"Lanet olsun!" dedi Mel, elindeki oyun konsolunu bırakırken. "Yine yenildim."
Gözlerinde ufak bir hayal kırıklığı ve yorgunluğunu kanıtlayan bir solukluk vardı. Bol, beyaz kazağının yakasını çekiştirdi, sıcaklamıştı. Altındaki kumaştan bitme kısa şort bile onu serinletmeye yetmiyordu-ki belli ki sıcaklamasının sebebi üst üste gelen yenilgilerdi. Bu altıncı oyunlarıydı ve Mert hep onu yeniyordu.
"Yatalım artık, yenmekten sıkıldım." dedi Mert, konsolu cam sehpaya bırakırken. Fakat konsol, yuvarlak cam sehpanın ucundan düştü, belli ki bu ikisini de ilgilendirmiyordu. Mel sinirle gözlerini devirdi ve ayağa kalktı. Dağınık topuz yaptığı itinasız saçlarını düzeltti ve yüzüne iyi tutam kahverengi saç döküldü.
"Yatakta mı yatmak istersin, koltukta mı?"
Elbette ki Mert bunu sorarken ciddi değildi. Mavi gözleri alayla Mel'e bakıyordu. Yeşil ve desensiz olan koltuğu açtı, oldukça genişti koltuk.
Mert üstündeki beyaz kısa kollu bluzü çıkarttı ve koltuğa uzandı. Altındaki eşortman yeterince rahattı zaten.
Mel ise merdivenlerde yukarı çıkıyor, odanın yerini hatırlamaya çalışıyordu. Üst kata çıkınca, sessiz olmaya çalışarak kırmızı kapılı odaya ilerleri. Koridor uzun ve genişti. Kapıyı hafifçe itti ve karşısına çıkan geniş, siyah ve desensiz yatak ile bir nefes verdi: doğru odadaydı. Kapının hemen karşısındaki yatağa uzandı ve yanındaki komidinin üzerindeki dijital çalar saati ayarladı, çekmeceden şişe suyunu çıkartıp bir yudum aldı ve yerine koydu.
Yatmaya çalıştı, kırmızı dolabın üstündeki siyah şeritleri inceliyordu, iki kapılı küçük bir dolaptı bu. Yanında da iki raf ve siyah-kırmızı bir çalışma masası vardı, sadece bir sandalye ve bir lambaya sahipti, onun da sağında geniş bir pencere...
İçeri süzülen ay ışığı âdeta bir gece lambasıydı. Mel, gözlerini yavaşça yumdu.
~
Mel
Bazı boğuk sesler geliyordu karanlıktan. Sonra karanlıktan hafif bir ışık süzüldü ve sesler netleşti.
"Mel?"
Ses aşağı kattan geliyordu, Mert kesin yemek yapması için birini arıyordu. Gözlerimi devirdim, gerçi benim de yapabildiğim yemeklerin sayısı beşi aşmaz ya o ayrı.
"Hey, Mel!"
Yatağımın yanında biten ayak seslerinin sahibine baktım: dağınık, kıvırcık, kahverengi saçlarıyla ve parıldayan mavi gözleriyle karşımda bir adet Mert duruyordu.
"Günaydın. Şey, ben... yemek yapmayı tam beceremedim-asıl amacım sana sürpriz yemek yapmaktı ama..." omuz silkti ve masumca gülümsedi: "-bilirsin, bu işleri beceremem."
Yavaşça yataktan doğruldum ve esnedim, şu an beyaz kapı ile bakışıyordum. Genelde uyandıktan sonraki ilk beş dakika böyle geçerdi.
"Eee?"
Mert yanıma oturdu: "Hadi, gel."
Uzattığı eli tuttum ve doğruldum. Odadan çıktım ve arkamdan gelen ayak seslerine bakılırsa; o da geliyordu. Karşımda beyaz düz duvar, sağdaki kapıda ise tuvalet vardı. Tuvalete gird- saçlarım berbat! Elime hışımla tarağı aldım ve sertçe taramaya başladım. Tanrım, bu nasıl bu hale gelmişti!
Merdivenlerden inmeye başladım. Merdivenin gittikçe sola kıvrılışını seviyordum. Salonun sürgülü kapısını ittirdim ve mutfak bölğmine geçtim. Bildiğiniz Amerikan mutfak işte, teyzem -Mert'in annesi- bu tür şeylere bayılırdı.
"İki yumurta kırıyorum, 'küçük bey'!"
"Dört olsa daha iyi olmaz mı?" diyen Mert'e diktim gözlerimi. Alayla baktım:
"Oha."
"Oha?"
Gözlerimi devirdim ve arkamı döndüm. Buzdolabını açıp içinden dört yumurta çıkardım ve kırmızı tezgaha koyup yumurta yapmaya başladım.Mert
Odama çıkmamla duraksamam bir oldu, yatağım neden dağınıktı? Burada kimsenin uyumadığını sanıyordum. Aynanın karşısına geçince üstsüz olduğumu hatırladım ve dolaptan gri, bol ve "v" yakalı bir tişört giydim. Kapıyı kapatıp aynaya baktım ve saçlarımı düzelttim. İçimden de Mel'in dün gece ki hâli geliyordu:
"Ya ofsayt değil mi!?"
"Buna ofsayt denmiyor, Mel"
"Ya ofsayt işte!"
Yüzüme bir tebessüm yerleştirdim. Yattağı toplamak için yorgana elimi uzattığımda hemen geri çektim, Allahım yorgan ısı saçıyordu resmen.
Tarif edemediğim bir enerji yoğunluğu vardı, elektrik çarpması gibi sıcaklık çarptı. Kapıya doğru ilerlerken istemsizce yutkundum.Yorgana ne olmuş olabilirdi ki?
~~~~~~
Umarım beğenmişsinizdir, biraz kısa fakat dolu bir bölüm olduğunu düşünüyorum ○,○
Düşüncelerinizi lütfen yorumlara yazın ve vote verin.Desteklediğiniz için teşekkür ederim♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|Kırmızı: Ateş|
Fantasia"Bu yaşananlar olan değil." Kırmızı gözlerini, gözlerime kitledi. Bakışları ürkütücü, bir o kadar da can yakıcıydı. Tek kaşını kaldırdı, gözleri kuşku ve gizem doluydu. Sesimin titrememesini umdum: "Ama oldu."