Yalnız kalmıştı. 'yine' diyecek kadar çok görüşmemişti yalnızlıkla. Belki de ömründe ilkti bu. "Bu acıyı mı yaşatmalıydın? İlk yalnızlığı bana sen mi vermeliydin?" düşünceleri duygularıyla karışmışken hissetmişti. Gerçekten yalnızlığın tek olmadığını hissetmişti. Yalnızlık bile hüzün duygusunu peşinden bırakmadan gelmiyordu. Belki başkasına huzurla gidiyordu ama yalnız gitmiyordu. Yalnızlık bile yanına bir duyguyu almadan başka birinin zihnine, ruhuna girmiyordu. "Bundan sonra da yaşanıyor mu?" dedi oğlan. Yalnızlık kolunu bırakmadığı hüzünle her zaman gördüğü ruhların değişen bedenlerinden bir yenisine daha sakince baktı. "Hepiniz ölümü düşünüp yine hayata sarılıyorsunuz." dedi. "Ben farklıyım." dedi hüzünle. "Ben seni ilk defa gördüm. Nasıl yaşarım bilmiyorum." dediğinde dudakları kıvrıldı yalnızlığın. Acıyordu insanlara fakat hepsinin aynı olması da artık komik geliyordu. "Herkesin bir ilki oluyor. Kimisi doğduğu an yalnız kalırken, kimisi öldüğü anda yalnızlığıyla anılıyor. Ama hiçbiri de hayatın peşini bırakmıyor. Acizsiniz, muhtaçsınız; aynı zamanda güçlüsünüz. Fakat gücünüzü göremeyecek kadar körsünüz." duyduklarıyla ne yapacağını şaşırmıştı oğlan. Duygularının arasına şaşkınlık da peyda olmuştu. Unutuluyor muydu? Doğru muydu güçlü olduğu? Yaşayabilir miydi gerçekten? Kafası karışık def etti tüm duyguları. Uykunun kollarındayken yok olacaklardı. Başarabilirse belki sonsuz uykuya dalıp bütün bu karışıklığa son verebilirdi. Kim bilir? Belki yalnızlıktan sonra uykunun huzuru gelirdi yanına. Sonsuza dek dalabilirdi kolları arasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısacık Yazılar
RandomGenellikle depresyon hallerinde çıkan o kısacık parçalar. Kayıplara karışmadan yerini belli etmeli.