YENİ TELEFON

33 15 3
                                    

İstanbul'un en iyi üniversitelerinin birini kazanmıştım . Hem de en iyi arkadaşım Zehra ile. Ailemden uzakta yaşıyorum,onlar Nevşehir de yaşıyorlar. Ailemden uzakta olmak beni hem mutlu ediyor hem de üzüyordu. Tamam biliyorum insan ailesinden uzakta olunca nasıl mutlu olur ? Size şöyle anlatayım mesela eve geliyorsunuz ve size karışan,bağıran kimse yok,ders çalış diyen yok,maç izleme derdi yok,istediğim diziyi seyrede biliyorum tabi Zehra karışmasa işte bunun tek kötü yanı (eğer bir ev arkadaşın varsa) onunla bazı şeyleri paylaşmak zorunda kalmak.O yüzden hiç evlenmek istemiyorum,evleneceğim kişiyle sorun yaşamak beni çok korkutuyor . Aslında hayat zaten böyle bir şey. Tamam kabul ediyorum bir üniversiteliye göre çok fazla derin konuştum ve benim biran önce okula yetişmem lazım ama galiba okula vaktinde yetişemeyeceğim . Çünkü ne kadar erken kalkarsak kalkalım Zehra'nın hazırlanması bir saat sürüyordu. Yine o günlerden biriydi, Zehra'nın hazırlanmasını bekliyordum ki ilk defa bugün olduğundan erken hazırlanmıştı. Komşumuz yine aynı saatte kalkmış ve bizi uğurlamak için kapını önünde bekliyordu . Sadece bizi yollasa iyi kadın hem bizim arkamızdan su dökmek için koca bir tasa su dolduruyor hem de bizi oğullarına ayarlamaya çalışıyordu. Ondan kurtulmak için kadına sürekli " Benim görüştüğüm biri var " deyip geçiştirmeye çalışıyorum ama yok kadın hiç bıkmıyor  her sabah oğullarını övüp duruyor. Akbilimizi evde unutmuştuk ve bir daha beşinci kata da çıkmak istemiyorduk.O yüzden dolmuşa binecektik. Artık derse yetişemeyeceğimiz kesindi.Dolmuş yarım saat bekledikten sonra gelmişti.Dolmuşun kapısı sanki bize inat yavaş yavaş açılıyordu.Büyük bir sabırla bekledikten sonra kapı açılıp içeri girmiştik.Girmiştik girmesine de içerisi hem buram buram ter kokuyor hem de tıklım tıklımdı.O kadar kalabalıktı ki ayakta zor duruyorduk. Allah'tan iki beyefendi bize yerini verdi de oturabildik. Elimi cebime attığımda telefonumun olmadığını fark ettim. Ama evden çıkarken telefonumu cebime koyduğuma eminim. Hemen ayağa kalkıp "telefonumu kim aldıysa versin?" dediğim anda araba durdu ve bir kişi yüzünü saklayarak çıktı. Ben de hemen anlayıp onun arkasından indim ve bağırdım "telefonumu çaldılar."İlk olarak yeşil mi mavi mi pek iyi göremedim ama renkli gözleri olan sarışın bir çocuk adamın arkasından koştu.Zaten bir tek o koşuyordu,kimsenin umurunda değildi.Ben de koşsunlar diye"iPhone  yedimi çaldılar"dedim ve herkes adamın peşine koşmaya başladı ama kimse bulamadan geri gelmişti ama o ilk koşan genç hala gelmemişti.Belkide o telefonu alıp kaçanın arkadaşıydı? Eyvah!! dolmuşta Zehrayı unutmuştum derken bir de arkama bir baktım ki Zehra koşarak yanıma geliyor. Yanıma geldiğinde fena halde yorulmuş ve terlemişti.İlk önce ellerini diz kapaklarına koyarak dinlenmeye çalışırken kafasını kaldırıp kaşlarını çatarak bana baktı.

-İnsan bir arkadaşını bekler.Tabi sende böyle alışkanlık yok.İnsanlara bir de yalan söyledin .

-Ama söylemeseydim kimsenin umurunda değildi.

-Herkesin umurunda şimdi ama senin iphone yedin hala yok.

-Zehra arkadaşını teselli edeceğine kızıyorsun.

-Bunların hepsini hak ediyorsun sen.

-Oldu bir de dövseydin . Hadi kızmada yürümeye başla yoksa bugün ki derslere giremeyeceğiz.

O çocuğun yüzü aklımdan gitmiyordu onu unutmak için Zehra ile sohbet etmeye çalıştım ve ona dönerek;

-Zehra?

-Ne var?

Ses tonu sanki biran öfkeyle dolmuştu ve sağlığım için ona ''bir şey yok'' dedim ama sanki bu onu daha çok kızdırmıştı. Çok acayip ama sinirini almak için telefonundan hiç bilmediği numaraları yazıp arıyor ve onları baya baya işletiyordu.Benim de en sinir olduğum yanı buydu birilerini işletmesi.Okula vardığımızda dersin beş dakika önce bittiğini öğrenmiştik.Ben Zehra 'ya dönerek kantine gideceğimi söyledim.Ama Zehra sınıfa gidip dinleneceğini söyledi.Aslında ben niye benimle kantine gitmediğini biliyorum çünkü benim arkamdan koştuğu için yorulmuştu ve birazda ama çok az kızmıştı.Kantine gittiğimde bir boş masa bile yoktu vardı da ona da çay ve mısır dökmüşlerdi o yüzden oturamadım.Bütün yanıma  peçete de almamıştım. Karnım çok acıkmıştı maalesef o masaya oturmak zorundaydım. Masaya gidene kadar bur sürü zombinin yanından geçmiştim bunlar insan olmamalı.Masanın yanına geldiğimde biri bana peçete uzattı kafamı kaldırdığımda  gözleri mavi olan bir çocuk vardı. Teşekkür edip kafamı masaya çevirip geri o çocuğa dönmem bir oldu.Hemen yakasını tutup hırsız diye bağırdım. Hemen çocuğu sorguya çektim :

-İş birlikçin nerede? 

-Ne iş birlikçisi sen ne diyorsun ya ben sadece sana?

-Sus konuşma şimdi bana cevap vereceksin yeniden soruyorum telefonum nerede?

-...

-Cevap versene ne susuyorsun?

-Daha demin sus dedin ya o yüzden

-Şey tamam şimdi konuşabilirsin

-Al iphone yedin.

-Ama bir dakika benim telefonum iphone yedim yok ki benim telefonum samsung galaksi s5 bu nasıl oldu?

-Ama adamın elindeki tek telefon buydu. Eğer istemiyorsan tamam ben de kalabilir.

-Gerçekten bu benim telefonum mu?

-Evet bu senin telefonun.

-Vay be ben görmeyeli baya bir evrim geçirmiş.Bu arada özür dilerim seni hırsızlıkla suçladım.

Önemli değil dercesine yüzüme gülümsedi.Kalbim çok hızlı atıyordu,her an ölebilirdim.Ama asla bu durumumu ona çaktıramam. Çünkü karşımdakinin bir hisse kapılmasını istemem. Ama o gözlerin gülüşü masmavi sanki gökyüzüne bakıyordum, saçları sarıydı aynı bir güneş gibi sap sarı .Ona baktığım zaman göğe bakıyor gibi hissediyorum ama bunların hepsini unutmam lazım.

GADALARINI ALIRIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin