✔ Aşk Çıkmazı - 5

105 33 31
                                    


Media - SELİN SOYLU

crkTulay canımın içine ithafen ❤

Hayatta yalnız olduğunu senin yüzüne vurmaktan çekinmez sevdiklerin. Kendi doğruların yapmaya çalışırken, onlara göre yanlışlarını engellemeye çalışırlar.

Bu döngü hep öyle devam eder hayatında. Senin yanlış yapmaya bile hakkın olmaz, izin vermezler. Benim de öyleydi, karşımda duran devrim abime söyleyecek sözlerim kalmamıştı. Kaç yıllık kardeşini tanımamışsa bundan sonra da diyecek lafım olmayacaktı ona.

-abii... Sen ne diyorsun öyle?  kardeşini hiç mi tanımıyorsun?

-Yeter arşil! Bıktım senin bu hareketlerinden! Babam öldüğünden beri onun yokluğunu yaşatmamaya çalıştım. Okumadım köpek gibi çalışıp, sizi okutturdum. Kendi içimde verdiğim savaşlar yetmiyormuş gibi üstüne hayata karşı da savaştım. Daha yaşım neydi ki benim iş hayatına girdim. Bi günden bi güne isyan ettim mi?!  Ya da çekip gittim?! Hayır!!!  Ama artık yeter! Bundan sonra siz kendi ayaklarınız üzerinde duracaksınız. Benden bu kadar! Beni hiçe sayan bir aile de gizli işler çevrildiği sürece daha fazla kalmam! Bundan sonra ne yapıyorsan, kimi seviyorsan, kimin evine geceleri gidiyorsan git arşil!

Devrim abim sözünü bitirip kapıyı çarpıp çıktı. Bense ardından gözyaşlarıma boğulmuş gitme bile diyememiştim. Diyemezdim de zaten...

Beni, kardeşini tanımamış üstüne konuyu bilmeden bağırıp çağırıp çıkmıştı.

Aynı gün içinde borayı öğrenen ikinci kişi olmuş ve bana sürtük damgası vurmuştu....

Ben onun evine sadece onu görmeye gidiyordum arada, başka hiç bir şey yapmıyordum ki.

Bana öyle diyen birine bende bir daha abi demezdim ki zaten... Benim öyle bir abim yoktu...

Yataktan kalkıp okula gitmek için giyinmeye başladım. Bir yandan ağlıyor bir yandan da hazırlanıyordum. Kıyafetlerimi giyip çantamı aldığım gibi aşağıya indim.

Aşağıda annem ve nesrin abla oturuyordu, böylelikle abimin de nerden öğrendiği anlaşılmış oluyordu. Nesrin abla bana mahçup gözlerle bakarken, annem ise peşimden gelmiş oturup konuşalım diyordu.

Ama benim ne o ortamda oturacak ne de konuşacak hiç bir şeyim yoktu! Beni tanımayan bir aile de daha fazla duramazdım zaten.

Koşarak dışarı çıkıp kendimi boş sokağa attım. Bulutlu hava nefes almamı daha da zorlaştırıyordu. Kaldırım taşlarının üstüne oturup sakinleşmeye çalıştım ama olmuyordu. Abimin söyledikleri kulağım da yankılanıyordu. Benim abim benim hakkımda yanlış düşünmüştü, kardeşine inanmamıştı...

Sakinleşemeyeceğimi anladığım da üstümü silkeleyip ayağa kalktım. Zaten okula az bir yolum kalmıştı. Servise binmeyip yürümeye başladım bu defa.

Okula varınca boranın bile gelip gelmediğine bakmadan sırama geçip oturdum.  2 dk sonra da selin geçip yanıma oturdu. Günaydın dedikten sonra tekrar önüme döndüm.

Selin bende birşeyler olduğunun farkındaydı, sürekli ' neyin var?  Söylesene arşil ne oldu?'  deyip duruyordu. Ama anlatacak gücü kendimde bulamıyordum. Sonra deyip geçiştirdim.

Hayatımda ilk defa öyle bir şey yaşıyordum ve oldukça zoruma gidiyordu. Nasıl anlatacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum. Ve yeni tanıdığım bir insana güvenmeli miydim?

Hoca gelince tüm sınıf ayağa kalktı, o an boranın da sınıfta olduğunun farkına vardım. Her zaman ki umursamaz tavrıyla sırasında duruyordu. Ve tabi kerem, yine deli dolu halleriyle sınıftakilere laf atıp duruyor arada bir seline de bakıyordu.

Yerime oturduktan sonra bu defa yüzümü boranın olduğu tarafa çevirip onu izlemeye başladım. Her ne olursa olsun onun yüzünü görmek bana acılarımı unutturuyordu. Abimin yaşattığı hayal kırıklığını her ne kadar unutamasam da, boranın yüzüne bakınca az da olsa düşünmemeye çalışıyordum.

Kusursuz yüzüne seyre dalmışken, yüzünü bana çevirmesi ile gözlerimiz kesişti. Hayatımda ilk defa Bora ile göz göze geldiğim de gözlerimi kaçırmadım. Gözlerimi kaçırmaya bile yorgun hissediyordu ruhum. Karanlığın da hapsolduğum gözlerle bakışırken onun gözlerini çekmesi ile bakışmamız son bulmuştu.

Yine ve yine bir imkansızlığa doğru sürükleniyordum. Hani gözler anlatırdı herşeyi? Peki neden şu an da onun gözlerine bakınca hiç bir şey anlayamıyorum? 3 yıldır da hiç bir şey anlayamıyordum zaten.

Sıkıntıyla bir iç geçirip gözlerimi kapattım, yine hayal dünyama daldım. Hayallerim bile artık flu bir hal almıştı, net olamıyordum.
Sakinleşemiyordum, herşey üstüme üstüme geliyordu.

Elimi yüzümü yıkamak iyi gelecekti, onun için hocadan izin alıp lavaboya gittim. Lavaboya gidince yere çöküp ağlamaya başladım. İnanamıyordum, çok zoruma gidiyordu abimin dedikleri.

Ben ağlamaya devam ederken gelen ayak sesleri, içeriye birinin girdiğini gösteriyordu ama şu an onu takacak durumda değildim. Kendimi sakinleştirmem gerekirken aksine bu defa hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

Sigara içmek için dersten çıkan Bora gelen ağlama sesiyle yönünü gelen sese doğru çevirdi.

Omzuna dokunan elle  başımı hafifçe kaldırdım. Karşılaştığım koyu kahve gözlerle şaşkına döndüm. Aşık olduğum gözlerin sahibi Bora karşımda duruyordu. Ayağa kalkmam için elini uzattınca şaşkınlığım kat be kat artmıştı. Bir ona birde uzattığı eline bakıyordum, tutmalı mıydım?

Tapılasıca bir gülümseme yerleştirdi yüzüne, o an ona aşık olduğum için binlerce kez şükrettim. Gülümsemesi bana cesaret verircesine elimi uzatıp elini tuttum. Hiç zorlamadan beni çekip kaldırdı.

İlk defa borayla bu kadar yakın oluyordum, aramızda sadece 2 adım kadar fark vardı. Ellerimi birbirine kenetleyip başımı önüme eğdim, yüzüne bakmaya çekiniyordum.

Uzun bir süre ikimizde konuşmadan durduk, sadece nefes alış verişlerimizin sesi duyuluyordu. Birde maraton da birinci olmuş gibi hızla atan kalbimin sesi.

Sessiz ortamın sakinliğini boranın sesi bozdu;

-Unutma! Bugün ağladığın şeyler için yarın pişman olacaksın. Onun için üzülmeye değmez.

Deyince bu defa başımı kaldırıp hayran olduğum gözlere baktım. Bugün onu tanıdığımdan beri ilk defa böyle içten gülüp bana bakmasına şahit oluyordum. Üstelik sadece bana bakıyordu, ve gülme sebebi de bendim.

Önüme düşen saç tellerimi kulağımın arkasına sıkıştırıp, elinin tersiyle yanağımı okşadı. O an orda onun ellerinde can verebilirdim belki. Sonrasında da gitti zaten...

Geride kalmış bi adet ben ve yeşeren umutlarımla, hayal kırıklıklarım.

Yerimde ağlamak ve gülmek arasına kalmıştım. Mutluluktan gülmeli miydim ya da şaşkınlığımı atıp ağlamalı mıydım?

Dedikleri aklıma gelince ağlamayacağım dedim, çünkü; değmiyordu. Ağlamama sebep olan insanlar için değmiyordu. Bunlar ailem dahi olsa bile.

Bu defa yüzümü  yıkayıp, gülerek kendime çeki düzen verdim. Ve sınıfın yolunu tuttum. Bugün yeterince ağlamıştım zaten bir daha da ağlamayacaktım.

Sizce bölüm nasıl olmuş?

5. Bölümü de burda sonlandırmış oluyoruz. Yb en kısa zamanda sizlerle olucak.

Yb hakkında vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

İnstagram hesabımız

Ask_cikmaziwattpad

Hesaplarından ulaşabilirsiniz...

A$K ÇIKMAZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin