01×04

17 0 0
                                    

"Selin!"

Selin duyduğu sesle birkaç saniye yerine çivilendi. Yıllar boyunca beyninin en ücra köşesine yerleştirdiği anıları gün yüzüne çıkmaya başladı.

Tam net hatırlayamasa da bu ses kesinlikle ona aitti. Bu sesi kafasına kazımak için çok uğramıştı. Unutması imkansızdı. Ellerini yumruk yaparak tırnaklarını etine geçirdi. Bu tür rüyaları dört yıl boyunca sıkça görmüştü. Gerçek olup olmadığını bir kez daha test etmek en doğrusu olurdu.

Canının acısıyla gözlerini açtı. Tam arkasından gelen nefes sesine odaklandı. Eğer bu gerçekse arkasındaki kişi Emre olmalıydı.

Gözlerini sıkı sıkı yumdu. Sakince etrafında döndü. Nefesi yüzüne çarpmaya başladı. Bu, daha da heyecanlanmasına sebep oldu. Kaplumbağa kadar yavaş bir şekilde gözlerini açtı.

Önce karşısında gördüğü kişiyi tanıyamadı. Çok fazla değişmişti. Yıllar geçtikçe iyice yakışıklılaşmıştı. Bir süre ağzı açık hayran hayran ona baktı.

Yaklaşık yarım dakika sonra aralarındaki yakınlığın farkına varıp kendine geldi. Hemen bir adım geri çekildi. Yutkunamadı, yanaklarının yanmaya başladığını hissediyordu. Lakin esmer tenli olduğu için dışardan belli olmadığını biliyordu. Derin bir nefes çekti.

O anda karşı taraftan bir gülme sesi geldi. Selin, olduğu yerde iyice büzüldü.

"Tam tahmin ettiğim gibi. Hiç değişmemişsin, papatya. Boyun bile hala kısa."

Selin boyunun kısalığı hakkında söylediğini önemsemeyerek tek bir kelimeye odaklandı. Papatya...

Zamanında bu kelimeyi Emre'ye söylettirmek için çok uğramıştı. Direk bana papatya de dememişti tabiki ama yine de bunun mesajını çok vermişti. Emre ise bir türlü anlamamıştı.

Sadece bir kere söylemişti bu kelimeyi. Dört yıl önce. O zaman nasıl heyecanlandığını ve kalbinin nasıl attığını hatırladı. Şu an olduğu gibi...

Kafasını iyice yere eğdi. O anda çenesinde hissettiği el ile nefesini tuttu. Çenesindeki el, kafasını hafifçe yukarı kaldırdı.

"Ne kadar kafanı eğsende, yanaklarının kızardığını benden saklayamazsın. Hem, niye kafanı eğiyorsun ki? Yoksa geceni özlemedin mi?"

Gözlerini kaldırıp yüzüne baktı. Yüzünde çoğunlukla şefkat, biraz da ukalalık barındıran bir gülümseme vardı. Gece muhabbeti, yıllar önce normal sevgi sözcüklerinden sıkıldıkları bir zamanda kendisinin söylemek için yeni bir şey bulmayı istemesiyle başlamıştı.

Emre'nin Selin'e papatya dediği nadir anlardan biri de bu zamandı. Uzun uğraş sonucunda tam pes etmişken, Emre kendi kendine bulmayı başarmıştı. Selin, kendisinin de bulacağını söylemişti. Ve sonucunda ne kadar düşünürse düşünsün, geceden başka ona uyan bir kelime bulamamıştı.

'Cevap ver.' Dedi iç sesi. 'Neyden utanıyorsun ki? Kaç yıllık sevgilin. Konuş.'

Kararlılıkla gözlerini Emre'ye dikti.

"Özledim tabii. İnsan sevgilisini özlemez mi?"

Büyük bir kahkaha attı Emre. Az önce utanıyorken şimdi birden böyle çıkış yapması komiğine gitmişti. Elini kaldırıp papatyasının yanağını sıktı.

"Aferin benim papatyama. Bende senden bunu bekliyordum. Al, bunlar senin. Seni sana getirmek biraz saçma ama kabul et lütfen."

Elindeki bir demet papatyayı Selin'e uzattı. Selin papatyayı eline alıp uzunca kokladı.

DÖNGÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin