1.Bölüm

104 32 25
                                    

Ailesini kaybedeli 2 ay olmuştu halası ve eniştesinin yanında mutsuz bir hayat yaşıyordu.Bir akşam okuldan eve geldiğinde etrafta kimse yoktu ne ses ne soluk,bir iki adım attıktan sonra rüzgardan açılmış pencereyi sessizce örttü tam arkasını dönecekken bir ses duydu hafif ürkek sesiyle:
-Kim o!
Diye mırıldandı.Ses alamayınca yavaşça yürümeye başladı.Gözünü etraftan 2 sn ayırıp yere bakınca halasını kanlar içinde yatarken gördü,O korkuyla ne yapacağını bilemedi kenarda duran minik çantasını alıp arka kapıdan hızlıca çıktı.Nereye Kime gideceğini bilmiyordu sadece soluksuzca koşuyordu boş sokaklarda,bir an durdu ve birşey unuttuğunu farketti*Astım İlacı* yüzü birden ekşidi korkmasına rağmen koşar adımlarla geri döndü.
MASAL'IN AĞZINDAN:
beynimdeki düşünceleri toparlayamıyordum galiba soğuktan donmuşlardı...sadece dizlerimdeki hafif ağrıya aldırış etmeden koşuyordum.İşte vardım halamaların arka bahçesindeki kapıyı yavaşça araladım bir elimle kapıyı tutup diğer elimle de yere düşen çantama uzanmaya çalışırken birden bir ışık gördüm,ağaçların arasından hafif ve sessiz adımlarla ilerledim önümde duran çalıları yavaşça aralayıp gözlerinin kamaşmasıyla birlikte birden çığlık attım o,O eniştemdi halamın cansız bedenini arabanın bagajına yüklüyordu.Galiba Beni de farketmişti acele ile koşmaya başladım biraz daha hızlı koşsam james bott gibi olacaktım,neyse bu saçma sapan düşüncelerle beynimi bulandırmıyım kafamı çevirmemle eniştemin beni takip ettiğini gördüm ne yapacağımı bilemeden hemen mahallenin kenarında duran o kırmızı arabaya bindim bir gözüm kapalı halde hızlıca soluk alıp vermeye başladım
-Galiba onu atlattım
Küçük bir oh çekip kafamı sola döndürmemle bana bakan masmavi gözleri gördüm biryandan titriyo bir yandan da sakince nefes alıyodum gözlerimi kırpmamla
-Hey!sende kimsin?
Aman tanrım bu dünyada en güzel ses tonu olmalıydı dudaklarımı aralayıp tam bir ses söyleyecekken karnımın guruldamasıyla irkildim...Galiba bana gülüyordu yüksek bir ses tonuyla
-komik bişey mi var
Diye mırıldanmıştım.yüzünü eski haline çevirip bir kaşını kaldırarak;
-Ediz ben
Diye çapkın bir gülüş eşliğinde elini uzattı.Ellerimin titrediğini ve birazda üşüdüğünü hissetsem bile aldırış etmeden elini sıktım.
-Oww bune soğuk prenses
Diyerek göz kırptı.Galiba kızarmıştım diğer elimle dudağımın kenarını hafifçe kaşıdım her utandığımda böyle yapardım Ediz:
-peki ufaklık halbuki sen bişey söylemiceksin tak kemerini diyerek bana döndü ve arabayı çalıştırdı.Gözlerimi açıp kapatmamla bir evin önünde bulduk kendimizi
-işte burasıda benim küçük malikanem
Gözlerimi sağa sola gezdirdim Gitmem gerekiyordu ama gitsem nereye gidicektim kimsem yoktu koca şehirde
Yavaşça kapıyı açtım hırçın bir rüzgarla sarsıldım yavaş adımlarla edisin peşinden gidiyodum yanlışmı doğrumu yaptığımı düşünmeden sadece ilerliyodum birden bir kokuyla irkildim *Gardenya Çiçeği* hemen kokusundan tanırdım gözlerimi kapatıp dudağımın kenarını dişlerimle ısırınca birden bir sıcaklık hissettim evet bana sadece 1 cm mesafesi kalmıştı gözlerimi açmamla yine kocaman ve bir o kadarda mavi gözlere maruz kaldım.
-Hmm..seviyosun demek
Evet dememe kalmadan çiçeği bana verdi.Hayatımda ilk defa bir erkekten çiçek alıyodum.kızarmama aldırış etmeden teşekkür edip içeriye girdim.


**
Bu benim ilk kitabım umarım beğenirsiniz Votelerinizi eksik etmeyin...😇
**

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin