Bölüm 1(ANILAR)

21.6K 1K 104
                                    

Evetttt ilk bölümümüz gelsin bakalım :) Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin bu ilk kitabım ve yorumlarınızı çok merak ediyorum. Yapmış olacağınız tek kelimelik yorumlar bile benim için çok kıymetli ve değerli :)

iyi okumalar...



Küçük kız karanlık ve boş odanın içinde ağlıyor, ordan kurtulmak için çırpınıyordu. Kapıya doğru koştu, açmaya çalıştı ama kapı kilitliydi. Tanrım ne yapacaktı şimdi! Korkuyordu, karanlığın içinde yapayalnızdı. Oda hem zifiri karanlık hemde cehenneme inat buz gibiydi ya da acaba cehennem sanıldığı gibi sıcak değil miydi? Çünkü küçük kız buranın cehennem olduğunu düşünüyordu ve korkuyla bir çığlık attı. Çığlık sesleri karanlık ve boş odanın içinde yankılanıyordu...

*

Elisa ter içinde kabusundan uyandı. Birkaç gündür geçmişin anıları tekrar kabusları olmaya başlamıştı. Gözlerini ovuşturdu ve baş ucuna koyduğu bir bardak suyla yüzünü ıslattı. Derin bir nefes aldı, kendine gelmeye ihtiyacı vardı. En iyisi bir an önce işlere koyulmaktı böylece kafasını dağıtabilirdi. Çabucak üstünü giyip tavan arasındaki odasından çıkıp aşağı indi. Mutfağa doğru giderken Breanna ile karşılaştı, yüzüne bir gülücük yerleştirip "Günaydın Breanna" dedi. Breanna Elisa'nın gülümsemesinin ardına saklamaya çalıştığı solgun yüzünü fark ederek "Günaydın Elisa"dedi ve endişeli bir şekilde ekledi "Ne oldu yüzün solgun görünüyor yoksa yine mi başladı kabusların". Elisa Breanna'yı endişenlendirmek istemiyordu. Her ne kadar aksini idda etmeyi düşünsede halinden her şey anlaşılıyordu zaten, bu yüzden Breanna'nın sorusunu başıyla onayladı. Breanna Elisa'ya sarıldı. "Elisa her şey geride kaldı biliyosun, lütfen artık korkma". Elisa yüzünde hafif bir tebessümle ve zoraki bir neşeyle "Biliyorum Breanna sadece bir rüya işte, hadi bakalım yapmamız gereken çok iş var mutfağı ben hallederim sen salona geç" dedi. Breanna Elisa'nın sahte neşesine kanarak neşelendi ve Elisa'nın yanağına bir öpücük kondurup salona gitmek üzere mutfaktan çıktı.

Elisa Breanna çıkar çıkmaz kendini masaya attı ve sandalyeye oturup başını ellerinin arasına aldı. Breanna her şey geride kaldı demişti ama hiçbir şey geride kalmamıştı hala bu evdeydi ve o canavar adama hala katlanıyordu. Elisa bu eve ilk geldiği günü hatırladı. Aslında hatırlamak yanlış olurdu çünkü bir şeyi hatırlamak için önce unutmak gerekirdi ama Elisa bu eve geldiği ilk günü asla unutamıyordu. Ah! Nasıl unutabilirdi ki! O unutmak istese bile kabusları buna izin vermezdi. Bu eve ilk geldiği gün tekrar zihninde canlandı.

Daha yedi yaşındaydı. Soğuk ve yağmurlu bir gündü, annesiyle babasını yeni kaybetmişti. Evinin dış kapıya açılan ön bahçesinde küçük bedenine tam bir tezatlık oluşturan büyük bavulunun yanında durup dadısının elini sıkıca tutmuş kendilerine yaklaşmakta olan adama korkuyla bakıyordu. Nedense adamı hiç sevmemişti onunla gitmek istemiyordu. Ama dadısının ona söylediğine göre artık annesi ve babası olmadığı için hayatta ki tek akrabası olan bu adamın yanına gidip onunla yaşaması gerekiyordu.

Dadısı Elisa'yı üvey amcasına teslim etmeden önce ağlayarak Elisa'ya sımsıkı sarılıp onu öptü. Elisa onun elini bırakmamak için direniyor, ağlayarak "Ne olur Mia beni bırakma" diyordu. Tanrım Mia'ya o kadar yalvarmıştı ki bağırmaktan sesini kaybetmek üzereydi. Daha sonra adam onu Mia'dan zorla ayırıp sürükleyerek at arabasına doğru götürürken Elisa gözlerinde damla damla akan gözyaşlarıyla son kez evine baktı.

Evde kimse yoktu tüm hizmetkarlar evi terk etmişti sadece Elisa'yı üvey amcasına teslim etmek için orda olan dadısı vardı. Son kez evine baktığında dadısıda evin kapısını kilitleyip oradan ayrılmıştı.

En mutlu anılarının geçtiği ev artık ürkütücü bir sessizlik içerisindeydi. Elisa'nın yuvası, en mutlu anılarının geçtiği sıcak evi artık yoktu ve ne yazık ki bundan sonra da asla mutlu anıları olmayacaktı. Elisa daha yedi yaşında küçük bir kızken bunu anlamıştı. Bunu anlamak için adamın yüzüne bakmak bile yeterliydi. Adam ellili yaşlarında somurtkan ve çok çirkin biriydi, sağ tarafındaki yara izi adamı iyice itici ve korkutucu yapıyordu. Elisa korktuğu için adamın yüzüne bakamıyordu. Arabanın köşesine sinmiş, ayaklarını kucağına doğru çekip,kollarıyla kendini sarmış pencereden bakıyordu. Annesiyle babasını istiyordu ama onların bir daha asla gelmeyeceğini biliyordu. Annesiyle babası iki gün önce çıktıkları bir yolculukta kaza geçirip ölmüşlerdi ve şimdi yapayalnız kalmıştı. Elisa özlemle boynundaki kolyeye dokundu , elinde onlardan kalan tek hatıra yedinci yaş gününde onların Elisa'ya verdikleri kalp şeklindeki küçük, gümüşi renkte ki bu kolyeydi ve Elisa onu asla kaybetmeyecekti.

TUZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin