Bölüm 3

509 34 3
                                    


Bugün gördüğüm kurt bana saldıran kurdun üstüne atlamış, ikisi de ölümüne boğuşuyordu. Bazen hırlama seslerine ağlama sesleri de eklenip ormanda büyük yankılar yapıyordu. Kolumdan sızan sıvı şey beni kendime getirdi. ''Yapma!'' ikisi de birbirini öldürecek gibiydi. Kolumu tutup akan kanı durdurmaya çalıştım. Ayağı kalktım. Elime baktığımdan gördüğüm şey beni dehşete düşürmüştü. Korkudan ne yapacağımı bilemedim. Elim kan doluydu. Kendi kanım. Karşıya baktım. Kahverengi olan grinin üstüne çıkmış onu parçalamayı bekliyor gibiydi.

Bir an onu kaybetmekten ölesiye korktum ve koşmaya başladım ''YAPMA!'' ona doğru koşup kahverengilinin üstüne atladım. Hazırlıksız yakalanmış olmalı ki ikimizde yere devrildik. Gri kurt yerden kalkıp önüme geçti, beni arkasına aldı. Kahverengilinin yanında daha küçük duruyordu. Bize doğru olan her adımında grili hırlamaya başladı. İkisi de hiç kımıldamayıp böyle devam etti. Belki de iletişim kuruyorlardı?

En sonunda kahverengili pes edip ormanın derinliklerine daldı. Gözden kaybolana kadar gri kurt yanımdan ayrılmayıp, bir milim bile kıpırdamamıştı. Bana dönüp yarama baktı. Yüzünde insansı, merhametli bakışlar vardı. ''Önemli bir şey değil.'' Yaklaşıp ona sarıldım. Ellerimdeki kan, onun o ipeksi tüylerinde kırmızı desenler çizmişti. Hızla ellerimin arasından kayıp ormana girdi, gözden kayboldu.

Ben yere fırlattığım çantamı alıp geldiğim yola geri döndüm. Çok acıyordu. Eve kadar dayanabilir miydim bilemiyordum. Yavaş yavaş yürümeye devam ettim. Bir süre sonra karşımdaki adamı fark edip durdum. Bana doğru yaklaşıp kolay bir hamleyle beni kucağına aldı. Kim olduğunu ve benden ne istediğinin soracak halim yoktu. Artık dayanamayıp kendimi onun kollarına ve beni çeken o karanlığa teslim ettim.

Beyaz ışık gözlerimi rahatsız edince uyandım. Etrafıma bakındım. Burası bir hastaneydi. Bakınmama gerek yoktu aslında, kokusu yeterliydi. Uyandığımı gören hemşire konuştu

''Ben doktor Cullen'ı çağırayım.'' Hızlı adımlarla büyük hasta odasından çıktı. Yandaki yatakların bazıları boştu. Dolu olanlarda ise herkes uyuyordu. Kapıdan içeriye oldukça beyaz tenli iki kişi girdi. ''Bakalım bir şeyin var mı?'' doktor cullen olduğunu düşündüğüm adam bana yaklaşıp gözlerime ışık tuttu.

Tüm her şeyi kontrol ettikten sonra büyük bir gülümsemeyle konuştu ''Şimdilik iyi görünüyorsun. Bir kaç antibiyotik yazacağım, hepsini kullandığından emin ol.'' Deftere bir şeyler yazmayı bitirince yanındaki adama döndü. ''Onu tam zamanında getirmişsin. Çok kan kaybetmiş.''

Beni kucağına alıp buraya getiren kişiyi hatırlayınca ona döndüm. Oda doktor Cullen gibi beyaz tenli ve yakışıklıydı. Cevap olarak kafasını sallayıp kehribar rengi gözlerini bana dikti.

''Annen ve babana ulaşamadık. Telefonunda şifre vardı. Çantandan kimliğin dışında bütün her şey çıktı.'' Dedi Doktor Cullen benden yanıt beklercesine.

''Be- Ben polis memuru Steve'in kızıyım.'' Doktor Cullen şaşırıp bana baktı, arkasından hemşireye işaret edip babamı aramasını söyledi. ''Hayır hayır babamı aramayın.'' Derin bir nefes alıp devam ettim ''Meraklanmasını istemiyorum.'' Doktor Cullen hemşirenin telefonu bırakması için ricada bulundu. Bana dönüp konuştu. ''İşlemler için birkaç imza lazım. Arayabileceğin birileri var mı?''

Yandaki komidinin üstünden telefonumu aldım. İlk başta annemi aramayı düşündüm ama sonradan onu aramaktansa babamı aramanın daha mantıklı olacağını düşündüm. Rehbere girdiğimde Bella'nın adını görünce onu aramaya karar verdim.

Bella endişeyle hemen geleceğini, beklememi söyledi. Halen daha başımda dikilen Doktor Cullen'a baktım ''Arkadaşım Bella Swan geliyor.''

Şaşırmış gibi göründü ''Bella'yla tanışıyorsunuz demek.'' Kafamı salladım. Ben daha sormadan cevap verdi ''Oğlum Edward'la çıkıyorlar.'' Kafamı yanındaki çocuğa çevirdim. ''O değil, o benim diğer oğlum.'' Diye ekleme yaptı.

Birkaç dakikaya Bella ve Edward olduğunu düşündüğüm adam yanıma gelmişti. Bella işlemleri halledip yerden çantamı aldı. Kalkıp Doktor Cullen'nın uzattığı ilaçları aldım konuşmaya başladı, ''Bunları 1 hafta boyunca kullan, sonra da kontrol etmem için tekrar gel.'' Tamam anlamında kafamı salladım. Kapıya kadar eşlik eden Doktor Cullen'a döndüm ''Neden ne olduğunu bana hiç sormadınız.?'' Yüzündeki hiçbir mimik hareket etmedi.Cevap vermeyince devam ettim.

''Çünkü neyin yaptığını biliyorsunuz.''

Etraf gerilince konuştum. ''Bunu kimseye anlatmayın lütfen. Eğer anlatırsanız büyük ihtimal onlara zarar verirler.'' Gülümsedi ve tamam anlamında kafasını salladı. Arkamı döndüğümde Seth endişeyle bana ve yanımdaki Doktor Cullen'ın çocuğuna bakıyordu. Hızlıca çocuğun yakasına yapıştı

''Ondan uzak dur!'' Jacob Seth'i sakinleştirmeye çalışırken Edward'ta kardeşini kımıldamamasına rağmen sıkıca tutuyordu.

''Seth sakin ol.'' Sinirle bana ve kolumdaki bandaja baktı. Neden bu kadar sinirlendiğini anlayamamıştım .Belki de konu benimle alakalı değildi. Bella beni arabaya bindirip geri gitti.

Seth sinirle ona saldırmaya çalışırken Edward'ın kardeşi ürkütücü gözlerle ona bakıyordu. Bella araya girip bir şeyler söyleyince hepsi kafasını arabaya, bana çevirdi.

Bella arkaya yanıma oturdu. Edward ve kardeşi öndeydi. Eve girmek için arabadan indim. Eve girmeden Bella arabadan indi yanıma gelip konuştu

''Bir şeye ihtiyacın olursa söyle.'' Tamam anlamında kafamı salladım.

''Bu kasaba, çok gizemli.'' Anlamayan gözlerle bana baktı.

''Ormana bıraktığım eşyam vardı. Bir fular. Eve geldiğimde odamda buldum.'' Bella endişelenmiş, yüzüme daha çok odaklanmıştı. ''Odamda da çamurlu ayakkabı izleri var.'' Bella'ya baktım. Ama bir şey demedi. ''Sanırım kafayı yiyorum. Neyse, teşekkürler bel. İyi geceler.''

Eve girdim, annem ve babamın gelmesini beklemeden uykuya daldım.

��G>tlo��

Yeni Ay -Kurt ve kızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin