Beni sımsıkı sararken kokusu birden içime doldu öyle güzel kokuyordu ki hayran olmamak elde değildi bu sanki parfümün o ağır kokusu değilde teninin kokusu gibiydi.
Beni bırakınca birden dengemi kaybetmemle yere kapaklanmam bir olmuştu ismini dahi bilmediğim çocuk arkamdan gelen siyahlar içinde giyinmiş çocuğu yere düşürdü "abi affet nolur" dedi
Güzel kokan beni kurtaran çocuk diğer çocuğa tam yumruk atacağı sırada çocuk arkasına bakmadan kaçtı.Ben kaçan çocuğa bakarken bir gölge belirdi yanıma, kafamı kaldırdım. zümrüt gibi yeşil gözleri benim elalarımla buluştu "iyi misin"dedi umursamaz bakışlarını üzerimde gezdirerek. Ne dediğini anlamamıştım.
Ben hala çocuğun zümrütlerine bakmakla meşguldüm. çocuk bana ne bakıyorsun bakışı attığı anda ben gözlerimi kaçırıp kanayan dizime bakmaya başladım canım çok acıyordu dizim parçalanmıştı ve benim canım biraz tatlı olduğundan dolayı biraz da abartmış olabilirim.
O zümrüt yeşili gözleri üzerimde hissedebiliyordum "iyiyim" diye kestirip attım. bana inanmıyormuşcasına bir bakış atarak "emin misin " diyerek kafasıyla dizimi gösterdi.
Onun işaret ettiği tarafa kafamı çevirdim dizlerimi daha iyi inceleme fırsatı buldum,biraz sıyrılmış ve kanıyordu o kadar abartılacak bişey olmadığını düşünerek "evet iyiyim"dedim ve birden kalkmaya çabaladım dizim çok acıdığı için biraz zorlanmıştım ama eninde sonunda kalkmayı başarmıştım.
O sırada kolumdan biri beni sıkıca kavradı "madem iyisin seni taşımak zorunda kalmıyacağıma sevindim gidiyoruz "diyerek beni çekiştirdi ,neye uğradığımı şaşırmıştım kimdi bu ve beni nereye götürecekti anlam verememiştim ona hızla engel olup "sen kimsin beni nereye götüreceksin "diye bağırmıştım çünkü canım çok yanıyordu "bırak kolumu "diye daha çok bağırmıştım o ise daha çok sıkıyordu "ECELİN KÜÇÜK, ECELİN"dedi ve ruhsuz bir kahka attı çok korkuyordum elim titriyordu o ise elimin titremesine hiç önem vermiyordu ve beni çekiştirmeye devam etti.
Biraz zorladım ama hiç etkilenmiyordu birden konuşmaya başladı sesi kalındı fakat tınısı hoştu 'YAĞIZ ÖKER baban seni bana sattı güzelim "dediği anda artık gözüm kararmaya,başım dönmeye başladı yağız denen çocuk birşeyler söylüyor ama ben onun en sonki söylediği cümleleri algılayamıyordum artık.
en son hatırladığım şey ise o burnuma tanıdık gelen portakal kokusuydu ve Birinin beni kucağına almasıydı.Uyandığımda yumuşacık kocaman yatağın ortasında yatıyordum.
Ağırlığım pek fazla yoktu ama yatağın fazla yumuşak olmasından içine gömülüyordum.odanın turuncu şeritleri vardı geri kalan heryer bembeyazdı bu odanın sahibi her kimse turuncu rengi sevdiği belliydi belkide renk katsın diye boyanmıştır ama hoş gözüktüğü kesindi,duvarda da kafasında kocaman meksika şapkası bulunan kurbağaya benzeyen bişey ve yanında top tutuyordu altında da 1986 yazıyordu, odaya bakmaya devam ederken ayak sesleri gelmeye başladı ve birinin buraya geldiğini anladım.
Kapının kolu açıldığı sırada Hemen gözlerimi kapamam bir oldu -neden gözlerimi kapattıysam- yatağın bir tarafı çöktü gözlerimi açmaya korkuyordum.bu sırada o tanıdık gelen ses konuştu"uyumadığını biliyorum küçük o yüzden numara yapmayı kes".Sesi kadar sert çıkmıştı kii bir anda tüylerim ürperdi birden gözlerimi açtım ve zümrüt yeşillerin koyulastığını gördüm. yağız birden bana yaklaştı o an nefes alamadığımı farkettim.
Çocuğun nefesi yüzüme çarpa çarpa "artık benimsin seni o babandan ben kurtardım bana borçlusun ne dersem yapmak zorundasın anladın mı küçük"demesiyle yağız birden üstümden kalktı ve odadan çıktı.
Yataktan çıkmayı hiç ama hiç istemiyordum ve çok yorgun olduğumu fark ettim yorgana sımsıkı sarıldım ve göz kapaklarımın kapanmasına izin verdim.
"Ben senin baban değilim kes sesini gel buraya "dedi yanını işaret ederek.
"Yapma baba nolursun bunu benden isteme" birinin beni dürtmesiyle gözlerimin aniden açmam bir oldu terlemiş ve hâlâ gördüğüm rüyanın etkisindeydim o an ne yaptığımı ben bile anlamadan yağızı kucakladım öyle sıkı sarıldım çok korkmuştum o anları tekrar yaşamış gibiydim biran ne yaptığımı idrak etmemle yağızdan ayrılamam bir oldu nereye bakacağımı bilmiyordum kafama kaldırmama gerek kalmadan yağızın "dolapta kıyafetler var hepsi senin onlardan birini giy çıkmamız lazım"
kafamı kaldırıp onun suratına baktım ne diyeceğimi anlamıştı sanırım" çok soru sorma fazla merak edenleri sevmem bu yüzden dediğimi yap hızlı ol"dedi tam kapıdan çıkacakken tekrar bana döndü "babamın şirketine gideceğiz"dedi ve odadan çıktı.Şuanda yapmak istediğim tek şey biran önce banyo yapmaktı . Dolabı açtım ,Yağızın bıraktığı şeylerin içinde ihtiyacim olan herşey vardı biraz şaşırmış olsam da bir tane iç çamaşırı aldım ve banyoya girdim güzel ılık bir duş çok iyi gelmişti banyoda havlu bulmuştum -şanssız bir günün içinde şans hayret-odaya geri döndüm üstüme uygun dolaptan kıyafet ararken odanın kapısı açıldı içerde bir adet yağız gördüm hemen üstümü kapattım istifini bozmadan"sen daha giyinmedin mi hızlı ol seni bekliyoruz 2 saattir.Uşağın yok burda"dedikten sonra beni inceledi.
Yüzüm pancar gibi kızardı bunu biliyorum yağız bu halimi umursamadan kapıyı kapattı ve hemen dolaptan siyah yüksek bel jean giyerek üstüme gri bir kazak geçirerek dolabın en arkasından siyah kapişonlu ceketi giydim hemen banyoya geri dönerek saçımı kurutarak at kuyruğu yaptım ve odaya geri döndüm hemen valizi topladım artık hazırdım kendime son kez aynaya baktıktan sonra kapıyı açtım evi pek fazla bilmediğim için merdivenlerden aşağıya inmeye karar verdim tam iniyordum ki ayağımın bir yere takılmasıyla tam yere düseceğim sırada birinin beni kucağına aldı küçük bir çığlık atmamla beni tutan kişi "yavaş olsana bebeğim birdaki sefer ben olmayabilirim"dedi
kapalı gözlerimi hemen açtım, çocuğun suratına saf saf bakıyordum ,beni tutan kim olduğunu bilmiyordum arkamızdan gür bir sesin "YAMAN napıyorsunuz burda siz "bu sesi tanıyordum tabikede yağız o kadar sert söylemişti ki birden ürktüm ve isminin yaman olduğunu öğrendiğim çocuk bu hareketime biraz tebessüm etti.Hâlâ yamanın kucağında olduğumun farkına vardıktan sonra rahatsız olduğumu anlasın diye kıpırdanmaya başladım. yaman anlamış olacak ki beni kucağından indirdirdikten sonra göz kırptı ve yağıza açıklama yapma gereğinde bulundu "Bu güzel kiz az kalsın merdivenlerden düşüyordu son anda tuttum ki ona zarar gelmedi"dedi ama Yağız 'ın pek umursamadığı ortadaydı.
Merdivenlerden indikten sonra aşağı salon olarak tahmin ettiğim çok güzel, sade bir odaya geldik oda o kadar güzeldi tam benim göz zevkime uygun bir şekilde düzenlenmiş gibi ben odayı incelerken arkadan bana seslenen yağıza dönerek "odayı incelemen bittiyse çıkalım artık geç kaldık biran önce şirkete gitmeliyiz "demesiyle kapıya doğru yöneldim.
Kapının önüne geldiğimizde yağız vitrinden bir çift bot verdi , ayağıma biraz bol gelmişti ama olsundu fakat kıyafetler tam oluyordu,nasıl oluyorda bunca şeyi hem kısa sürede yapmış hemde bana olacak şeyleri biliyordu.Ah tabi ya o beni satın almıştı benim hakkımdaki herşeyi bilmesi gayet normaldi...!