Bölüm On İki: Geçmiş Kabuslar

247 26 47
                                    

Levyeyi, mor eldiven giymiş sol elinin avucuna vura vura çocuğun etrafında dolanıyordu. "Yarasacık seni kurtarmaya gelecek mi sanıyorsun," dedi haz dolu ürkütücü bir sesle. "Hayır, seni kurtarmaya gelmeyecek. O seni bıraktı."

Çocuğun üstündeki kırmızı kostüm yırtılmış, yüzü morluklar ve çizikler ile doluydu. Kolları arkadan kelepçe ile bağlanmış ve diz çökmüş durumdaydı. Yüzünden yere kan damlıyordu. Şimdiden yerde ufak bir kan göleti oluşmuştu bile.

Acı çekiyordu, üstelik sadece fiziksel acı değildi çektiği. Onu döven ve işkence eden adamın söylediği sözler levyeden daha çok acıtıyordu.

Batman onu kurtarmaya gelmeyecekti. Eğer gelecek olsaydı, şimdiye çoktan gelmişti. Ancak bunu kabul etmesi, kendi kalbine bıçak sokmak gibi bir şeydi. Yapması oldukça zor, yapıldığı zamanda bütün vücuduna acı yayılmasına sebep olacak bir hareketti. 

Bunu kabullenmeye çalışıyordu ki çocuk, elinde levye tutan adam çocuğun kafasına arkadan bir darbe indirdi levye ile. Golf sopası gibi tutmuştu levyeyi ve çocuğun kafasına da golf topuna vurur gibi vurmuştu.

Genç adam, yerdeki fayans zeminin üstüne yüz üstü çakıldı. Kafasından akan kanlar başının iki yanından aşağı süzülürken tepesinde duran adam kahkaha atmaya başladı. Sinir bozucu, korkutucu, ürkütücü kahkahası vardı adamın. 

Kulak aldırmamaya çalıştı çocuk ancak mümkün değildi. Sesin kendisi çocuğun kulağından içeriye zorla girip ruhuna işliyordu. Kahkaha, o kadar ürkütücü ve normal dışıydı ki, çocuğun ürkmüş ve korku dolmuş ruhuna işliyordu kendini.

Yerden kalkmaya çalıştı çocuk. Ancak sırtına bir kaç darbe daha yedi. Beş defa, sırtının farklı yerlere sertçe darbeler indirdi adam. 

Beşinci darbesinden sonra, kahkaha ile beraber, "Hey küçük Robin, söyler misin acaba hangisi daha çok acıtıyor canını," dedi. Bir kere daha sırtına vurdu, "Burası mı?" dedi ve başka bir yere daha vurdu. "Yoksa burası mı?"

Buna cevap vermedi çocuk. Tepki olarak hiçbir şey yapmadı. Adam da yavaşça çocuğun yüzünün dibine doğru yaklaştı ve saçından tutarak kaldırdı genç adamı.

"Niye cevap vermiyorsun?" dedi alaycılığına devam ederek

Çocuk ise cevap olarak adamın bembeyaz yüzüne kanla tükürdü.

Yüzüne tükürdüğünü gören adam, tuttuğu saçından çocuğun yüzünü yere yapıştırdı ve cebinden mendil çıkarıp yüzünü sildi. "Bu kabaydı, cidden, kabaydı. Yoksa Batman sana büyüklerine saygılı davranılması gerektiğini öğretmedi mi?"

Kırmızı üniformalı çocuk, cevap vermedi.

Gözlerini deviren levyeli adam, tekrardan, ancak bu sefer daha sert şekilde çocuğu tutup kaldırdı ve yüzüne sağdan ve soldan, durmaksızın levyeyle vurdu.

Genç adam artık acı hissini kaybetmiş gibi davranmaya başlayıp, yediği darbelere en ufak bir tepki bile vermeyince, levyeli adam sıkıntıyla üfledi. 

"Demek oynamak istemiyorsun. Peki o zaman, bende başka oyun arkadaşları bulurum," dedi ve çocuğu ileriye itti.

Cebinden bir kumanda çıkardı ve üstündeki kırmızı düğmeye basarak, bomba devresini çalıştırdı.

"Sana iyi eğlenceler, bomba gibi bir sürpriz hazırladım sana. Umarım eğlenirsin," dedi ve arkasını dönüp çocuktan uzağa yürümeye başladı.

Sağ omuzunun üstüne yatan çocuğun ise yavaşça gözleri kapandı. Kumandanın neyi açtığını, adamın en son ne dediğini duyamamıştı ve görememişti. Ancak artık umurunda değildi. Çünkü Batman onu kurtarmaya gelmeyecekti. Açık ve net anlayabildiği tek şey o an oydu.

Kanunsuz || DC [Aydınlık Karanlık #1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin