Bu kitap, evrenin gizemli koridorlarında dolaşan tanrıların hikayesini anlatıyor. Her biri kendi alanında kudretle donatılmış, güçleri evreni saran esrarlı varlıklar.
Bu sayısız tanrı ve tanrıça, evrenin dengesini korumak için çabalarken, aralarında...
Tanrıların Demircisi Afber, yüksek dağların doruklarında, dorukların ötesindeki ateşli zirvede yaşardı. O'nun demir çekici, dünyanın kalbindeki ateşle dövülmüştü ve her vuruşu evrenin ritmine uyum sağlardı. Afber, Tanrıların istekleriyle kutsal eşyalar yaratma göreviyle atanmıştı.
Afber'in demirci atölyesi, görkemli alevler içinde parlıyordu. Her çekiç darbesi, yaratılmış en güçlü kılıçları, zırhları ve diğer efsanevi eşyaları şekillendiriyordu. O'nun işleri sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal birer sanat eseriydi. Afber, demiri sadece malzeme olarak değil, aynı zamanda bir anlam ve güç kaynağı olarak görürdü.
Bir gün, Tanrıça Asle'nin tapınağından gelen bir çağrı üzerine, Afber'in ustalığı yeni bir boyut kazandı. Asle, güzellik tanrıçası, özel bir kılıç istiyordu. Bu kılıç, sevgi ve şefkatle dövülmüş, aynı zamanda güç ve koruma sunan bir sanat eseri olmalıydı. Afber, bu çağrıya gönülden yanıt verdi.
Afber'in atölyesinde, sevgi ve şefkat ateşleri yandı. O, demirin sıcağını ve çekiç darbelerini kullanarak, Asle için eşsiz bir kılıç yaratmaya başladı. Kılıcın kabzası, bir gül şeklindeydi ve her yaprağı, bir annenin şefkatini simgeliyordu. Kılıcın kendisi, ateşin içinde dans eden renklerle kaplıydı, sevginin ateşini temsil ediyordu.
Tamamlandığında, Afber'in yarattığı kılıç, Asle'nin beklentilerini aşan bir güzellikte parlıyordu. Asle, bu özel armağanı alırken mutluluk içindeydi. O an, Tanrıların Demircisi Afber'in sadece bir demirci değil, aynı zamanda bir sanatçı ve yaratıcı bir ruh olduğunu gösteriyordu.
Afber, görevini tamamladıktan sonra yine doruklara çekildi, demirin sıcak nefesini hissetmeye devam etti. O'nun atölyesi, gelecek çağrıları beklemeye devam ediyordu, çünkü Afber'in işi, evrenin dokusuna şekil vermekti.
Afber ve Afreyas'ın destansı aşk hikayesi, tanrısal bir birliktelik olarak efsaneleşmiştir. Afber'in, yüzünü sadece sevgilisi Afreyas'a gösterdiği ve ona olan sevgisi için yıllarca emek harcadığı anlatılmıştır. Afber'in çabalarının zirvesi, kuzeyde büyük dağlarda nadide bir maden olan "Fümerdaf"ı bulup bu madeni kullanarak Afreyas için muazzam bir yüzük yapmasıdır.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu yüzük, Afber'in özverili sevgisinin ve el becerisinin bir simgesidir. Afreyas'ın da bu jest karşısında şaşkınlığını gizleyememesi, tanrılar arasındaki bu eşsiz bağın ne denli güçlü olduğunu vurgular. Afber'in, Afreyas'a duyduğu aşkın bir örneği olarak, bu yaratıcı tanrısal aşk hikayesi Limeon Krallığı halkı arasında dilden dile dolaşır.
Afber ve Afreyas'ın birlikteliğinden doğan Hüpervas, Volkan Tanrısı olarak, krallığın doğal dengesine etki eden önemli bir tanrısal varlık haline gelir. Onun devasa boyutları ve kontrol ettiği volkanik güçler, Limeon Krallığı'nın doğal çeşitliliğine zenginlik katar.
