İki gün sonra, evi düzene soktuktan sonra
Evde bir şeyler eksikmiş gibi hissettim.
Sanki cansızdı,
Renksizdi.
Bir şeyler atıştırmak için mutfağa girdiğimde direk dolaba yönelmiştim.
Fakat bomboştu.
Geri dönerken gözüme küçük masam takıldı.
Kahverengi ahşap, öyle cansız duruyordu ki...
Üstüme kot ceketimi geçirip en yakındaki markete gitmek için evden çıktım.
O sırada çiçekçi dükkanını gördüm yine.
Birkaç müşteri dışardaki çiçeklerle ilgileniyor,
Sen de onlara gülen yüzünle
Ve tüm sevecenliğinle yardımcı oluyordun.
Bana kalsa hemen o anda
Ayaklarımın altındaki kaldırıma oturur
Bütün gün seni izlerdim.
Ama açlıktan sırtıma yapışmış midemin bunu hoş göreceğini sanmıyordum.
İstemeyerek de olsa adımlarımı evin yanındaki markete yöneltmiştim.
Geri döndüğümde, ahşap masam yine aklıma gelmişti.
Ve tekrar dükkanı görmüştüm.
Bir an düşündüm.
'Belki de bu tanışmamıza vesile olur.'
Heyecandan 4 nala koşan kalbimle dükkana girdim.
Kapıdan girdiğim an uğraştığın işi bırakıp bana çevirdin başını.
Ve ben bir kez daha eridim
Gözlerindeki kahveliğin yoğunluğunda.
Gülümsedin.
Kalbimi oraya çıkarıp atasım geldi.
'Merhaba.' Diyebildim sadece.
'Hoşgeldiniz.' Dedin.
Küçük dükkana şöyle bir göz attım.
Bir kısımda hazır buketlenmiş çiçekler,
Bir kısımda büyük ve küçük saksı çiçekleri,
Diğer kısımda buketlenmeyi bekleyen çiçekler vardı.
Dükkanın içini öyle bir koku doldurmuştu ki,
Normalde birkaç koku birbirine karışsa, ortaya hoş olmayan kokular çıkardı.
Buranın güzel kokması, belki de senin sayendeydi.
'Ben, masama koymak için bir çiçek istiyordum.'
Pat diye birden konuya girivermiştim.
Başını hafifçe salladın.
'O zaman size küçük saksıdaki çiçekleri önerebilirim.'
Sen yavaşça oraya yürürken, ben de seni inceleyerek peşinden geliyordum.
O renk cümbüşünün arasına daldığında, elim ayağım birbirne dolaşmış gibi hissettim.
Etrafa güzel kokular yayan çiçeklere mi yoksa etrafa ışıltılar saçan sana mı odaklanmalıydım
Bilemiyordum.
Sonuç olarak seni izlemeye karar verdim.
Ardından bana bir saksı uzattın,
"Bu, bir glayör çiçeği. Pembe diye önyargın olmasın sakın. Pembe, zarafeti temsil eder. Senin gibi zarif birinin, böyle bir çiçeğe sahip olması gerekir."
Ve yine gülümsedin.
Ben ise hem gülümsemenle hem de sarf ettiğin kelimelerle
Kalbimi oraya bırakıverdim.