"Nur-i Muhammedî"yi taşıyan, Rasulullah'ın biricik annesi; Hz. Âmine!
Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) annesi olan Hz. Âmine (Âmine bint Vehb) Arap Yarımadası'nda, fetret devrinde dünyaya gelmiştir. Kureyş kabilesinin Zühreoğulları kolundandır ve Mekkelidir.
Medineli şair Hassan b. Sabit'in "O, Hz. Muhammed (s.a.v) bizden doğdu." demesi, Rasulullah'ın annesinin Medineli olduğunu düşündürmüşse de, Arap rivayetleri bunu imkansız kılmaktadır. (İslâm Ansiklopedisi, 1-406, Milli Eğitim Basımevi)
Annesi Berre bint Abduluzza, babası ise Vehb bin Abd-i Menaf'tır. Hz. Amine'nin babası Vehb, Zühreoğullarının reislerinden asil bir insandı. Kızını çok iyi yetiştirmişti. Hz. Âmine evlilik çağına eriştiğinde Mekke'nin reisi Abdulmuttalip onu oğlu Abdullah'a istedi. Ailelerin anlaşması neticesinde Hz. Âmine Kureyş'in en asil gençlerinden olan Hz. Abdullah ile evlendi. (Söylenenlere göre Hz. Amine'ye talip olmadan önce pek çok Kureyş kızı Hz. Abdullah ile evlenmek istiyormuş.) Böylelikle Hz. Abdullah'ın taşıdığı "Nur-i Muhammedî" Hz. Amine'ye geçmiş, bu kutlu evlilik büyük bir saadetle devam etmiştir.
Ancak mutlulukları uzun sürmedi. Hz. Abdullah, hanımı Âmine validemizi hamile olarak bırakıp bir ticaret işi için Şam istikametine gitti. Dönüşte, Medine'de çok genç yasta vefat etti. Âmine validemiz buna çok üzüldü. Günlerce, aylarca gözyaşı döktü. Tek tesellisi karnında eşi Abdullah'ın bıraktığı yetimdi. Bu yetim, alemlere rahmet olarak gönderilen, Allah'ın son elçisi Hz. Muhammed (s.a.v)'di. Hz. Âmine, 571 yılının Rebiûlevvel ayının 12. gecesi oğlunu doğurdu. Peygamberimizin doğumu onu çok sevindirmişti. Sevgili yavrusunu bağrına basıp acılarını unutmaya çalıştı. Hz. Muhammed altı yaşına eriştiğinde onu da yanına alarak, hem dayılarını, hem de kocası Abdullah'ın mezarını ziyaret etmek için Medine'ye gitti. Geri dönüşte hastalandı. Ebva denilen köyde hastalığı ağırlaştı. Henüz 25 yaşlarında genç bir kadınken Ebva köyünde vefat etti. Böylelikle sevgili Peygamberimiz hem yetim, hem öksüz kaldı. Bu işte nice büyük hikmetler saklıydı.
Esma bint Rehm'den rivayet edildiğine göre Âmine validemiz, vefatından biraz önce, başucunda oturan Peygamber Efendimiz'e şunları söylemiştir:
"Ey mübarek çocuk! Ey dünyaya bulaşmadan bir konup, sonra uçup giden güvercin (Abdullah)'ın oğlu! Baban her şeyin sahibi ve her şeyi bilen Allah'ın yardımıyla oklarla kura çekildiği günün sabahı yüz güzel deve karşılığında kurban edilmekten kurtulmuştu. Eğer rüyamda gördüklerim çıkarsa sen bütün insanlığa gönderilecek ve helâlı-haramı öğreteceksin. İnsanları hakikate ve İslam'a ulaştıracaksın. Baban İbrahim'in dininde olacaksın. Allah seni bütün putlardan korusun. Senin davan insanlık durdukça devam edecektir. (Bu sözlerden sonra dedi ki;) Her diri ölecek, her yeni eskiyecek, her yaşlı dünyadan ayrılıp gidecektir. İşte ben de ölüyorum. Fakat adım ebediyyen kalacak. Çünkü arkamda hayırlı ve tertemiz bir evlat bırakıyorum." (Ebu Nuaym Delailü'-n Nübüvve)
Hz. Âmine'nin Peygamberimizin annesi olması itibariyle İslâm tarihinde müstesna bir yeri vardır. O, yeryüzünde hiç bir kadına nasip olmayan bir şerefe erişmiş, alemlerin şeref tacı Peygamberimize anne olmuştur.
🌷Selam O'nun Üzerine Olsun🌷
*Vote vermeyi unutmayın lütfen.😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ümmehat-ül Mü'minin (Müminlerin Anneleri)
No FicciónValidelerimiz... Hz. Asiye'den, Hz. Aişe'ye, Hz. Meryem'den, Hz. Fatıma'ya tüm büyük hanımlar hakkında. İyi Okumalar...