- 19 - MAVİ

2.3K 178 33
                                    

Selamünaleyküm cankuşlarım. Ben geldim, bugün keyfim yerinde 😀 Çünkü dün ve bugün sınava girdim. İyisiyle kötüsüyle geçti elhamdülillah. Dua eden etmeyen herkesten Allah razı olsun, etmeyenler de üzülmesinler. Daha YGS var 🙈 ygs benim için daha önemli cankuşlar her daim dualarınızı bekliyorum unutmayın. İkinci bir konu ise fark etmişsinizdir ki kapağı değiştirdim 😎 Yorum yapanlar oldu elbette onlara çok teşekkür ediyorum ama kitabı okuyan herkesten hem kapak hem de bölüm için yorum yapmasını rica ediyorum. Yorumlarınız beni çok etkiliyor bilmiş olun. Son olarak da Rüveyda'dan olan bölümleri özel bölüm olarak yayınlamıştım ama vazcaydım. 😆 Normal bölüm olarak yayınlicam, çoğu güncelleneceği için size bildirim gelecektir. Vereceğim rahatsızlıktan dolayı şimdiden üzgünüm cankuşlar 😟 çok uzattım :) hadi hepinize iyi okumalar, yorum ve vote lütfen 😊💜


Rüveyda 'dan...

Ayakkabılarımın bağcığını bağlayarak yerimden doğruldum. Dışarı çıkmaya artık korkuyordum Kerim Bey yüzünden. Tedirginlikle etrafı kolaçan ettikten sonra kursun önünden ayrıldım. Allah aşkına neyin peşindeydi bu çocuk. Biri görecek korkusuyla ağzımı açıp tek kelime edemedim 'güzelim'dediğinde. Oysa ki ağzını burnunu dağıtmalıydım orada. Edepsiz. Güzelim dedi bana ya. Güzel miyim bir kere ben. Hem güzelsem güzelim. Senin mi güzelinim. Bir dakika ya, güzelim dedi bana. Ne saçmalıyorum ben, kendine gel Rüveyda. Kimsenin görmediğine şükretmeliyim. Yoksa bu edepsiz yüzünden başım belaya girerdi. Hatta başımız... Korkudan mı heyecandan mı emin olamadım ama resmen dilim tutuldu yanımda yürürken. Korkudandır herhalde ya. Hoş, korkmasam ya da heyecanlanmasam da cevap vermezdim yine büyük ihtimalle. Sonuçta bir erkekle muhatap olmak istemem. Bu kişi Kerim bile olsa. Bile ne kzım? Kerim'in diğer erkeklerden ne farkı var ki? Yok tabi ki. Zengin bir edepsiz işte. Allah ıslah etsin.

Hızlı adımlarımdan dolayı nefes nefese kalmış bir şekilde Bilal Abiler'in evinin kapısını çaldım. İçimden 'inşallah Sultan Abla evdedir'diye geçirirken Sultan Abla kapıyı açınca kocaman gülümsedim.

- Hoşgeldin canım. Gel geç içeri.

- Hoşbuldum Sultan Abla. Müsaitsin dimi? Vaktin var mı biraz?

- Tabi ki canım benim. Var vaktim.

İçeri girince hemencecik ısındığımı hissettim. Hava baya serinmiş demek ki, dışarıdayken fark etmemiştim.Mart'ın sonlarındaydık halbuki ama boşuna dememişler ; Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.

Oturma odasına geçince üstümdeki feracemi çıkarıp oturdum. Sultan Abla da mutfağa gitti. 10 dakika kadar bir sürenin ardından elinde kahve fincanlarıyla geldi. Neredeyse her geldiğimde yapardı kahve ama çayı daha çok sevdiğimi bilmiyordu. Kahveyi de sevmiyorum değil tabi.

Kahvelerimizi içerken artık konuşmam gerektiğini düşünerek fincanımı yere bırakarak tüm dikkatimi Sultan Abla'ya verdim.

- Sultan Abla, ben seninle çok önemli bir konu hakkında konuşmak için geldim.

- Hayırdır inşallah, kötü bir durum yok değil mi canım?

- Hayır, yani aslında bilmiyorum.

Nasıl anlatacağımı bilemeyerek başımı öne eğip kararsızlıkla anlatmaya başladım :

- Nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama anlatmam lazım. Ben sana anlatayım, sen de Bilal Abi'ye anlatırsın.

Başım hala yerdeyken bakışlarımı önümde duran fincana çevirip desenleriyle oyalamaya başladım.

- Biz Emre'yle nişanlandı ya hani. Herkes çocukluktan beri birbirimizi sevdiğimizi sanıyor ...

AŞKIN ÖRTÜSÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin