Beğenmeniz dileklerimle,keyifli okumalar :)
Gözlerimi açtığımda Çınar yoktu.Beklediğim de buydu zaten.Haftalardır bunu yaşıyorduk.Sabahları çok nadir yanımda görebiliyordum onu.
Yatakta doğrulup gerindim önce.Ardından dağılmış saçlarıma hiç dokunmadan,yüzümü dahi yıkamadan aşağı indim.
"Günaydın birtanem."
"Sana gün hiç kararmamış ki,aysın Çınar."
"Sabah sabah başlayacak mıyız gerçekten?"
"Çeneni yormama değer mi,emin değilim.Ertesi gece ve ondan sonraki sabah olacaklar stabil zaten."
"Damla-"
"Ben giyinip çıkıyorum."
"Nereye?"
"Senin kadar olmasa da bende çalışıyorum."
"Kahvaltı?"
"Gerek yok."dedikten sonra tekrar merdivenleri çıktım ve odaya girdim.
İlk işim yüzüme soğuk su çarpmak olmuştu.Sonrasında da dişlerimi fırçalayıp birkaç dakikamı yüz bakımına ayırmıştım.
Ardından yatağı düzelterek dolabın önüne geçtim.
Bordo,ispanyol paça pantolonumun üstüne siyah bir body giydim.
Gözüme rimel,dudağıma da belli belirsiz bir ruj sürdükten sonra saçlarıma geçtim.
Uçlarından tutup arkada birleştirerek tokayı taktım.
Hazır gibiydim.
Tekrar dolaba eğilip siyah çantamı aldım.
Telefonumun titremesiyle çantamı yatağın üstüne bırakarak telefonuma yöneldim.
"Yakınlardayım,geçerken seni de cadde üzerinden almamı ister misin?"
Gönderen kişi:Bora
"15 dakikaya çıkıyorum."diye cevaplayarak telefonumu kenarıya bıraktım.
Ardından biraz daha hızlanarak çantayı tekrar alıp içine gerekli eşyalarımı koydum.
Aşağı indiğimde Çınar hala çalışıyordu.
Bir şey demeden kapıya yöneldiğimde konuşmak zorunda kaldı.
"Arabanın anahtarını aldın mı?"
"Arabayla gitmiyorum,Bora bırakacak."
"Kim?"
"Bora."derken kapıyı çekmiştim bile.
Uğraşacak vaktim yoktu.Eğer kavga etmeye başlarsak hastaneye geç varmış olacaktım ve hastalarım bekleyecekti.
Ömrüm boyunca zamanında gelmeyip randevu saatimizi aksatan doktorlardan nefret etmiştim.Bu yüzden en dikkat ettiğim şeylerden birisi de buydu.
Caddeye çıktığımda Bora sağa çekmiş,beni bekliyordu.
"Merhaba."dedim arabaya binerken.
"Günaydın."dedi o da,gülümseyerek.
"Nasılsın?"
"İyiyim,iyi olmaya çalışıyorum.Sen nasılsın?"
"Önemli bir şey mi var?"
"Yok ya,öyle yorgunluk işte."
İnandırmak için gülümsedim.
İnanmıştı sanırım.
Telefonum çalmaya başladığında çantamdan güçlükle bulduğum telefonumun ekranına baktım.
Arayan Çınar'dı.
"Efendim?"dedim istemeye istemeye.
"Nerdesin?"
Duyduğum kükreme sesiyle yüreğim ağzıma gelmişti.
"Ha-hastaneye gidiyorum."
"Kiminle?"
"Sonra konuşalım mı?"
"Kiminle dedim sana?!"
Sesinin dışardan duyulduğuna emindim.Dolan gözlerimi kırparak telefonu kapattım.
"İyi misin?"
"İyiyim."
"Rimelin akmış ama."
"Alerji."dedim çantamdan ıslak mendil çıkartırken.
Ardından gözlerimin altını güzelce sildim.O sırada hastaneye gelmiştik bile.
Hastaneye geldiğimde tüm kafamı bırakıp da gelmeliydim.Sonuçta ben bir cerrahtım ve en küçük bir hatayı kabul edemezdim.O yüzden benim prensibim dışarda yaşadığım sorunları hastaneye taşımamaktı.
"Teşekkür ederim Bora."dedim arabadan inerken.
"Öğlen kahve içer miyiz?"
"Bilmiyorum,haber veririm."dedikten sonra hastaneye girdim.
Fakat girmemle acı bir fren sesi duymam bir olmuştu.
Acil bir hasta var sanarak tekrar koşarak dışarı çıkmıştım.Fakat karşımda çıldırmış bir Çınar görmeyi beklemiyordum elbette.
Gözlerinden ateşler çıkarak bana yaklaştı önce.
Ardından kolumu sıkıca kavrayarak beni kafeteryanın arkasına sürükledi.
"Çınar insanlar bize bakıyor."
Ağzından tek bir kelime çıkmıyordu hala.Hedeflediği yere geldiğimizde ellerini gevşeterek beni bıraktı.
"Sen napmaya çalışıyorsun ya?"diye bağırdığımda daha da sinirlenmişti.
"Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun?Suçunu sesinle mi bastıracaksın?"
"Ne yaptım ben ya,ne suçu?"
"Bora kim?"
"Söylemeyeceğim."
"Bora kim dedim sana,Damla?!"
Gözlerinin içine baktım.Ardından dolan gözlerimi elimin tersiyle silerek ilerlemeye başladım.
Tekrar kolumu tutup çevirdiğinde hızla kolumu çektim.
"Sakın!Sakın bana dokunma!Arama,peşimden gelme,git sadece.Gidebildiğin kadar uzağa git."
Adımlarımı hızlandırarak hatta koşarak hastaneye girdim.Ardından aynı hızla tuvalete.
Yüzüme buz gibi suyu çarptım.
Nasıl,bunu nasıl yapardı?Hastaneye gelip,nasıl bana bağırıp çağırırdı?Beni nasıl rezil ederdi herkesin önünde,en hassas olduğum konuda,hemde.
"İyi misiniz?"
Arkamdaki genç kıza gülümsedim.
"Evet,teşekkür ederim."
Elindeki peçeteyi uzatınca minnetle baktım.Ardından yüzümü güzelce sildim ve çantamdan fondatenimi ve rimelimi çıkarttım.
Yüzümdeki kızarıklığı ancak fondaten kapatabilirdi şu an.
Hızla sürüp eşyalarımı topladım ve sonra koşarak üst kata çıktım.
Geç kalmıştım,onun yüzünden.
Düşünme,düşünme,düşünme.
Önce odama koşup çantamı bıraktım ve önlüğümü giydim.
Ardından ameliyat olan hastaları kontrol için odalara girmeye başladım.
Kafam biraz olsun dağılacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN İNTİKAMI
Teen Fiction"Ve kafamı sırtına koyarak gözlerimi sımsıkı yumdum.Bu denli rüzgarda bile kokusu ciğerimin her bir bölümüne hücum ediyor,nefes alışverişimi daha kaliteli kılıyordu."