3.BÖLÜM

827 29 15
                                        

Arkadaşlar 3. bölüm ile karşınızdayım :D lütfen ne düşündüğünüzü belirtin :* 

3.BÖLÜM 

''Hassiktir'' diye mırıldanıp geri kaçtım. Korkmuştum canım. Herkes korkardı. Belimden tutup beni kendine çekti. Sırtım göğsüne değiyordu. Heyecandan nefes almayı unutmuştum. 

''İzgi?''diye sordu Erenay endişeyle. Tuttuğum nefesi bıraktım. 

''Efendim?'' dedim.

''Kulaklığın birini alsam sakıncası olur mu?'' dedi gülümseyerek. Kulaklığın birini çıkartıp ona uzattım. Sınıfa baktığımda herkesin neredeyse bizi izlediğini farkettim. Hemen gözlerimi kaçırıp iyice köşeye gittim.

Erenay gülerek ''Biraz daha gidersen düşeceksin'' dedi.

''Herkes bize bakıyor'' dedim kafamı aşağı eğerek. Sınıftakilere baktı. Onlara ters ters baktı demek daha doğru olur. Herkes utanıp kafalarını çevirdi.

''Utanma İzgi. Hadi kaldır kafanı'' dedi. Endişeyle kafamı kaldırdım. Bana gülümseyerek bakıyordu. Gülümseyerek karşılık verip şarkıyı değiştirdim. Eminem - When I'm Gone açıp kafamı duvara yasladım. Erenay kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Kafamı göğsüne yasladım. O da geriye yaslandı.

''Sence bu doğru mu?'' diye sordum. Merakımı gidermeliydim.

Onu ne kadar tanıyordum ki ? Şuan bir gündür tanıdığım çocuğa sarılıyordum. Daha doğrusu beni bir gündür tanıyan çocuğa.

''Ne doğru mu?'' diye sordu.

''Daha bir gün bile olmadı birbirimizi tanıyalı. Ama şuan birbirimize sarılmış şarkı dinliyoruz'' dedim.

''Senin yanında olmak istiyorum. Doğru ya da yanlış. Önemi yok'' dedi.

''Ya ben istemiyorsam?''

Anında doğruldu ve bende otomatik olarak doğruldum. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Ayaklandı hemen.

''Nereye?'' diye sorsam da umursamayıp gitti. Şuan onun peşinden gitmek istemiyordum. Saçma davranıyordu. Ona sadece bir soru sormuştum. O ise cevap olarak kalkıp gitmişti. Telefonumu sessize alıp Doğay'ın yanına yerime geçtim.

*** 

Sonunda çıkış zili çalmıştı. Pamira ve Esen kırtasiyeye gitmek için hemen sınıftan çıktılar. Doğay ile çantalarımızı toplayıp aşağı indik. Erenay bahçede Rima ile konuşuyordu. Bakışlarımı çevirdim. Onunla bugün konuşamazdım. Dayanamayıp son kez ona baktım. Gözlerimiz birleşti. Alayla gülümsedim ve kafamı çevirdim. Doğay'a olayı anlatmıştım. O da Erenay'ın hareketini saçma bulmuştu.

Konuşa konuşa durağa gelmiştik. Evlerimiz ters istikametteydi. Durağın karşısındaki marketten iki petito alıp Doğay ile laflamaya başladık. Durakta yaptığımz şeyler hafife alınacak gibi değildi. Bir keresinde Doğay yoldan geçen tüm arabalara el sallamıştı. Köpek yanımdan geçti diye çığlık atıp Esen'e yapışmıştım. Başka bir olayda ise kafama neredeyse kuş sıçıyordu. Bir cm ile kurtulmuştum. Doğay gelen minibüse binip gitmişti. Bende karşıya geçecektim. Arabalara dikkat ederek karşıya geçtim. Reha otobüs bekliyordu. Bineceğim otobüs gitmiş olmalı ki durakta aynı otobüse bindiğim sadece o vardı. Kulaklığımı çıkarıp tam müzik dinleyecektim ki Reha'nın sesini duydum.

''Selam'' dedi gülümseyerek.

''Selam'' dedim.

''Nasılsın?'' dedi.

Tam cevap verecektim ki kolumun çekilmesi ve Erenay'ın sesini duymam bir oldu. 

''İyi ya da kötü seni ilgilendirmiyor. Hadi güle güle'' dedi ve beni kenara çekti.

''N'apıyorsun sen ya?'' dedim kolumu çekerek.

''Asıl sen n'apıyorsun? Sana senin yanında olmayı istediğimi söylüyorum. Bana senin istemediğini söylüyorsun. Kalkıp gidiyorum. Birşey yapmıyorsun. Sana baktığımda umursamıyorsun. Ne yapmamı istiyorsun İzgi cidden?'' dedi sinirle.

''Sana seni yanımda istemediğimi söylemedim. Sadece bir soru sordum. Sen cevap vermek yerine kalkıp gittin. Çıkışta seninle konuşacaktım zaten. Yalnız değildin. Bende yarın konuşurum dedim. Asıl sen ne yapmamı istiyorsun?'' dedim içimdekileri boşaltarak. 

''Bende sorduğun sorunun cevabını şimdi veriyorum. Seni artık sen istesen de bırakmam'' diyip bana sarıldı. Şoktan ne yapacağımı şaşırdım. Kendime geldiğimde onu hemen ittim. 

''Sokağın ortasında bana sarılamazsın'' dedim sinirle.

''Yani başka her yerde sarılırım'' dedi sırıtarak. 

''Artık bana hiçbir zaman sarılamazsın'' dedim ve arkamı döndüm. Kolumu tutup kendine çevirdi. Kaşları çatıktı.

''Ne demek bana artık sarılamazsın?'' dedi.

''Gördüğün gibi. Her arkadaşıma sarılmıyorum ben'' dedim. Yüz ifademi ciddi tutmaya çalışıyordum. Eğer gülersem bunu asla ona kabul ettiremezdim.

''O Kaya mıdır taş mıdır her ne boksa ona sarılıyordun ama'' dedi kaşlarını çatarken. Onu biraz daha sinirlendirebilirdim.

''Evet adı gibi Kaya değil mi?'' dedim gülerek.

''Ne demezsin. Hem konuyu niye değiştiriyorsun sen? İstediğim zaman sarılırım. Sana mı soracağım?'' dedi sırıtarak.

''Evet bana soracaksın. Ayrıca bana sarılacak kadar yakın olduğumuzu düşünmüyorum'' 

''Tamam'' dedi kafasını eğip. Verecek cevabı yoktu çünkü. Gelen otobüsü gördüğümde öne doğru hareketlendim. Yine kolumdan tutup durdurdu. 

''Nereye gidiyorsun?'' diye sordu. 

''Otobüse bineceğim Erenay'' dedim gözlerimi devirerek. 

''O çocukla konuşma sakın'' dedi işaret parmağını yüzüme doğru sallarken.

''Sanane ya. Sana mı soracağım kimle konuşup konuşamayacağı mı?'' dedim kaşlarımı çatarken. En nefret ettiğim şeylerden biri de bana karışılmasıydı. 

''Yarın görüşürüz'' diyerek yanımdan ayrıldı. Otobüse doğru ilerleyip bindim. Boş koltuklardan birine oturup kulaklığımı taktım. Kendimi düşüncelere bıraktım.

***

Eve gelmiştim. Yemeğimi yiyip ödevlerimi bitirip kitap okumuştum. Biraz Twitter'a bakmıştım. Şuan ise uyumak için hazırlanıyordum. Pijamalarımı giydikten sonra yatağıma girdim. Benim için dört element hava, su, toprak ve ateş değil. Yemek, uyku, kitap ve en önemlisi müzik. Bunlar olmadan hayatta yaşayamam ben. 

Gözlerimi kapatıp okulda olanları düşündüm. Erenay ile bu kadar kısa yakınlaşacağımız aklımın ucundan geçmezdi. Nasıl onunla bu kadar yakın olabilmiştim ki? Derin bir nefes aldıktan sonra kendimi uykuya teslim etmiştim.

ARKADAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin