1.Bölüm

10 3 1
                                    

1.Bölüm

Yine şu bahsedilen bol yıldızlı gecelerin birinde güneş gizlice geceyi izlemeye koyulmuştu. Etraf ıssız,manzara ise fazlasıyla güzeldi. O zamanlar kimse bu güzel manzaradan bir anlam çıkarmaya uğraşmazdı. Hemen hemen.

Güneş o sıralar şimdiki gibi kıskanmazdı bir şeyleri. Bilirdi ki tüm bu hepsi onunla aynı durumdaydı. Tamam yine kıskanırdı ama kendince haklıydı.

Işığını yıldızlara ve aya göndermiş güneş yıldızlar üzerinden izliyordu onu. Geceyse habersiz bir şekilde ayla sohpet ediyordu. Kesinlikle fazla sakindi.

O an güneş istemsiz bir şekilde dostu rüzgar ile geceyi karsılaştırdı. Ikisi de birbirlerinden hiç haz etmiyorlardı. Güneş rüzgarın defalarca geceye inat esip gürlediğine şahit olmuştu.

Sahi ya ne alıp veremediği vardı bu rüzgarın onca şeyle? Ne istiyordu ki? Intikam tek seferlik bir şey değil miydi zaten?

Rüzgar çok inatçıydı. En ufak şeyden ortalığı birbirine katıyordu ve bu şu insanlar için hiç hoş değildi. Göktekiler için elbet hava hoştu. Güneş ve rüzgar dışında hiçbiri bir şeyleri umursama zahmetine girmezlerdi. Insanlar gibi.

Ama rüzgarın gizlediği bir şeyler vardı. Kimse farkında değildi. Aslında aptalca sebeplerden esmiyordu,ulaşmak istediği şeyler,nedenini sormak istediği çiçekler vardı.

Güneş bir şeyler sezmişti çok önceden beri onda. Vardı bir şeyler ama anlaması biraz uzun sürdü. Anladığı zaman da fazla kurcalamadı işi.

Rüzgar bazen fazlasıyla sert eserdi. Bazense yumuşak. Şefkatle,sevgiyle eserdi. Ama şimdiye kadar güneş dışında kimsenin fark etmediği bir şey vardı.

Rüzgar her seferinde papatyalara uğruyordu. Onların yanında çok da acımasız değildi. Yapraklarını incitmek istemiyor gibiydi. Ağaçlarda ya da diğer çiçeklerde öyle değildi.

Rüzgar için papatyalar özeldi. Onun durumu insanların bir şeylere zaafı olması gibiydi. Zaaflar insanların başlarını çoğu kez belaya sokuyordu.

Güneş ve rüzgarı soktuğu gibi...

Yine düşünceleri ona kayıyordu. Çok isterdi onunla konuşmak. Ama olmazdı. Yıldızlar ve ay yerine onunla konuşması imkansızdı.

Işığını veriyor diye onların üzerinde bir hakimiyet kuramıyordu ki. Kursa kendini geceye sorar,onun hakkında neler düşündüğünü öğrenirdi. Ya da ona göre güzel olup olmadığını sorardı. Cevabından her ne kadar korksa da... Neyse onu sormazdı herhalde. Sorsa anlardı gece.

O kadar aptal olduğunu düşünmüyordu. O kadar zeki olduğunu da pek düşünmüyordu ama. Güneş o malum soruyu en dalgın anında bile sormayacaktı. Korkularına yenik düşemezdi.

Rüzgar,sözde ay ışığı çarpan çimenlere uzanmış bir adamın yanına uğradı. Az önce aynı adam saçma sapan bir şey bulmuştu ve rüzgar bu şeyden kesinlikle fazlasıyla nefret etmişti. Adam eline aldığı papatyanın yapraklarını seviyor,sevmiyor diyerek sırasıyla kopardı önce. İstediği sonucu almayınca tekrar tekrar kopardı yaprakları.

Ölümü güzel kokan bir çiçeği neden bu kadar saçma  bir şey için ziyan ediyordu ki? Sevse zaten sevip sevmediğine kafa yormak gerekmezdi. Seven insan zaten belli ederdi. Nedensiz bir umuda bağlanıp,kalbini uçurumdan aşağı bırakmak akla mantığa uymuyordu. 

Rüzgar güneşten çok daha fazla bir nefret besliyordu bu uslanmaz,akıllanmaz insanlara karşı. Özellikle de şuan şahit oldukları canını yakmıştı. İntikam gerekliydi ve rüzgar intikamını çok sert bir şekilde alırdı. Onun için hiç sorun değildi.

Bir tokat misalı çarptığı adamın yüzü sürtünmeden dolayı yanmıştı. Bir daha ve bir daha çarptı havadan tokatlarını adamın yüzüne. Adamsa pek bir şey anlamadı. Yüzünü buruşturmak ile yetindi.

Bunun bir ceza olabilme ihtimali aklına hiç gelmedi. Bedenini çimenlere daha da fazla gömdü. Onlar ezilirken içinde pişmanlıktan eser yoktu.

Rüzgar vazgeçmedi. Adamın çantasından gözüken birkaç kağıt vardı. Onları tüm gücüyle uçurdu. Adamın üzülmesini istiyordu. Onu üzenin üzülmesi şarttı.

Adamın kısa bir süreliğine başı döndü,olayları kavrayamadı ve aptal aptal etrafa bakındı. Hangi zaman diliminde olduğunu,bu anın rüya olup olmadığını anlayamadı. Kafası karışmıştı. Kızlar beğensin diye uzattığı saçlarının arasından parmaklarını sıkıntıyla geçirdi.

Kağıtlar savrulurken boş boş bakınmakla yetindi. Her şeyin farkına vardığında artık çok geçti. Istese uğraşıp yakalardı. Ama yapmadı. Bunun ona az önceki davranışı yüzünden bir ceza olduğu aklına geldi. Dini inancı bu yöndeydi.

Her yapılanın eninde sonunda,iyi ya da kötü yönde bir cezası olmalıydı. Vardı da. O yüzden bir şeylere isyan etmedi. Derin bir nefes alıp evine yön aldı. Tabii bu yaptığı şeyin yüzyıllar boyunca sürecek bir furyanın başlangıcı olduğunu elbette ki fark etmedi.

''Gece rüzgarın bencil olduğunu düşündü. Ama bencillik rüzgarın ruhunda fazla masum durmuştu.''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 01, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR GÜNEŞ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin