Abin diye bağırınca durmuştum. Sanki sihirli bir kelimeydi. Abin... Abin.. Bunu duymayalı uzun zaman olmuştu doğrusu. Bunu özlemişim. Sadece "abin" kelimesi bile beni oldukça mutlu etmişti.
"Abim mi?"
"O... O yaşıyor!"
"Abim öldü!"
"Ölmedi. Paul' a çalışıyor. Onu öldürecekler!"
"Ne saçmalıyorsun sen?!"
"Diyorum ki abin ölmedi. Abin Paulla çalışmak için yaptı her şeyi. Sizin onun öldüğünü sanmanız içindi."
"Bu, bu çok saçma! Sana neden inanayım ki?!"
"Doğruyu söylediğim için olabilir mi?"
gözlerim dolmuştu. Eğer doğruysa?
"Abimi daha önce orda görmedim!"
"Görevdeydi."
"Sana inanmıyorum. Seni. öldürmemem için. tek bir sebep söyle."
"Eğer öldürürsen sen kaybedersin vampir kız."
"Bundan birine bahsedersen, tüm yakınlarını tek tek elinden alırım. Tüm sevdiklerini senin gözünün önünde öldürürüm. Anladın mı beni?!"
korkulu bakışlarla kafasını aşağı yukarı salladı.
"Güzel. Ve seninle işim bitmedi."
ondan uzaklaştım ve koşarak okula gittim. Bahçe boştu. Tabi Cody' nin arkadaşlarını ve Cody' yi saymassak. Hepsi birden ayaklandılar ve bana doğru yürümeye başladılar. Akan rimelimi elimle sildim. Derin bir nefes aldım.
"Angie? Ne oldu sana?! Canını mı yaktı o piç?!"
hiçbir şey demeden ona sarıldım. Tekrar ağlamaya başladım.
"Angie!"
"Abim... O, o yaşıyor."
"Ne?"
"Gruptaymış o da. Görevdeyken hiç görmemiştim ama."
omzundan ayrıldım. Şimdi hepsi pür dikkat benk dinliyorlardı.
"Ne grubu?"
"Yeni katıldım."
"Nasıl bir grupmuş o?"
"Abim için katıldım. Woodellar."
hepsi gözlerini iri iri açarak bana bakmaya başladılar.
"Ne?"
"Duydun işte. Abim onlara çalışıyor. Ve o Paul' un kanını-"
arkadaşları aklıma gelince çenemi kapadım. Bir şey söylemeden okula doğru yürüdüm. Ağır ağır merdivenleri çıkmaya başladım. Ayaklarımı yere sürte sürte sınıfa doğru gittim. Kapıyı çaldım ve içeriye girdim. Hoca masasının üstüne oturmuş sınıfa bir şeyler anlatıyordu. Beni görünce gülmesi bir anda soldu. "Git müdür bana kağıt yazsın geç girdiğin için."
"Hocam özür dilerim."
"Tamam geç yerine. Bir daha olmasın."
sırama geçip oturdum. Kafamı kollarımın arasına gömdüm. Bu gün olanları sindirmeye çalıştım. Ama hiçbir sonuç yoktu. Öldüreceğim çocuk bana bir anda abimin yaşadığını söylemişti. Woodellara çalışıyormuş. Görevde olduğu için gelmiyormuş şu sıralar. Ancak ben internette üyelerine baktığım sırada abimin resmini görmemiştim.
"Angie? iyi misin?"
kafamı kaldırdım ve soluma baktığımda Mia' yı gördüm. Ban endişeli gözlerle bakıyordu.
"Aa.. Evet iyiyim."
"Rimelin akmış bayağı."
"Tenefüste yıkarım. Teşekkürler bu arada."
"Sen iyi olduğuna emin misin?"
"Evet."
tekrar kafamı sıraya gömdüm.
Sonunda ders bitmişti. Mia' nın makyaj malzemelerini aldım. Sınıftan çıktım ve direk olarak tuvalete gittim. Aynanın karşısına geçtim. O kadar berbat değildim. Saçımı bileğimdeki tokayla hafifçe topladım. Musluğu açtım ve buz gibi suyun beni rahatlatmasına izin verdim. Defalarca yüzüme su çarptım. Mualuğu kapatım havlu peçeteyle yüzümü kuruladım. Makyaj çantasını açtım ve içinden kullanacağım rimeli, eyelineri, ruju, fondoteni, allığı çıkarttım. Fondotenden biraz alıp çok belli olmayacak şekilde sürdüm. Daha sonra eyelinerimi çektim ve rimelimi sürdüm. Rujumuda sürdükten sonra dudaklarımı öpücük pozisyonuna getirip allığı sürdüm. Her şeyi toparlayıp tuvaletten çıktım ve sınıfa girdim. Cody ve arkadaşları vardı.
"Cody?"
"Angie?"
"Niye burdasın yine?"
"Beni kırıyorsun sevgili kuzenim."
"Ne istiyorsun?"
"Bugun Sean gelecek. Hatırlıyorsun değil mi?"
dalga mı geçiyordu bu?
"Sanırım evet."
"Seni yemeğe çıkarmak istiyor."
"Ben ne yapabilirim?"
"Onunla yemeğe çıkabilirsin mesela."
"Çok yorgunum."
"Ama sen..."
her şeyi batıracaktı aptal! Gözlerinin tam içine baktım ve susması için işaret gönderdim. Açık kalan çenesini kapattı ve bana 'özür dilerim' tarzında bakışlar yolladı. Bende kafamı sallayarak bir şey olmadığını söyledim. Bu sırada önceden kavga ettiğim Ellis yanında arkadaşlarıyla gülerek geldiler yanıma. Ve elini iyice açarak bana bir tokadı geçirdi. Ben daha ne olduğunu anlamadan kız beni kafamdan tutarak duvara geçirdi. Oha! Duvar parçalanmıştı resmen! Bu şiddetli çarpmanın etkisiyle yanağımda çatlaklar oluşmuştu. Uzun zamandır insan kanı içmediğimden Ellis' e karşı koyamazdım.
"Ellis. Nefes alamıyorum."
bunu zorlanarak söylemiştim.
"Angie! Ellis bırak! Bak çok fena olur!'
Cody' nin sesi kulaklarımda çınlıyordu. Ellis yanındaki kızlara bir işaret yaptıktan sonra kızlar Cody' nin yanına gittiler ve boynunu aşağıya doğru eğerek sınıftan dışarı attılar. Ve sınıfta kalan diğer kişileri de korkutarak dışarı çıkardılatlr ve onlarda kapıda nöbet tutmaya başladılar.
"Ellis boğazım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Dörtlüsü
VampireAngie liseye daha yeni başlamıştır. Okula ilk geldiğinde Şeytan Üçlüsü denilen bir grup sürekli onunla uğraşmıştır. Angie abisini görmek için mezarlığa gider. Ancak bir vampir tarafından ısırılır. Böylece o da artık bir vapirdir. Başına böyle bir o...