Koynuma yıldız doldurmuşum.

30.4K 3.3K 4.8K
                                    


Son zamanlarda nasıl bu kadar sık banyo yaptığıma şaşıran Hoffman'ın söylenmelerini kulak ardı ederken banyoya girip sıcak suyun vücudumu dolaşmasına izin vermiştim. Normalde sudan ve banyo etmekten çok hoşlanmazdım ama biraz sonra gidip alacağım Jungkook'a güzel kokmam istediğimden neredeyse her gün olduğu gibi o gün de banyo yapıyordum. Gittikçe daha da gevşeyen kaslarım ve şampuanımın kokusu beni iyice rahatlattığında durulanıp belime bir havlu sardıktan sonra banyodan çıktım. Bir yandan saçlarımı kurulamaya uğraşırken odama girdiğimde karşımda Jungkook'u görmeyi beklemiyordum elbette. Yatağımın üzerine uzanmış elinde tuttuğu kitabı okurken geldiğimi belli edercesine öksürdüm ve Jungkook da bakışlarını bana kaydırdı. Heyecanla "Teğmen-" diye başlayacak oldu lakin gözleri bana değdiğinde cümlesini tamamlayamadan ağzını kapayıp öylece durdu. Karşısında neredeyse çıplak olduğum gerçeğini unuttuğumdan "Ben de tam seni almaya geliyordum" dedim her zamankinden farklı olmayan sesimle. Fakat Jungkook'un beni baştan aşağı süzdüğünü gördüğümde o gerçek bir tokat gibi çarpmıştı yüzüme. Jungkook sesli bir şekilde yutkunup "S-sürpriz" dedi kekeleyerek. "Size sürpriz yapmak istemiştim."

Durumun tuhaflığını göz ardı etmeye çabaladım çünkü sahiden de Jungkook bakışlarını üzerimde dolaştırıp dururken elimden başka bir şey gelmiyordu. Beni süzmesinden rahatsız olduğumu söyleyemezdim lakin bu tuhaftı işte. Bana, gözbebeklerinin irileşmesine neden olacak şekilde bakması tuhaftı.

Konuyu dağıtmaya çalışarak yanına doğru adımladığımda "Geçenki şiir kitabı mı?" diye sordum elini işaret edip. Sesimin durağan çıkması o an için şükrettiğim tek şeydi. Jungkook hala bakışlarını üzerimde dolaştırırken rahatlayamıyordum zira.

"Evet, o"

Başımı anladığımı belirtir gibi salladım. "Pekala. Bugün nerede takılacağız?"

Omuzlarını kaldırıp indirirken konuya biraz daha kendini vermiş gibi görünüyordu. "Size şiir okuyabileceğim herhangi bir yer olur" diyerek beni cevapladığında "O vakit" dedim. "Ben hazırlandıktan sonra kahvaltı ettiğimiz ormana gidelim."

Kafasını bir kez daha anladığını belirtir gibi salladı ve bedenini beklemediğim bir anda bana biraz yaklaştırınca "Çok," diye fısıldadı güçsüzce, konudan çok bağımsızdı. "Çok güzel kokuyorsunuz, Teğmen."

Neden, ondan bu cümleleri duymak istediğim için banyo yaptığım gerçeğini unutup cümlelerinden çok ses tonundaki, uydurduğumu düşündüğüm karanlığa takılmıştım bilmiyordum ama kafamı aşağı yukarı sallarken doğru telaffuz ettiğimi umarak "Teşekkürler" dedim ona. Tatlıca gülümserken Jungkook, bana daha çok yaklaştı ve ben ne yaptığını anlayamadan burnunu boynuma değdirdi. İstemsizce sırtımı dikleştirmiş ve olduğum yerde kalakalmıştım ama bunu umursuyor gibi görünmüyordu o an, küçüğüm. Daha çok boynumla ilgileniyor gibi bir hali vardı.

Kokumu derince içine çektiğinde "Bu ne kokusu" diye fısıldadı. "Yasemen mi?" yakınlığı yutkunmaya zorluyordu beni ve kendimi ondan çekip ayaklanana kadar doğru düzgün nefes bile alamadım. "Gidip Hoffman'a sormaya ne dersin?" diyerek konuyu dağıtmaya çalıştığımda gözleri çıplak göğsümde geziniyordu. "Temizlik alışverişini o yapar genelde. Hem, sen ona sorarken ben de giyinmiş olurum?"

Kaşlarımı kaldırarak sorduğumda büyük bir isteksizlikle kafasını aşağı yukarı sallayıp beni onaylamış ve neye olduğunu bilmek istemediğim hayal kırıklığı dolu gözlerini benden kaçırmıştı. Ancak o odamdan çıktığında derin bir nefes alabilmiştim. Tanrım aklımı yitirecektim. O hareketleri de neydi öyle?

Aklımda bedenimi süzen bakışları ve boynuma değdirdiği burnu varken elimden ne kadarı gelirse o kadar hızlı hazırlanmış, Jungkook'un yatağımın üzerine bıraktığı kitabını aldıktan sonra salona inmiş ve küçüğümü bulup onu ormana götürmüştüm. Jungkook, onunla geçirdiğim tüm süre boyu, eskisinden biraz daha farklı bir biçimde ve fazlaca bana değmişti. Sahiden çok farklıydı. Bakışları bile müthiş bir değişime uğramış gibiydi. Masumdu, utangaçtı ama eskisi gibi değildi. Bu ani değişimini anlayamamıştım. Bir saniye sonra utanacağını bile bile kendini bana değdirmekten neden vazgeçmiyordu inanın hiç anlayamamıştım. Sonunda aklımı yitireceğimi sandığımdan bir bahane üretip onu konağa bırakmış, kendimi de eve atmıştım. Sadece bir dakika daha onunla kalsaydım, galiba çıldıracaktım.

Vernem Nidahen ° JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin