Bölüm 3

25 4 1
                                    


Birkaç saniye o hayran olduğum bal rengi gözlere baktım sonra kendime gelip uzattığı eli sıktım. Kalbim midemde atarken,

" B-bende şey" yok artık aptal aşıklar gibi adımı unutmuş olamazdım. "Aptal şey" diyen iç sesime aldırmadan " Bende Masal" dedim ve onun kadar olasa da içten gülümsedim. 

                                                                        ...

"Seni neden buraya çağırdığımı bilmiyorsun tabii. E beni de tanımıyorsun" Seni öyle tanıyorum ki her hücrene kadar biliyorum yakışıklı. " Şimdi şöyle. Biri var yani düşmanım. Mert!" Gözlerinin bal rengi siyaha çalan bir renk alırken gözünü yerden ayırmıyordu. " O benden her şeyimi aldı. Sevdiğim kızı aldı." Bir yere sinip göz yaşı bezlerim kuruyana kadar ağlama isteğimi bastırıp onu ve beni öldüren cümlelerini dinlemeye başladım. "İkisinin aileleri kavgalıydı. Doğal olarak onlarda kavgalılar dı. Bende bunu sonradan öğrendim tabii. Ailelerinin barıştığını söyledi ve ona bize gideceğiz tüm aile orada toplandı diye yalan söyledi. Daha ehliyeti bile yoktu piçin! Giderken kaza geçirdiler. Selin'in karnına cam girdi. Çok fazla kan kaybetti. Öldü..." Gözleri dolmuştu. Ağlamamak için çenesini sıkıyordu belliydi.Çenesi seğirip duruyordu. Küçük bir çocuktan farkı yoktu. İçimden gelen ona sarılma isteğini bastırdım. " Ondan intikamımı almak istiyorum. Bunun içinde seni seçtim" dedi gözlerimin içine bakarken. " Peki benden ne istiyorsun?" Sırıttı. " Meriç'in sana aşık olmasını sağlayacaksın. Ama hoşlanmak değil aşık olmak... Tıpkı benim Selin'e olduğum gibi." 

"Peki ya olama-"

"Olacak!" diye bağırdığında korkuyla yerimden sıçradım.  " Gerekirse asla yapmayacağın şeyler yapacaksın ama o piçi kendine aşık edeceksin!" durdu. Kaşları iyice çatıldı. " Sakın, sakın ona aşık olayım deme ikinizi de gebertirim!" dedi ve gitti. 

" Peki" dedim kendimin bile duymayacağı bir ses tonuyla. 

Seni severken nasıl başkasını seveyim ki aptal!

                                                   ...


Ben bankta oturmuş düşüncelere dalmışken,

" Oturabilir miyim?" dedi yeni çocuk. Aslına çocuk geleli iki dönem olmuştu ama ona yeni demekten bıkmıyorduk. Veya adını bilmediğimiz için adıyla seslenmiyorduk. Ultra yakışıklıydı bu yeni. Sarışın, çekik gözlü ve elma yanaklıydı. Isırası geliyordu insanın. Yanağının biraz üstünde olan benle de oldukça çekiciydi. " Tabii" dedim gülümseyerek. O da bana ultra samimi gülümsemelerinden birini gönderdi. " Adın ne?" dedi. 

"Masal"

"Sen biliyorsundur."

"Neyi?" 

"Adımı. Geldiğimden beri herkes beni konuşuyor." Bu çocuğa ukalalık bile yakışıyor.

"Aslını söylemek gerekirse bilmiyorum. Sürekli 'Yeni' diye hitap ettiğimiz için." 

"Hala mı?" 

"Hala" dedim gülerek. Sonra ikimizde gülüştük. 

"Meriç... Ben Meriç."

KIZIL ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin