-"Jenn! Bekle!"
-"Ne var?!"
-"Bekle. Çocuklara haber vermem lazım. Hepsi seni merak etmişlerdi. Ve tabii beni de."
-"Mesaj gönderemezsin."
-"Ne? Ha doğru. Kara delik..."
-"Evet. Ve buradan nasıl çıkacağımı bilmiyorum."
-"Çıkacağımızı. Çıkacağımızı bilmiyorum demek istedin herhalde."
-"Haa... Evet. Çıkacağımızı."💎💎💎
-"John."
-"Evet?"
-"Şeyy... Sana birşey sorucam ama bana kızma. Tamam mı?"
-"Ne sorucağına bağlı."
-"Pekala. Blackwell , yani Jonathan , neden o senin için ölü? Cevap vermek istemiyorsan vermeyebilirsin. Senin için özelse."
-"Jennifer. Bence bu konuyu daha sonra konuşalım."
-"Tamam." dedim sonra içimden:
-"Demek özelmiş."
-"John. Yeğenciğim. Bak gemini tamir ettirdim. Gidebilirsiniz."
-"Aa! Olmuş. Gemiyi tamir ettirmiş. Hadi artık gidelim. John. Hu huu. John! Düşüncelere daldın yine. Off... John!!"
-"Ha , ne , ne var?"
-"Ha ha ha ha. Hadii... Gemi düzelmiş gidelim artık."
-"Ha. Tamam."💎💎💎
-"Aa... Burdamıydınız? Hadi gelin. Binin gemiyede gidin."
-"Neden tamir ettin?"
-"John... Sinirlenme. Ne güzel gemiyi tamir etmiş işte. Bırak binip gidelim. Kavga çıkarma. Lütfen." dedim John'un kolunu tutarken.
-"Tamam." dedi o da kolunu sertçe çekip. Sonra gemiye doğru ilerledik. Tam kapıyı kapatırken:
-"Görüşürüz Jennifer , görüşürüz John." diye bağırdı Blackwell.
-"Bir daha asla görüşmemek üzere..." dedi John ve kapıyı sertçe kapattı. Daha sonra gemiyi çalıştırıp karadeliğe doğru gitmeye başladı.💎💎💎
Karadelikten çıkmıştık. John bizim gemiyle irtibat kurmaya çalışıyordu. Ama hiç bir işe yaramıyordu. Artık pes etmiştik ki , telsizden bir ses duyduk.
-"John. Sen misin?"
Bu Jeremy'di.
-"Evet. Evet benim. Jeremy , sen misin?"
-"Evet. Sizi görebiliyoruz. Bekleyin yanınıza gelelim."
-"Tamam."💎💎💎
Gemiye çıkmıştık. Hepsiyle de özlem gidermiştim. Şimdi ise oturmuş onlara orda ne olduğunu anlatıyordum. Tabii , bunları anlatırken yanlışlıkla Blackwell'in John'un amcası olduğunu söylemiş olabilirdim. Tabii ben onu söyleyince hepsi John'u soru yağmuruna tutmuşlardı. John ise yağmurdan uykum var diyerek kurtulmuştu. Ben de yorucu bir gün geçirdiğim için odama gitmiştim ama çocukların bana söylemeyi unuttukları bir şey vardı... Odamdaki canavarı söylememişlerdi.
-"Aaaaaaaaa!"
-"Jennifer! Ne oldu?!" ilk yanıma gelen John olmuştu. Çünkü odalar birbirine yakındı.
-"Jennifer!" diye bağırdı John geldiğinde.
-"Bu da ne?!!" diye yüksek bir seste soru sormuştum.
-"Haa... O..." derken diğerleride geldi.
-"Çocuklar. Bu nedir?" diye sordum canavarın üstündeyken.
-"Şeyy... O , buraların kralı , baş tacı , padişahı."
-"Çocuklar. İnanmıyorum. Sizi hipnotize etmiş olamaz değil mi?"
-"Hayır."
-"Güzel."
-"Çç... Çç... Çç , çocuklar. Şş... Şş... Şş , şu kızı. Üü... Üü... Üü , üzerimden. Aa... Aa... Aa , alın."
-"Jenn. Gel buraya."
-"Ne oluyor be?! Bu şeyin odamda ne işi var?!" diye söyleniyordum canavarın üstünden inerken.
-"İlk olarak. O buraların kralı , baş tacı , padişahı. İkinci olarak o buranın kralı , baş tacı , padişahı olduğu için buralar hep onun. Bu koltuklar , bu yer..." diye konuşuyorlardı Mel , Michael , Jeremy ve Emma.
-"Bu oda..." diye de çocukların lafını tamamladı Odamdaki canavar.
-"John. Ne oluyor burda."
-"Bilmiyorum ama çocukları hipnotize ettiği kesin."
-"Evet. Sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'da Yaşam Savaşı
AdventureJennifer'in en büyük hayali bir astronot olmaktı.Ama ailesi onun astronot olmasını istemiyorlardı,Jennifer bunun üzerine derslerine çok çalışarak astronot oldu ve artık uzaya gitmesi gerekiyordu.Ailesi Jennifer 'a o kadar kızsa da bağırsa da Jennife...