiçbiri annem öldükten sonra beni yanına alma taraftarı olmadı. Bıraktılar bir şekilde. Dedemse benim büyük kahramanımdı. O da 1 yıl önce tam bugün biriciğinin yanına gitti. Sevdiğim herkes birer birer arkasını dönüp gidiyordu bana. Annemde genetik bir hastalık vardı. Yaşayan insan sayısı yüz kişide iki kişi. Biliyordum. Bende yaşamayacaktım o kadar. Annem beni özlemiştir onu da biliyorum. Bir yıl önce gittiğim o uçuruma gittim yine. Değişmişti. Sadece bir bank vardı. Şimdiyse manzarayı yansıtmak için güzel bir park almıştı yerini. Çamur yerine çiçekler kaplamıştı her dört yanı. Bağırdım, yine eskisi gibi yaptım. Bağırdım içme geleni. Üşümüştüm. Ellerimi indirip montumun cebine koydum. Çabuk üşüyordum. Kafama montumun şapkasını geçirdim. Arkamı döndüm. Yine oradaydı. Geçen onca aya rağmen aynı tarihte orada oturuyordu. Ne hissettiğimi bilmiyordum. Ben ona, o bana baktı ağır adımlarla yürüdüm ve bankın boş kalan diğer tarafına oturdum. O kalktı ,bağırmadı. Ellerini cebine koydu ve fısıldadı. Anladığım kadarıyla özledim demişti. Oysaki ben canım ateşe tutulana kadar bağırdım, nefessiz kalana kadar bağırdım, üşüyene kadar, uykusuz kalana kadar sessiz feryatlarımı gecenin sessizliğinde uçması için bıraktım. O sustu, arkasını dönüp bana doğru yürüdü ve banka oturdu. 'Niye sustun hani bağıracaktık' diye fısıldadım. İlgimi çekmişti, bana avazım çıktığı kadar bağırmayı öğreten adam şimdi susuyordu iki yıldır bağırıyordu ne değişmişti? 'Ben istediğim kadar bağırayım suskunluğum zaten felaket ' anlamamıştım. Özledim demişti uçuruma karşı 'yoktun' dedim kendimden emin ama bi o kadarda çaresiz. Özledim demedim, diyemedim 'uzakta değil sadece biraz mezardaydım' Hangi insan bu cümleyi dile getirirdi? Çaresiz ve kaybedecek hiçbirşeyi olmayan insan tamda bunu söylerdi. Adeta ölüm kokan o söz bana masumiyet kokuyordu çünkü masum insanlar ölmek istemezler öldürülürlerdi.Katillerin haberi olmadan kendimizi öldürmüştük zaten. Ruhu sıkışmak demekti belkide mezarda kalmak. Belkide ölümün kokusunu buram buram hissetmekti. Bizler kalbini ateşe atan masum çocuklardık.
Bende kalktım yerimden bu yabancıya güvendim. Grinin adamına inandım ben. Hani her yabancıya güven olmaz ya bu yabancı farklıydı .
Gri kapüşonlu yeleğinin şapkasını kafasına geçirdi ve kulaklığını da kulağına taktıktan sonra arkasını dönüp gitti yine vedalaşmamıştık. Vedalar üzüyordu beni. Dönüşü olmayacak olan gidişleri sevmiyordum. Beklide bir daha göremeyecektim. Ben oturdum. Bir bekleyenim yoktu, ama hava da kararıyordu. Bu yolu en kısa zamanda dönmem lazımdı. Annemin yanına gittim. Mezarının başına her geldiğimde okuduğum yazıyı yine ve tekrar okudum. 'Leyla YILDIRIM ölüm tarihi;27.01.2015' Gökyüzüne baktım. Beklide görüyordu beni hani küçükken çocuklar kandırılırdı ya annen seni gökyüzünden izliyor diye bende inanmak istiyordum hava kararmıştı sadece mezar aralarında kalan sokak lambalarının ışıkları aydınlatıyordu annemin mezarını. O her insan gibi korkmazdı karanlıktan. Benim annem korkusuzdu. Mezarının yanında kalan yere yavaşça yattım. Toprağına sarıldım. Her zaman annemin toprak kokusunu sevmiştim bir gün onun da toprak olacağını bilmeden. Çok yakındı ölüm. Görmüyorduk burnumuzun dibindekini. Yarın ölüm var deyip ya ölmezsek diyorduk biz insanoğlu. Vedalar acıtıyordu, bir gülün koparılması gibi. Kanadı kırılan bir kuş gibi. Bizde yaralıydık ama bir başkasını yaralamaktan korkuyorduk. Gök gürledi. Aldırmadım. Yağacak yağmur benim huzurumdu. Daha sıkı sarıldım toprağa. Dua mı ettim, annemle konuştum. Mezarın başındaki küçük kur-an okunması için konulan tabureye oturdum bir süre. Ölümü bile güzeldi benim meleğimin. Ağlamadım, hiçte ağlamamıştım o istemezdi ki benim ağlamamı, daha çok üzülürdü, söz verdirmişti hastanedeyken ağlamayacaksın diye. Yağmur yağdı. Saçlarım her zerresine kadar ıslandı ayakkabım ve benden daha ağır olan kabanım artık beni korumaktan vazgeçti, çıkarıp yanımdaki çamın gövdesine astım gökyüzüne bakarak bağırdım ' Annem bak ben geldim. Kalk hadi evimize gidelim anneciğim bak ıslanıyorum. Kızarsın sen 'üşüteceksin benim melek kızım' dersin. Nerdesin anne? Hani o sevdiğim kurabiyeler var ya onları artık ben yapıyorum annem, seninki gibi olmuyor hiçbiri gel istiyorum sımsıkı sarıl bana istiyorum anne. Senin yatağında birlikte yatıyorduk ya hani yanım boş annem, yoksun.geceleri üşüyorum biraz iyice kendini belli etmeye başladı, az kaldı geleceğim yanına ama yaşadığım müddet Kendime iyi bakacağım söz. Beni dert etme işe devam ediyorum. Yetmesede geçiniyorum annem. Okulumu değiştirmek zorunda kaldım yeni bir okul yapıldı oraya devam edeceğim. Ben yine geleceğim söz. Seni çok seviyorum annem..'
Boş kaldırımlarda yürüdüm. Üşüdüm. Devam ettim yürümeye. Evime yaklaştığımı bana söyleyen köşedeki bakkal biraz olsada hevesimi kırdı yağmurda ıslanmak istiyordum. Binanın merdivenlerini çıktıktan sonra dış kapıya geldim otomat beni görünce direkt yandı. Cebimde düşürmediğim için bin şükür ettiğim evin anahtarını çıkardım ve kapıyı açıp merdivenlere yöneldim. İlk kattaki benim sevimli mine teyzem yine döktürmüştü kokudan anlaşıldığı gibi. Tüm bina aile binasıydı ben ve karşı komşum vardı bir tek ikimizde öğrenciydik.
Arkama bile bakmadan yukarı çıktım. Hic aile ortamı görmemiştim annemle ben tek tabancaydık hep şu koca dünyada. Çelik kapıyı da zorlayarak açtım. Ölü gibiydim. Ruhum kalbim derin ağrılarla kavruluyordu . Çantamı bi köşeye bıraktım . Eski döşemeli koltuğa uzandım. Dışarıdan gelen yağmur sesleri beni ürkütüyordu. Ruhum gibi derin seslerde boğuşuyordu evimin içerisi. Ağladığımı farketmedim. Yarın okul vardı. Gözlerim kızarık ve mordu kısaca berbat bi haldeydim. Yeni bir okula başlayan biri ne kadar kötü olabilirse o kadar kötüydüm. Odama gidip siyah okul pantolonumu çıkarttım üzerine kuralları zorlayacak kadar keskin bi siyah tişört ve siyah hırkamıda kıyafetlerimin yanına koydum. Okulun formasını alacak kadar zengin değildim ama bunun kimseye belli edecek kadar aptalda değildim.
Banyoya gidip kendimi soğuk suyun altına bıraktım. Üşümek vücudumdaki tüm sinir hücrelerimi saygı duruşuna kaldırıp uyanmamı sağlıyordu. Hem titreyip hem üşüyordum üzerine birde hapşırınca tüm enerjim yerle bir oldu. Hastalanıyordum ve işin acı kısmı bakacak kimsem yoktu.
●●●
Evet ilk notum. Herkese merhaba buralarda yeni değilim beni tanıyanlar biliyorlardır eski hesabımı kapatmak zorunda kaldım ve tüm kitaplarımı sildim yeni bir başlangıç yapmak istiyorum.
Benim ilk okuyucularımda tabiki siz çikolatalı sütlerimsiniz. Bu arada çikolatalı süte aşığım. 💗💗
Okuduğunuz ve bir şansta benim karakterlerime tanıdığınız için teşekkür ederim.
Hepinizi çok seviyorum. Birdahaki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın ... ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri'nin Adamı
Teen FictionBaşlangıçları farklıydı, sonları aynı oldu... ⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐🌚⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐ 'Zaten yapamaman büyük aptallik olurdu?' diye mırıldandı. Ve Gri'nin gizemine kaybolup uçuruma bir adım daha attım ⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐🌚⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐ Buraya açıklamak için hiç bir şey yazmayacağım çünkü s...