Bölüm 12

121 7 0
                                    

Danny beni sarstı. "Hı? Ne oldu?" "Bacağın. Bu halde bizden kaçmana gerek yoktu." "Her gece koşuya çıkıyorum. Sizinle alakası yok." tekrar ayağa kalkmaya çalıştım ama başaramadım. Tekrar kalçamın üstüne yapıştım. "Gel buraya." Darran beni kucağına aldı. "Hayır. Bırak Darren. Ya Darren! İndir beni!" debelenmeye çalıştım. Beni sadece iki elinin üzerinde kavaya kaldırdı. "Bırakayım mı gerçekten?" blöf yapıyordu. "Darren seninle uğraşacak halim yok." ellerini çekti ve aşağıya düşecekken beni tekrar tuttu. Düşerken küçük bir çığlık attım."Darren çocuk musun ya?!" Danny ve Darren gülmeye başlamışlardı. Bense kızarmış yüzümle ve çatılmış kaşlarla yere bakıyordum. Gülmeyi kesmişlerdi. Şimdi ise sadece eve yürüyorduk. "Kendim yürüyebilirim Darren." cevap vermeden sadece eve yürüyorduk. Morali bozuk gibiydi. "Darren kendim giderim!" beni o anda yaralı bacağımın üstüne bıraktı. Biraz sendeledim ama sonra düzeldim. "Seni korumaktan yoruldum! Ne var sanki çeneni kapalı tutsan?! Hep senin arkanı kolluyorum! Yeter artık! Ne istiyorsun benden?! Yoruldum ben! Anlıyor musun! Yo-rul-dum!" tüm gücüyle bana bağırıyordu. Danny' de şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Gözlerimin dolmasıyla arkamı dönmem bir oldu. Yanağımdaki yaşı sildim ve yürümeye başladım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Sonra Woodellara gitmeye karar verdim. Onları alt etmem için güçlü olmam lazımdı. Demir kapıyı yumrukladım. Açılmamıştı. Arkamı dönecekken ileride abimi gördüm. Çok benziyorlardı. Abim yaşıyordu! Yanına hızla yürümeye başladım. Tam arkasındaydım. Onun omzuna dokundum. Bana döndü. Abimdi! Gerçekten yaşıyordu! "Abi." dedim ve ona sarıldım. Onunsa kolları sarkıyordu. Göz yaşlarımdan dolayı yüzü bulanıktı. Ondan ayrıldım ve dolu gözlerimle ona sırıtmaya başladım. "Biriyle karıştırdınız herhalde. Sizi tanımıyorum." işte her şey mahvolmuştu. Mutluluk göz yaşlarım, üzüntü göz yaşlarına dönüşmüştü. Arkasını dönüp gitmişti. Yere çöktüm ve dizlerimi kendime çektim. Olayın şokunu atlatamamışken abim bana "biriyle karıştırdınız herhalde. Sizi tanımıyorum." demişti. Belki uzun zamandır ilk defa mutlu olmuştum. Ama o da yalan bir mutlulukmuş. Yerden kalktım ve yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bilmeden sadece yürüyordum.

Saatin ne kadar çabuk geçtiğinin farkına varmamışım. Cody merak etmiştir. Ve annemler. Umrumda değil. Eve dönmeyeceğim. Belki bir gün, belki bir hafta, belki bir ay. Ne zaman istersem o zaman gideceğim yanlarına.

Köprünün altına gittim. Bir kaç kız, ve bir kaç erkek ateşin etrafında ellerini ısıtıyorlardı. Beni fark etmiş olmalılar ki hepsi aynı anda bana döndü. "Bize katılsana." "Teşekkürler. Böyle iyiyim." duvara yaslanarak yere oturdum. Yaralı bacağım düz, diğeri ise kendime çekiktin Tek kolumu kırık bacağıma dayadım ve kafamıda duvara. Gözümü kapattım. Çok açtım. Etrafımdaki insanlara zarar vermekten korkuyordum. Onlarda içki varsa onlara zarar vermezdim. "İçkiniz var mı?" "Tabi. Yoksa hayat geçmez." "Aynen öyle." gazete kağıdıyla sarılı bir şişe getirdiler. Fondipleyim içtim. "Çarpar dikkat et." "İmkansız." gülmüşlerdi. "Ağır bu içki yalnız." bu kez ben gülmüştüm. "Eğer içme yarışına girip, ordan beş milyon dolar kazandığımı bilseydiniz bana bunu demezdiniz." sesim alaylı çıkmıştı. "Sen Şeytan Üçlüsü' nden misin?" diye sormuştu. Artık öyle bir grup var mıydı bilmiyorum. "Hayır." dedim sadece. "Onların nasil bir şey olduğunun farkındasın değil mi?!" "Ne gibi?" cevap vermemişlerdi. İyice acıkmıştım ve yüzüm belli olmaya başlamıştı. Ayağa kalktım ve onların yanına gidip ardı ardına içkileri içtim. Onlarsa bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Çünkü içkilerini bitirmiştim. "Size alırım." dedim masum görünmeye çalışarak. "Çok mu paran var?" diye benim üstüme gelmeye başladılar. "Biraz bize versene." "Hadi ama. Sadece birazını." "İkimizde anlaşalım." kızlar gülerek onları izliyorlardı. Sinirimi bozmuşlardı. Yüzüm belirginleşmişti. "Şeytan Üçlüsü' nden Angie." "Tam üstüne bastın." bu kez onlara doğru ben yürüyordum. Dudağımın tek kenarı yukarıya doğru kıvrıktı. "Bak Angie. Paran senin olsun. Gerçekten." "Zaten benimdi. Ve sizde öyle." çocuklardan birini aldım ve boynunu kırdım. Diğerlerinede aynısını yaptım. Sadece üç saniyede. Etrafıma baktığımda bir kızın kaçmaya çalıştığını gördüm. Onun yanına koştum. Benim olduğumun farkında değildi. Birden önüne çıkınca tırmandığı yerden yere yuvarlandı. Sanırım omzu çıkmıştı. Onun yanına indim. "Aaa aa. Şimdi canın daha çok yanacak. Hay aksi!" dedim kıza alayla. O ise acı içinde yerde dönüp duruyordu. Kolundan tutup kaldırdım. "Nolur yapma." diye bana yalvarıyordu. "Bu olanları unut. Merdivenlerden yuvarlanıp kolunu kırdın. Beni tanımıyorsun. Onlarda senin arkadaşların değiller." beni dinledikten sonra ağlamayı kesti. Kafasını salladı ve yavaş adımlarla ilerlemeye başladı. Dayanamayacaktım. Kendime hakim olmalıydım ama yapamıyorum. Koşarak kızın boynundan tuttum ve kendime bastırdım. Bağırmaya başladı. Onun gözlerine baktım ve "Sakın bağırma." işime devam ettim. Kendini kaybediyordu. Ellerimin arasında kızın cansız bedeni vardı. Kızla işim bitince diğerlerine geçtim. Hepsinin kanını son damlasına kadar içtim. Sonra cesetleri ortadan temizledim. Bacağım biraz zorluk çıkartmıştı. Yinede iyi hissediyordum. Koşabilirdim artık. Bir kaç metre koştum. Canım yanmıyordu. Yine tüm gece koştum. Bir yerde durdum ve dinlenmeye başladım. Telefonum çalmıştı. Gizli numara arıyordu. "Kimsin?" "Cody' nin işi bitti." dedi ve telefonu kapattı. Cody mi? Olamaz! Dane! Hızla eve koştum. Cody' nin odasına gittim. Yatağında uzanmış, mışıl mışıl uyuyordu. Kendi odamda olan Mia' ya baktığımda o da uyuyordu. Sıra annemlerdeydi. Evdeki herkes uyuyordu. Demek yokluğum fark edilmemiş. Salona inip Danny' yi aradım. "Angie?" "Dane nerde?!" "Bilmiyorum." "Beni aradı ve Cody' nin işinin bittiğini söyledi. Korkuyorum." "Cody şu an güvende mi?" "Evet. Dane ile konuşmam lazım." "Sana yine zarar verecek." "Sorun değil." "Bu kez daha kötüsünü yapacak Angie! Aklını mı kaçırdın sen?!" "Cody' ye zarar gelsin istemiyorum." "Sizin eve geleceğiz." "Darren?" "O da gelecek." "Peki." telefonu kapattım. Yaklaşık beş dakika sonra Darren ve Danny gelmişti. Darren sürekli gözlerini kaçırıyordu. "Şimdi ne olacak?" "Her gece burdayız. Sabahta Cody ve Mia yanımızdan pek ayrılmamaya çalışsınlar." "Cody bunu kabul etmez." "Zorunda. Gerekirse onu yönlendir." kafamı salladım. Kaldırıma yürüdüm ve oturdum. Gözlerim dolmuştu. Kafamı kolların arasına gömdüm. Nasıl bir şeye bulaştım ben? Niye Cody ve Mia' yı dinlemeyip Şeytan Üçlüsü ile konuştum ki? En önemlisi neden kimseye haber vermeden mezarlığa gittim? Şu an bunları yaşamıyor olacaktık. Cody' ye bunları yaşatmaya hakkım yoktu. Mia' ya da yoktu. Woodellarla işim bittikten sonra ailemi alıp burdan gidecektim. Gerisi hiç önemli değil. Normalde olsa Londra' ya gitmeyi hemen kabul ederdim. Ama abimin işini halletmem lazımdı. Aslında her şey yeni başlıyordu. Belki abim geri gelmeyecekti ama bunu yapanlara güzel bir ders olacaktı. Bana yalvaracaklardı. Onların ailelerini ellerinden alacaktım. Onların gözlerinin önünde birer birer tanıdıklarını alacaktım. Ayaklarıma kapanacaklardı sıra ailelerine geldiğinde. İşte ben... O günü sabırsızlıkla bekliyorum. İntikam günü gittikçe yaklaşıyor.

Yanımdaki kıpırdanmayla ıslanmış gözlerimi sildim ve kafamı kaldırdım. Darren bana şaşkın gözlerle bakıyordu. "Özür dilerim." dedim ve kalkmaya çalıştım. Bileğimden tuttu. "Angie ben... Öyle demek istemedim. Aaa... Çünkü ben seni..." Danny' nin bize bağırmasıyla sözü kesildi. Ne beni? "Dane geldi!" bileğimi ondan aldım. Koşarak Danny' nin yanına gittim. Dane ile konuşuyorlardı. Onların yanına gittim. Tam Dane' in üstüne atlayacakken Danny beni tuttu. "Seninle konuşmak için geldi." "Ona zarar veremeyeceksin!" diye onun üstüne atladım. Vurmaya başladım. Garip olan şey ise Dane' in karşı çıkmamasıydı. Yüzüm belirginleşti. Dişlerim uzayınca kafamı onun boynuna götürdüm. Ama Danny belimden tutarak beni geriye çekti. Darren' da kollarımdan tuttu ve Dane' e saldırmamı engelledi. "Angie Cody' ye bir şey yapmayacağım." "Seni... Ne?" "Duydun işte." "Darren tamam bırak." kolumu bıraktı. "Özür dilemek için geldim. Aslında ben.. Kendimi fazla kaptırdım." "Nihayet anladın!" "Ve bacağına gelirsek..." "Bence artık git." sinirden Dane' i öldürebilirdim şu an. Kafasını salladı ve arkasını dönüp gitmişti. Danny' de onun arkasındaydı. Eve girecektim ki Darren beni kolumdan tuttu. "Darren tamam sorun değil." "Hayır dinle lütfen. Sana zarar gelmesini istemiyorum. Sana bir şey olunca canım yanıyor Angie. Kalbim acıyor. Biliyorum. Belki bana kalbin yok diyeceksin ama hissediyorum. Ben seni se-vi-yo-rum. Anladın mı?!" Darren beni seviyordu. Vay canına! Ona dalga geçer bir şekilde baktım ve eve girdim. Odama çıktım. İnternete Woodel yazdım. Sayfaların ilkine tıkladım.

Woodel Malikhanesi. 1972' den beri bu dünyada. Başkanları Paul. Daha önceden bir çok cinayet, dolandırıcılık, fuhuş, hırsızlık, kumar gibi suçlardan dolayı bir çok kez hapse girdiler.

bunları önemli bulmayarak sitenin en aşağısına indim. Paul Woodel, Emma Woodel, Jessica Woodel, Darren Woodel, Dane Woodel, Danny Woodel. Bir saniye Darren, Dane, Danny? Onlarda mı bu grupta? Peki abim? Onların mı işi peki? Abimi onlar öldürmüş olamaz değil mi? Lütfen onlar olmasın. Lütfen...

Şeytan DörtlüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin