Rüzgar sert esiyordu. Hayatım boyunca üzerini örtmeye ve yok saymaya çalıştığım her şeyi olağanca şiddetiyle yüzüme vuruyor, gücünün son nebzesine kadar bana bağlı kalmaya çalışan saçlarımı benden uzaklaştırmaya çabalıyordu. "Acı kaçınılmazdır" diyordu son okuduğum kitapta. Doğru, acı kaçınılmazdır. Ancak herkesin acısı kalbinde barındırdığı sevgi kadardır.
Rüzgar hiddetlendi, alnıma bir damla düştü. Belli ki artık Zeus bile yüzleşemediğim korkaklığım için beni suçluyordu.
Korkaktım. Hatta çok yakın bir geçmişe kadar korkak olduğumla yüzleşemeyecek kadar korkaktım. Hata yapmaktan, pişman olmaktan korktum en çok. Hatta hata yapmamak için yapacağım her şeyi birkaç kere düşündüm ben hayatta. Neden peki? "Mantık çerçevesi"ne sığdırmak için. Baskılanmış benliğim bağırıyor, vicdanım "keşkelerinden memnun musun?" dercesine çemkiriyor, kalbim sızlıyor, gittikçe soğuyan rüzgar canımı yakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz
Teen FictionSokaklarda boş boş dolaşıp karanlıkta yalnız gözlerini kapattığında kamufle olabilen kara bir kediydim. En az onun kadar yalnız, görünmez ve bir o kadar uğursuzluk saçtığına inanılan. Gözlerim kapalıyken sürerdi huzurum; yalnız, tek renk , sade ve s...