Multimedia'daki Mavi'nin yeni evi :)
Beni hava limanından oturacağım evin önüne bırakan taksiciye parasını verdikten sonra taksiden indim arkadan bavulumu aldım, aldıktan sonra saate baktım saat 5 buçuğa geliyordu o kadar yorgundum ki resmen kaldırımın kenarına kıvrılıp uyuyacaktım cebimden anahtarı çıkardım asansörde 10. Kata bastım satın aldığı evin semti zengin bir semte benziyordu, oturacağım kata geldiğimde "Ding" sesiyle uyardı. Kapı açılır açılmaz elimdeki anahtarla kapıyı açtım kendimi içeri attım. Bomboş evin vermiş olduğu soğukluk içimi ürpetmişti kasvet sarmıştı içimi. Işıkları açtım ev dayalı döşeliydi tam bir öğrenci evi olmuş herşey dört dörtlüktü ama benim için bir şey ifade etmiyordu. Kendimi direkt koltuğa attım kıvrılıp uyku moduna geçtim.
Çalan telefon sesiyle uyandım gözlerim yarı açık yarı kapalı telefonu buldum uykunun vermiş olduğu mayhoşlukla "Efendiim, kimsin?" Dedim. "Sesin uykulu geldiğine göre evine gelmiş olmalısın" diyen babamdı telefonun bir diğer ucunda benim gözyaşlarımı, yalvarışlarımı umursamayan babam vardı. Hemen oturma pozisyonuna geçip "Evet, birşey mi oldu neden aradın birşey demiyorsan kapatıyorum" dedim umursamaz boş bir sesle. Keyifliydi tebessüm ediyordu biliyordum zaten hafiften gülme sesini duyunca "Gayet iyiyim ve sürekli beni aramazsan sevinirim" deyip telefonu kapattım uçak moduna aldım telefonu bir nebze rahatladım en azından kimse aramayacaktı. Kalktım yatak odama geçtim ev zaten 1+1di ama gayet büyüktü odam ise beyazların hakim olduğu ferah bir odaydı en azından içimi rahatlatıyordu. Üzerimdekilerden kurtulmak için resmen yalvarıyordum bavulu açtım ev sıcak olduğu için üzeri askılı kol beyaz atlet altıma da gri şortumu giydim saçlarımı tarağımı bulup taradım saçlarım siyahtı bellerime geliyordu saçlarımı seviyordum. Saçımı taradıktan sonra kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Gözlerimi açtığımda güneş gözlerime vuruyordu sinirlenmiştim. Yok yani neden perdeleri aşağıya neden indirmemiştim neden kendime bu kötülüğü yapmıştım telefonumu aldım elime saate bastığımda saat öğlen 1 olmuştu yok artık dedim kalktım elimi yüzümü yıkadım saçlarımı topladım mutfağa geçtim buzdolabı resmen ağzına kadar doluydu. Neden bu kadar doldurdularsa ziyan olacak 50 kilo insanım ya hu. Kaşar peynirini ve portakal suyunu aldım tost ekmeği ile kendime tost yaptım 1 bardak portakal suyu ile kahvaltımı yaptıktan sonra oturma odasına geçtim televizyonda bir kaç birşeyler baktıktan sonra sıkıldığımı fark ettim, üzerimi giyip dışarı çıkma kararı aldım. Odama geçip Siyah bol pantolonumu, kot gömleğimi alıp giydim, elime de spor el çantamı aldıktan sonra kapıyı kilitleyip evden çıktım. Yaşadığım semt sakin bir yere benziyordu boy boy siteleri vardı. Biraz yürüdükten sonra az ilerde elit bir cafe gördüm biraz oturur hem denizi izler, hem kahvemi içer sakinleşirim kafasına bürünüp cafenin o tarafa yavaş yavaş yürümeye başladım. O an ki dalgınlık olmalı ki tam girecekken içeriye birine çarptığını hissettim koca bir gövde! O koca gövdenin elleri kollarımı sımsıkı kavramıştı ve ağzından şu kelimeler dökülüverdi "Dikkat etsene biraz, bu dalgınlıkla araba da çarpar sonra" dedi kızgın ses tonuyla. Sinirlenmiştim huyumdu bu hemen sinirleniyordum işte o an ki sinir ve gururumun kırıldığını hissettiğim an "Ne sesini yükseltiyorsun! Özür dilerim" dedim ve yanından hışımla geçerek cafenin içine attım kendimi söylene söylene denize bakan boş bir masaya oturdum, yanıma gelen garsona menüye gerek yok bir tane kahve alayım, bir de su dedim garson "Tabi efendim hemen" dedikten sonra yanımdan uzaklaştı. Hala sinirden titriyordum insanlıktan nasibini almamış zengin züppesi, yediremiyordum bana tersti bu işler. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım sonra gelen kahvemi yudumlamaya başladım hem denizi seyrediyor hem derinlere dalıyordum.
Hesabı ödedikten sonra eve gitme isteği uyandı içimde. Kalktım evimin yolunu tuttum hava çok güzeldi ama hala kendimi yorgun hissediyordum eve gidip duş almalıydım ve yemek yapmalıydım. Yavaş yavaş yürüyordum kulağımda kulaklıkla daha sonra orada bir market olduğunu gördüm buzdolabı dolu olabilir ama Sanmıyorum evde bir Magnum dondurma olduğunu havanın sıcaklığından yararlanıp dondurma almak için markete girdim. Dondurma bölümün o tarafa gittim daha sonra kasaya gitmek için ilerledim parasını verdikten sonra marketten çıktım. Evim 2 km ilerdeydi biraz hızlı gitmeyelim yoksa dondurmam eve gidene kadar çöp olacaktı. Hızlıca giderken gözümün yan apartmanın önünde bekleyen çocuğa kaydı. Bir dakika bu oydu bugün beni azarlayan çocuk buradamı oturuyor hadi ama böyle şansızlık olamaz. Beni görmemesi lazımdı çünkü bugün haksız olmama rağmen bir insana daha saçma bir atar gösterisi yapmıştım kafamı yere eğip tam oturduğum apartmanın dış kapısını itecekken arkamdan "Vayy asi semt kızımız yan komşum demek" dediğini duydum ama umursamadan dış kapıyı sertçe kapadım. Özür dilerim sayın komşularım semtimizde dili olan konuşuyor, sinirlerime hakim olamıyorum diye diye asansörün önüne geldim gelmesini bekledim ve "Ding" gelmişti.
Ve sonunda evimdeyim yarın 9 da okulum var neyseki 15 gün gidip mezun olacağım sonunda bitiyor şu lise. Dondurmamı afiyetle yedikten sonra duşa girdim bir kaç yüz bakımı seansından sonra mutfağa profesyonel olduğum yemeği yapmaya başladım yani makarna. Makarnadan yarım tabak yedikten sonra bir bardak su içip odama geçtim sağa sola dönerken Alarmın öttüğünü duydum. Hadi ama ne zaman sabah olmuştu kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra, mavi jean boyfriend pantolonumu, üzerine de bordo salaş kazağımı onun üzerine de bol kot ceketimi aldım. Hava bugün bozuk ve soğuktu tek başıma hasta olmayı göze alamazdım. Bir bardak portakal suyumu içtikten sonra sırt çantamı alıp okulun yoluna koyuldum bu sefer geç kalmıştım biraz koştum sonra kara göründü okul diğer okulumdan çok daha yakındı. Okulun önüne geldiğimde ismini görmem bende şok etkisi yarattı ÖZ-AF KOLEJİ yok artık !?!
Umarım 2. Bölümü beğenmiştirsiniz :) Desteklerinizi eksik etmeyin :)
Sizce Mavi kolejin ismini görünce neden bu denli şaşırdı?
Öğrenmek için 3. Bölümü bekleyin :))

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SAVAŞ
Chick-LitHayatın gerçeklerinden bazen kaçamazsın. Bu gerçekten, çok bir imtihan... Bazı imtihanların altından kalkamazsın, bir çok şeyi kaybettiğin bu yol da hayat seni olduğundan asi ve öfkeli yapar. Gülmeyi dahi özlersin ne zordur ki zoraki yapmacık tebess...