Ben Değerliyim

281 6 1
                                    

             Bence bu dünyada yapmadığın halde yaptım demelisin çünkü iyi bir yere gelmenin en iyi yolu bu, bazen yalan da gerekiyor. Sanırım en büyük hatam bu. Bazı insanların haklarını yiyemiyorum ve de yapmacık olamıyorum. Gözümün önünde olanları görünce miğdem bulanıyor. Hani böyle konuşur konuşur, o konuşur ama sen söylediklerinin yalan olduğunu bilirsin ya. Sırf insanlar arasındaki sosyal statüsünü arttırmak ve egosunu tatmin etmektir tek amacı.

   Benim hiçbir yeteneğim yok sanırım. Ne piyano çalabiliyorum ne güzel resim yapabiliyorum. Sanki, Allah benden bütün yeteneklerimi almış gibi. Herkesin bir yeteneğini anlatırken ben bir köşede sessizce onları dinliyorum. Kimisi doğru, kimisi yanlış ama anlatıyorlar işte. Arkadaşlarıma rol yapamıyorum. En ufak bir şey yapsam kaşlarını kaldırıp bana bakıyorlar, o zaman iyi rol yapamadığımı anlıyorum. Ama sanırım yeteneksiz olmak da bir yetenek  en büyük yetenek de benim yeteneğim.

         Sabah, alarmın kafamın dibinde zonklamasıyla uyandım. Bir yandan annemi, bir yandan da alarmı kıramayınca yatakla olan sevgi bağımı kesmek zorunda kaldım. Telefonumu elime aldım. 0 cevapsız çağrı ve 0 mesajdı. Hoş, ne bekliyordum ki zaten? İnsanların beni merak etmesini falan mı? Bir gecede yüzlerce mesaj yazan insanlara hep imrenmişimdir. "Hiç mi kafaları karışmıyor?" diye merak etmişimdir. Yani Allah biliyor da vermiyor.

          Pembenin en iğrenç tonlarından oluşmuş okul formama baktım, ama sadece baktım. İçimden 1 gram giymek gelmiyordu. Zamanın hızla geçmesi üzerine isteksizce üstümü giyindim ve dolabıma yöneldim. Kapağını açtım ve siyah hırkamı aldım. Mutfağa girdiğimde patates kızartması kokusuyla karşılaştım ( Hem zararlı olup hem de bu kadar iştah kabartıcı olması büyük ironi ) Dolabın kapağını açtım ve mısır gevreğine uzandım. Masanın üstüne olan soğuk sütü de üstüne koydum ve yemeye başladım.

            Kahvaltımı yaptıktan sonra odama çıktım ve düzleştiricinin fişini taktım. Düzleştirici ısınırken banyoya gidip dişlerimi fırçaladım. Tekrar odama dönüp saçımı yapmaya ( Daha doğrusu akşamdan düzleştirdiğim saçın üstünden geçmeye ) başladım.    

             Montumu alıp kapıya çıktım. Siyah botlarımı giydim ve artık hazırdım. Yeni bir döneme hazırdım.  Benim tam kendime güvenim gelmişken, şu özgüvenle dünyayı bile fethedebilecekken çalan servis kornası hiç hoş olmadı.

                Her zamanki yerim olan servisin en arkasına yerleştim. Burası benim yerimdi, kimse oturamazdı. 40 dakikalık, sıkıcı bir servis yolculuğundan sonra, ömrümün çürüdüğü, gençlik yıllarımı sömüren okuluma geldik.

              "Aaaa seni çok özledim bitaneeem" , " Ne kadar tatlısın canııım " diye cıyaklayan kızlar dışında okul şu an iyiydi. Sakin sakin bahçeye bakınırken arkadan biri " Ecriiiiin " diye bağırdı. Ses tanıdıktı. " Naber kokoş " dedim. Talhaya herkes kokoş derdi çünkü bir erkeğe göre fazla asil ve güzel giyiniyordu. " Şunu demeyi keser misin yoksa ben mi seni kesiyim? " Aslında normalde olsa ona kafa tutardım ama bugün hiç içimden gelmedi. " Kızlar nerde? " dedim. Talha, eliyle kızları işaret ederek " Kör müsün? " dedi ve kaşlarını hafif kaldırdı. Evet, belki de gerçekten kördüm. 

                 "Selam" dedim. Hepsi bana gülümsedi. Hepsi derin bir sohbete dalmıştı. "Evet evet yeni gelmiş" , " Bilmiyoruz hangi sınıfta " , " Ayy evet çok yakışılı diyolar ". Sonunda patladım ve " Neyden bahsediyosunuz siz? " dedim. Beyza, iki eliyle omuzlarımdan tutup ben yarım tur döndürdü,kulağıma eğildi ve sessizce bir sarışın, orta boylu bir çocuğu göstererek " Yeni çocuk " dedi.

Ben DeğerliyimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin