- 40 - İMTİHAN

2K 159 131
                                    

Selamün aleyküm gençler ya da kendini genç hissedenler ya da genç olup da kendini yaşlı hissedenler ya da... 😁 Allah'ın selamı hepinizin üzerine olsun. Sizinle bir acımı paylaşayım mı? Son zamanlarda içimde yazma isteği barındıramıyorum :( Ve bu kitaba tepki alamamaktan sanırım. Bakın lütfen yorum yapma imkanı olanlar düşüncelerini belirtsinler. Ben çok merak ediyorum kitap hakkında ya da bölüm hakkında ne düşündüğünüzü. Merakım giderilmeyince de erken yayınlayamayacağım bölümü malesef. Bir de kapak konusu var. Kitabın kapağını beğeniyor musunuz bilmiyorum. Bu konuda da beni aydınlatırsanız çok sevineceğim ve siz de sevaba gireceksiniz 😄 Hadi bakalım hep beraber şu üzülmüş yazarı sevindirip sevaba girmeye o zaman 😇❤💪

Acının altında yatan oyunları görmez bazen insan. Bitti sanırsın, piyangodan çıkar yenileri. Oyun oynamayı çok seven yaramaz bir çocuk misali hep oynar bize hayat. Oynanan oyunun kuralları ise meçhul. Bir an bulutların üstünde uçtuğunu hissettiğim bedenimin yere çakılınca verdiği hasarla onayladım, gerçekten de bulutların üstündeymişim. Çok fazla yüksekten düşmemin kanıtıydı ruhumdaki kırıklar. Parça parça olan ruhumu ; bedenime nasıl yansıtacağımı, nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum artık. Parçaları nasıl birleştireceğimi hiç bilmiyordum. Rüzgara savursam bile daha düzenli bir hâl alırdı parçalarım.

Eve nasıl geldiğimi hatırlamıyorum ama şu an kapının önünde dikilmiştim. Aylardır beklediğim, hasret çektiğim sevdiceğim şimdi bu evde beni bekliyordu. Evlendim ve karım oldu. Peki bu olanlar da neydi? Tabi ki bu sevinci yaşamama hiçbiri engel değildi ama yine de içimde savaş veren hüzün ve korkular aynı cephede yer alarak duruyordu sevinçlerimin karşısında. Buna rağmen onu görme heyecanı soğuk havadaki savaşlarda yakılan ateşler gibi ısıtıyordu içimi.

Kapı açılınca çalıp çalmadığım konusunda tereddüte düştüm. Çaldım belki de, farkında değilim. Kapıyı açan Rüveyda'ya baktım . Baktım ve sanki terk etti beni tüm dertlerim. Sanki hepsi burada aşk varsa bizim işimiz yok der gibi koşar adım uzaklaştılar yanımdan. Gelinliğini çıkarmıştı, üstünde kırmızı düz bir elbise ve beyaz başörtüsü vardı. Gülü anımsatan ten rengine o kadar yakışmıştı ki bu renkler. Onu gelinlikle doyasıya izleme hayalimi unutturmuştu bana. Derler ya güzele çuval bile yakışır diye. Güzelin değerini ortaya çıkaran zaten çuvaldır.

Yüzünü incelemeye geçmiştim ki içeri girmeyeceğimi anlayarak kolumdan tutup beni içeri yönlendirdi. Bu anın huzuruyla kendimi bırakarak beni yönlendirmeye devam etmesine izin verdim. Mutfağa girdiğimizde beni sandalyeye oturtarak yanımdaki masada duran sürahiden bir bardak su doldurup elime verdi. Canım istemiyordu ama zahmetinin karşılık bulması adına bir yudum içerek bardağı masaya bıraktım. Bu anlar işte benim hep beklediğim anlardı. Aynı evde ,aynı havayı solumak süresizce. Gözlerinde devam etmek yaşamıma hesapsızca. O gözler ki memleketimdi benim. Bulup bulup kaybettiğim ve şu andan itibaren Allah'ın izniyle bir daha kaybetmeyeceğim tek toprak parçasıydı.

- İyi misin?

Cevap verme isteği yoktu içimde. Öyle de yaptım. ' Değilim ' demektense susmak daha kolay geliyordu. Bu güzel günü ona da zehir etmek istemiyordum. Sandalyenin yaslı olduğu duvara başımı geriye atarak dayadım.

- Kerim, ben çok istedim sana söylemeyi. Hep durdurdular beni. Merve istemedi önce söylememi. Babanın sana zarar vermesinden korkuyordu. Sonra sen vurulunca o da hastaneye gelmişti. Uyandığında söy...

- Annem yaşıyor.

İlk birkaç dakika şokun etkisinden tepki veremedi tabi. Kendine gelince masada duran elimi avucunun içine alarak gülümsedi. Bir an bedenimi saran heyecan dalgası hatta tsunamisi beni alıp götürdü bulutların üzerine. Yine düşmekten korkuyordum. Sanırım ömrümün geri kalanı korumakla geçecekti.

AŞKIN ÖRTÜSÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin